......BİR AŞK MEVSİMİ .........21 BÖLÜM...

12.1K 637 21
                                    

......BİR AŞK MEVSİMİ .........21 BÖLÜM........

Burçlar arası Merkür gerilemesi bize de çarpmış macunlarla sıvalı yuvamızın duvarları yerle bir olmuş danslarla döşenmiş gecelerimizden geriye gözyaşı kalmıştı. Astrolojiyle ilgilenen burç yorumlarına bakarsam Merkür kocamla aramızı açmak için bir yılın içinde etrafımızda dönen kara kedi kesilmiş tırnaklarını kalbime batırıyordu.

Ben inatçı bir oğlaktım ve bir oğlak olarak Yalçın, gibi boğayla boynuzlarımız tokuşmuştu. Benim boynuzlar Yalçın, öküzünün boynuzundan küçük olduğunu var sayarak, aldığım darbelerle şimdi yatağımda yatıyor, ayaklarımın altına konulmuş yastıklarda uzanıyordum.

'' Kızım canın ne isterse söyle. Ne istersen ne arzularsan hemen de sakın çekinme.'' Dedi kayınvalidem ayakucumdan gülerek. '' Torun geliyor torun. Dikkat edeceksin bundan sonra öyle her yere koşturmak yok. Ne istersen ne dilersen bana söyle hemen sana yardım ederim. Ayağa da kalkma, elini yüzünü yıkamak istersen sana leğen, havlu ve su getiririz.''

'' Teşekkür ederim anneciğim iyiyim.'' Dedim derin bir iç çekerek.'' Kendime dikkat ederim endişelenmeyin.''

'' Olsun.'' Diyerek yine aynı sözleri tekrarlayan kadınla kendimi İngiltere Kraliyet Ailesi, Cambridge Dükü Prens William'ın eşi Kate Middleton gibi bir prenses sandım. Doğrusu bu yolda can feda eden ilk gelinden sonra i hamile bir gelin olmak geleceğin varisini taşımak gibi bir şeydi.

'' Yalçın'da nerede kaldı?'' Diyerek endişeyle odadan çıkan kadından sonra nihayet rahat nefes alacaktım. Hastaneden eve geleli bir hafta zaman geçmiş olmasına rağmen o günden sonra üzerimde sert fırtınalar estiren şövalye üzmeye devam ediyordu. Akşamları yanıma gelmiyor gündüzleri ise bir hayaletmişim gibi koca yalının içinde beni görmüyordu. Sabah kahvaltılarımız neşesiz akşamsefalarımız ise zindana düşmüş bir köle gibi sessizce ona itaat ediyordum.

Bana inanmıyor hiçbir sözüme güvenmeyip canımı yakıyordu. DNA testi, evliliğimizin son noktası olmuş ve benden aldığı imzayla bebeğim daha doğmadan anne karnındayken, ondan sonuç alacaklar ve sinir sistemi bozuk olan onurumu zedeleyeceklerdi.

Bu utançtan başka ne olabilirdi? Evet yalan konuşmuş onu aldatmıştım ama asla ihanet etmemiştim. Yorganı üzerime çekip ıslanan yanaklarımı kolumla sildiğim sırada yatak odasının kapısı Serpil, tarafından açıldı.'' Fecra güzelim ben geldim.''

Yanıma gülümseyerek gelen kuzeni izleyerek hıçkırmaya başladım.'' O öküz üzerime atılan iftiraları gerçek sanıyor. Beni dinlemiyor.'' Dedim üzerimde doğru açılmış kollara sığınarak.'' Çok yalnız kaldım çok pişmanım.''

'' Ağlama hepsi düzelecek.'' Dedi Serpil, beni sarmaya devam ederken.'' Tüm bunların hesabını Bilal ayısından soracağım. Tabii DNA testi isteyen diğer ayının inene arı kovanı sokmaksak gözlerim açık gider valla.''

'' Hani sen ondan nefret ediyordun?'' Diyerek yanağımı sildim kuzenin hüzünlü gözlerine bakarak.'' Onlar birlik oldu sen nasıl başa çıkacaksın? Hayır artık buna izin veremem.''

'' Karşında aslan parçası leopar kadar dişi bir kuzenin var. Evvelallah hallederim.'' Dedi Serpil, ağrıyan bacağıma dokunarak.'' Peki ne yapacaksın? Tüm bunlardan kurtulunca Yalçın'ı af edebilecek misin?''

Sadece başımı salladım.'' Tamam.'' Diyerek tekrar kollarına alan kuzen sıkıca sarılarak yalnızlığımdan beni kurtarmaya çalışıyordu.'' O gün geldiğinde elbette en iyi kararı vereceğini biliyorum. Ama şimdi Bilal'den bana gelen özür mesajını cevaplandırma zamanı.'' Dedi sıkı sıkı sarılmaya devam ederken.

'' Nasıl sana mesaj mı çekti? Gerçekten planı uygulayacak mısın?'' Diye sordum şüpheyle..'' Ama bu çok tehlikeli olur. Sakın kendini benim yüzümden ateşe atma.''

'' Korkma tatlım.'' Diye sarılmaya devam eden Serpil '' bir kere bu yola baş koyduk mu sonuca ulaşmadan peşini bırakmak yok. Öyle bir oyuna getireceğim ki Bilal, ayısının aklı imanı şaşacak hatta gelip ayaklarımın altına kapacak ve senden özür dileyecek. ''

'' Yalçın için değil de onurumu temizlemek için yaptığın her şey için teşekkür ederim. Ama artık bunu istemiyorum. Yalçın gerçekleri öğrenmeden bana inansaydı inan o zaman her şey başka olurdu. '' Dedim yanağından öperek.'' Ve biliyorum ki Bilal sana sulanır avına gelir ama artık yapmanı istemiyorum. Çünkü o çok tehlikeli. Bilal göründüğü gibi değil. Zaten Yalçın gerçeği er ya da geç öğrenecek şimdi bir şey bilip bilmemesi aklında ki şüpheleri silmeyecek.''

'' Yapma.'' Dedi Serpil sinirle. '' Bu iftiradan aklanmalısın.''

'' Lütfen yapma.'' Dedim gözyaşları içinde sızlanırken.'' Ben Yalçın'ın gözünde nasıl biri olduğumu gördüm. Eğer bana inanmayı seçseydi zaten en başında Bilal'i sorgulardı sonra da Ömer'i. Ama onlardan evvel benden hesap kesti anlıyorsun değil mi?''

Başını üzüntü içinde sallayan kuzen sıkıca sarıldı.'' Anlıyorum seni. Bunu sana yapanların ardına kalmayacağını sakın unutma tamam mı?'' Diyerek sarılmaya devam etti.

**********
Güvensiz bir hayat havasız bir dünyaya benzer ve bu düşünülemez kavramla birleşen hiçbir evlilik devam edemezdi. Su kadar önemli bir dilin duruluğu kadar gözlerin ne konuştuğunu anlamak da bir o kadar önemli bir sanattı. Yalçın, bu konuda kötü bir sanatçıydı. Değer verdiği karısının gözlerine baktığı halde orada gördüğü masumiyete inanmak yerine elinde bulundurduğu belgeleri kanıtlamaya çalışıyordu.

Geri dönüşü olmayan test için bilgiler edinmiş testin dört ay sonra anne karnındayken alınınca bebeğin hayatı riske girdiğine bile bile bu yoldan dönmeye pek kararlı değildi. İnanmadığı kızı evinde barındırıyor ve karnında ki bebeğin gerçek kimliğini öğrenene kadar Fecra'nın hiçbir yere gitmesine izin vermiyordu.

Kurallarla talimat verdiği kız kendi karısı, hapishaneye çevirdiği hayat kendi evliliğiydi. Sancılı düşünceler içinde evle hastane arasında mekik dokurken karısının gerçekten masum olduğuna inanmaktan korkuyordu. Bir daha kandırılmaktan, şapa oturmaktan, bir aptal yerine konmaktan o kadar dertliydi ki bir şekilde gerçeğin gün üstüne çıkmasını arzuluyordu.

Ya doğruyu söylüyorsa? Ya gerçekten Fecra, hatalı değilse? Karnında taşıdığı bebek onun kanından bir bireyse? Bebeğine bu korkunç testi yaptırmaktan vicdan azabı duymaz mıydı? Çok uzun yıllar sonra böyle bir ihtimal çocuğuna yansıtıldığında o çocuğun onuru zedelenmez miydi?

Ama Bilal'i de yıllardır tanıyordu ne kadar deli dolu bir tip olsa da asla canı kadar sevdiği dostu için bu kötülüğü yapmazdı hele de Zeynep? Zeynep, en kötü günlerinde bile yanında olmuş biri neden şimdi kötülüğünü isteyecekti?

Gerçek gün gibi açıktı Fecra, en başından beri onunla oyun oynar gibi oynamış güvenini sarsmak için elinden geleni ardına koymamıştı. Eğer gerçekten kız masumluğunu kanıtlamak isteseydi o zaman çemkirmez DNA ya karşı durmazdı.

Eliyle tuttuğu akciğer rötgeninde göz gezdiren Yalçın, alnını ovarak karşısında oturan yaşlı adama reçete yazarak durumunu anlattı ve sonra da giden hastayla tekrar kabuğuna çekilerek, düştüğü karmaşadan nasıl kurtulurum diye koltuğuna iyice gömüldü.

'' Adamım yarınki ameliyat saati üçte mutlaka buna gireceğim.'' Diyerek odaya bodoslama giren Levent, heyecan içinde koltuğa geçtiği halde Yalçın, kederle belgeleri inceliyordu.''Ohohooo sen yine karalara bağlamışsın. Yine ne oldu bu sefer de Fecra'nın DNA'sını mı inceleyeceksin?''

'' O zor işte.'' Dedi Yalçın, başını kağıtlardan kaldırarak.'' Fecra'nın DNA' sı dünyada bulunmayan ender bir klon. Aile onu nasıl yapmış orası da düşündürücü. Kesinlikle bu kız Pinokyo'nun yaşadığı ülkeden leylekler tarafından sepetle getirilip kapıya bırakılmış. Öyle bir aileden böyle bir kızın çıkması şaşırtıcı sonuç olur.''

Kahkahaya boğulan Levent '' Onlara sormak lazım tabii cesaret gerekir.'' Diyerek arkadaşının omzuna vurdu.'' Duymaktan hoşlanmıyorsun ama ben yine söylüyorum hata yapıyorsun. Fecra yalan dolanla hayatına girdi bunu onaylamıyorum fakat karnında taşıdığı çocuğun senden olduğuna yüzde yüz inanıyorum.''

'' Nasıl bu kadar kesin konuşabiliyorsun?''

'' Çünkü bunca yıl boyunca edindiğim bilgiye dayanarak söylüyorum ki.'' Dedi Levent, ellerini önünde birleştirerek.'' Fecra, bir tek seninleyken bol çocuklu bir hayal kurmuş bunu sen anlattın böyle bir kadın asla bir başka adamı hayallerinde doğurmak istediği çocuklarına baba dedirtmez. Kadınların beyni bizden farklı çalışır ve genellikle duygularıyla hareket ettiklerini düşünürsek Fecra, böyle bir şey yapmaz. Hem seni harekete geçirmek için macun bile yediriyorsa, geceleri senin için dans bile edebiliyorsa bence bu kız sana kör kütük aşık. ''

'' İnşallah haklısındır.'' Diyerek derin nefes veren Yalçın, tekrar belgelere boğulduğunda saat beşe ilerliyordu. Akşama yakın hastaneden eve geçti ve kızın odasına çıkmak yerine Meleğin odasına girerek her gün taze gül yerleştirdiği vazoya baktı. Güller solmamıştı. Bir hafta boyunca tek yaprağı bile düşmeyen gülleri izleyerek yatağına kıvrıldığı an Fecra'yı düşündü.

Levent'in sözlerini beyninde yer etmiş bir yandan gerçekliğini düşünüyor diğer yandan hata yapmaktan korkuyordu. Keşke o gece karısı yanında olsaydı ve çekilmiş ihanet dolu resimler Zeynep, tarafından hiç önüne sürülmeyip aklı bulandırılmasaydı şimdi yanında uzanır saatlerce bebeğin var olduğu karnını öperek ona şefkat verirdi. Ağlayan gözlerini güldürür cesareti kırılmış yüreğini cesaretlendirirdi.

Lanet olsun ki hiç birini yapamıyor hayalini bile kurmaktan kaçıyordu. Peki nereye kadar? Nereye kadar kulak tıkayacak nereye kadar kızı görmezden gelecekti? Ya hissettikleri... Özlüyordu, eskide kalmış kızın patavatsız dilini, kahkahaya boğulduğu ataklarını, nutella yerken bile delilik edişini, sırf inadı uğruna at binişini, içki içerek saçmalayışını ve her şeyini özleyerek deliren kalbini daha ne kadar susturacaktı?

Bilmiyordu. Bu belirsizlik günleri günlere ekleyerek haftaları ve sonra yavaş yavaş ayları birleştirmeye devam etti. Fecra'yla aynı evde yaşamasına rağmen en az gören kişi olmayı seçen Yalçın kendi kendine bir yarışmaya girmişti. Odasına kapanmayı geceler boyunca kendini işe vererek onu bir hayalet yerine koymayı diledi.

İçinde fırtınalar koparken sırf bir belge uğruna onu görmezden gelip yüzüne bakmamayı, kalbim yumuşamasın diye gözleriyle buluşmamayı seçti. Seçimleri evliliklerini uçuruma sürüklediğini bile bile inadına kurban olmayı Meleği unutup ikinci bir kadının vefasızlığına göz yumduğu için kendini suçlamayı seçti.

Koca bir kış mevsiminin ardından gelen Mart ayında ışıl ışıl parlak güneşin aydınlattığı bir günde Fecra, siyah, sırma saçlarını omuzlarına kadar salmış, ela gözleriyle gonca gibi açılmış birkaç güle bakıyordu. Göz çevresini, çerçeveleyen siyah gür kirpikleri ılık rüzgarda serinliyor, sevecen kalbi heyecanla atıyordu. Gözlerini kamaştıran kan kırmızısı gülü, kibarca kopardı dalından ve demet halinde avuçlarında toparlayarak birkaç tane daha aldı dallardan.

Sarı bezden kumaşa gülleri sardı ve bahçeden avluya doğru yürüyüşe geçti. Boğazın uğultulu gemilerin sesi, kulaklarına doluyor Kanlıca'nın temiz buhranlı havası içine işliyordu. Bahçenin her yanı baharda açan çiçeklerle süslenmiş, cennet gibi etrafa huzur veriyordu. Çimenler çınar ağaçlarının her yanına aralıksızca ekilmiş, şu an ki çektiği oksijen hoş kokulardandı.

Kadife kumaştan, bordo renginde ki elbisenin içinde, salına salına taş döşemeli yolda ilerliyordu. Önünde görkemiyle dikilen yalının dışı, beyaz ahşaplarla yapılmış, üç kattan oluşuyordu. Etrafını yaşlı ağaçlar sarmış, adeta koca yalıyı içine almıştı. Taş merdivenlerine usul adımlarla yürüyen genç kız, arkasında çınar ağaçlarını bıraktı.

Bir yandan eflatun, renginde çiçek açan erik ağaçlarına hayranlıkla bakıyor, öte yandan bahçıvanın özenle yetiştirdiği, çileklerin kokusunu duyuyor ve içine aşkın iksiri inceden inceye işleniyordu. Gri taştan döşemeli merdivenler ahşap kapının tokmağında sonlanınca cebinden çıkardığı anahtarlarla kapıyı açtı.

Evin girişinin tam ortasında duran yuvarlak masayı dolanan Fecra, adımlarını koridora attı. Sabahın erken saatinde ev sessizdi. Üst kattan aşağı inen kimseleri görmeyince, yüzünde muzip bir gülüş belirdi. Kayın validesi Ayşen hanım ve kayın pederi Erdem bey henüz uyanmamışlardı.

Koridor boyunca sessizce ilerleyen genç kız önünde ki, kapının ince el işiyle işlenmiş cam yapısına bakarak, usulca açtı odanın kapısını. İçeri adım attığı an gözleri istemeden buğulandı ve kalbi duyduğu heyecanla attı. Ahşap yatağın baş kısımları, ince el işiyle işlenmiş motifleri, odanın her yönünde dikkat çekiyordu.

Kadife kumaştan yapılmış kat katlı yeşil perdeler, odaya güneş girmesini engellemiş, duvarın hangi renkle boyandığını gizlemişti. Karanlık odada her şey net görünmüyor, panjurun arasından sızan ince güneş odaya buhranlı hava yaymıştı. Başını sağa ve sola döndüren Fecra, askılıkta asılı kırmızı sabahlığa görünce, avucunu sıktı elinde olmadan. Kıskandı! İlk kez kocasını aşkıyla elinden alan, bir türlü kalbinden çıkmayan o kadını kıskandı.

Odanın ortasında İran halısı seriliydi ve yatağın baş kısmında terliklerin durduğunu fark edince kalbi burkuldu. Elinde ki güllere hüzünlü gözlerle bakarak komedine yürüdü. Porselen vazonun içinde solan kırmızı gülleri çıkardı hemen ve elindekileri özenle vazoya yerleştirdiğinde huzursuzluk hissetti.

Başını korkuyla kapıya çeviren Fecra, kocasını gördü. Bir hayalet gibi kapı girişinde bekleyen adamın gözlerinde, alev alan yanan öfke içine işledi birden. Gece karası saçlarından koyu, bir cellat gibi keskin siyah gözleriyle onu öldürüyordu .'' Dokunma! ''

Yalçın'ın sert hükmüyle yerinde sıçrayan genç kız porselen vazoyu elinde tutamayınca, parmaklarından kayarak yere düştü. Duvarlara yayılan kırılma sesi Fecra'nın, kalbine korkular yaymaya başlamıştı. Kocasının sert yüzüne bile bakmadan hemen yere eğilerek kırılmış parçaları avuçlarına almaya başladığında '' Dokunma onlara. Hiç birine elini dahi sürme.'' Diyen sesle yüzü kızardı.

'' Özür dilerim ben sadece.'' Diyerek sulu gözlerle kocasına bakan Fecra, usulca yerden doğruldu. Yalçın'ın pantolonuyla aynı renk siyah gömleği kaslı omuzlarını sıkıca sarmış, yüzünün sert biçimli ifadesiyle Fecra'nın kalbini dağlamıştı.

''Çık bu odadan ve bir daha sakın girme.'' Diyerek karısını azarlayan Yalçın, suratı acıyla yoğurulan kızın yüzüne bile bakmadan eliyle direkt kapıyı gösterdi. ''Çık diyorum sana!''

Fecra'nın korkuyla atan kalbi, tuzla buz oldu. Kocası ilk defa ona bu kadar ciddi bir ifadeyle bağırmıştı. İlk kez bu kadar sertti karşısında. Başını öne eğerek kocasının dediğini yaptı ve usulca ayak sürüyerek odadan koridora çıktığında, gözlerinden yaşlar sicilim gibi boşaldı.

Uzun zamandır açılmasını beklediği kapılar, bir kez daha birer birer kapanıyordu yüzüne. Sevdiği adamın, kalbine erişecek yollar, bir kez daha silinmişti haritadan ve bulduğu bir çözümü de işe yaramamış kaymıştı elinden. Sessizce mızıldanarak yalının en üst katına çıkan genç kız yatak odasına üzüntü içinde girdi.

Örtüsü dağılmış yorganı hıçkırarak içine gömüldüğünde, başköşede bulunan beyaz koltuğa bakıyordu. Ela gözlerini tavana dikerek, yanağından inen yaşları önemsemeden elini kalbine koydu. Yerinden çıkacak gibi atıyor vücudunu gümbürtü içinde bırakıyordu.

Sonra bir sızı daha duydu. Acının nerden geldiğini çözer gibi, ellerine baktığında, parmağının birinden çarşafa kan sızıyordu. Fecra o an acı acı güldü. Artık kocasının gözünde hiçbir anlamı kalmamış, yapacağı hiçbir şeyin kalbine erişemeyeceğini anlamıştı. Gitmeliydi belki de! Sessiz sedasız hayatından çıkmalı ve gözünde hiç hak etmediği tıpkı bir yalancı gibi kalmalıydı.

Hızla yataktan çıktı ve gar dolabına yöneldiğinde elini belli belirsiz karnına götürdü. Üç aylık olmuştu. Bebeğinin cinsiyetini bile bilmek istemeyen genç kız bir ay sonra ondan alınacak sonucu aklına bile getirmek istemiyordu. Daha doğmamış çocuğuna şüpheyle bakan bir adamın evinde hapis olmamayı ve günlerce tek kelime etmemiş bir adamın karısı olmayı artık istemiyordu.

Kayınvalide ile kayın pederin yanında başka bir koca odalarına çekilirken bambaşka bir koca onu yoruyordu. Kalbini bir mum gibi eritip bitiren aşktan kurtulmak için bir bir elbiseleri bavula yerleştirirken telefonuna mesaj geldi. Gözyaşlarını silerek ekrana bakan Fecra mesajın Serpil'den geldiğini gördüğü halde açıp bakmak yerine telini kapatıp aklına koyduğunu yapmayı seçti.

Parçalara bölünmüş vazonun yanına gelen Yalçın, bir bir özenle yerden kırıkları topladı. Geçmişine ait çiçek motifli porseleni yeniden yapıştırmayı düşünüyor Melek, kadar masum kalmış hatıralarına zarar gelmesini istemiyordu. Elindekileri komedinin üzerine bıraktığında kırılan parçaların birine kan bulaştığını gördü. Karısına ait bir eşyanın üzerine bulaşılan kanı parmağıyla silmeye başladığında Fecra'yı kırdığını anladı.

Odaya çiçekleri yerleştirmek için girmiş bir kızdan ne zarar gelirdi ki? Üstelik uzun zamandır değiştirmediği çiçekler Fecra, tarafından değiştirildiğini, gün aşırı vazonun içinde ki suyun tazelendiğini bu gün kim tarafından yapıldığını öğrenmişti işte. Elindekileri bırakıp kapıya yürüdü ve kulpunu tuttuğu kapıyı açıp karısının kesilmiş parmağına bakmak için deliriyor öte yandan bir türlü bitmek bilmeyen gururu ona engel oluyordu.

Bir derin nefes alıp kapıyı açtığı an merdivenlerden elinde bavulla inen karısını görünce kaşlarını çattı. '' Nereye gittiğini sanıyorsun?'' Diye bağırdı gözleri kan çanağı olmuş gözlere bakmamaya çalışarak.'' Bu evden ancak dört ay sonra çıkabilirsin demedim mi sana?''

Sustu Fecra ve sırf öfkesini kusmak için konuşan adama karşılık vermek yerine ağır ağır merdivenleri inmeye devam edince kocası kollarından yakaladı. '' Gidemezsin diyorum. Bu evden gittiğin gün, bebeğin gerçek kimliğini öğrendiğim gün olacak!''

'' Buna gerek var mı?'' Diye sordu Fecra, kocasının sönmeyen öfkeli gözlerine iç çekerek baktı.'' Görmüyor musun beni bu evde yok olarak görüyorsun. Beni sildin, tükettin, parçaladın. Bebeğimin sana ait olduğunu söylediğim halde bunda bile bir yalan arıyorsun. Kırıyorsun döküyorsun. Artık dayanmaya gücüm kalmadı. Bırak da gideyim. ''

'' Gitmene izin vermiyorum.'' Diyerek kestirip atan Yalçın, kızın önünde bir duvar gibi dikildi.'' Hiçbir yere gitmene izin vermiyorum. Bebek doğana kadar bu evde kalacaksın.''

'' Kim olarak gitmeme izin vermiyorsun? '' Diye soran Fecra yanağından boynuna süzülen gözyaşını silince Yalçın, kanamış parmağını gördü.'' Bundan sonra bu evde kalamam. Kaldığım her saniye boyunca şefkatini beklediğim adamdan hakaret yiyorum. Nasıl olduğumu sormak yerine emrediyorsun. Yataktan kalkamadığım kahvaltı yapamadığım sabahlarda bir kere bile beni merak ederek yanıma geldiğini görmedim. Bir kere bile çocuğunu doğurmak için eziyet çeken karısını düşünen adamı göremedim. Bu evde nefes aldığım her saniye ölüyorum görmüyor musun?''

'' İzin vermiyorum.'' Dedi Yalçın birkaç adım daha inmeye çalışan kızın kolunu sıkı sıkı tutarak sarstı.'' Gerçekleri öğrenmemden korkuyorsun değil mi?'' Diye sordu bir kez daha kızın canını yakarak.'' Gerçeklerden korktuğun için gidiyorsun. Gerçek yüzünü görmemden korktuğun için bu evi terk ediyorsun çünkü o gün bizim yüzümüze bakacak ne bir onurun ne de bir parça şerefin kalacak.''

Acı acı güldü Fecra ve kolunu sertçe elinden koparırken son hakaretini de sindirmeye çalıştı.'' Yanılıyorsun.'' Dedi ürktüğü gözlerin içine bu sefer yüreklenmiş bir kadın gibi bakarak. '' O gün aldığı onca darbeye rağmen yıkılmayan Galata kulesi gibi dik başım olacak. O gün sen olmayacaksın ve o gün sadece bebeğimle ben olacağım. Çünkü o gün beni tamamen kaybetmiş olacaksın.'' Diyerek aralanmış basamaklardan inmeye devam etti.

Evin girişine doğru ilerleyen kızın arkasından ağır adımlarla ilerleyen Yalçın, sıktığı yumruğu duvara geçirdi. '' O kapıdan çıkarsan bir daha girişin olmayacak. Eğer bana hak verseydin en başından beri bu teste karşı koymaz bu evden gitmeye kalkışmazdın.'' Diyerek her an kapıdan çıkacak olan kıza bağırdı.'' Gerçeklerin peşine düştüğüm gün yanımda olurdun! Hayatımdan çıkmayı değil!''

Fecra, bir süre kapıda öylece bekledi. Yüzü bahçeye dönük arkasından nefesini soluyan adamın sözlerini yutmaya çalıştı.'' Pek ya sen, sen ne kadar yanımdasın?'' Diye sordu arkasını dönerek. '' Üzerime atılan iftiraya karşı beni bir kere bile korumadın, bir kere bile haklı olabileceğimi düşünmedin. Kusura bakma ama böyle yaptığın sürece ben bu evde kalmayacağım. Sen inanmak yerine sorguluyorsun. Ben senin Meleğe, duyduğun aşkı bir gün bile sorguladım mı?''

Karşısında heykel kesilmiş adamın gözlerinde bir gıdım da olsa şefkat arayan genç kız orada sadece öfkeyi gördü.'' Bana sahip olurken acaba Meleği mi düşünüyor diye içimden geçerken dile getirdim mi? Beni öperken onu mu düşünüyor, sararken onu mu hayal ediyor bana bakarken bile ona mı bakıyor diye bir kere bile olsun senden hesap sordum mu?'' Diye sordu yumruğunu sıkarak. '' Söyle bir kere bile olsun şikayet ettim mi?''

Yalçın sokak kapısından her an havaya yükselerek kanat çırpacak kıza doğru yürüyerek tam ayak dibinde durdu. Söyleyecek hiçbir söz kalmamış gibi susmayı seçerek gözlerinden akan yaşlara bakıyordu.'' Şimdi şikayet ettin işte.'' Dedi perişan kesilmiş güzel yüzü incelerken.

'' Ben seni sevdim. '' Dedi Fecra, gece karası gözlerine bakmaya devam ederek hıçkırığını bastırdı. '' Sen benim kahramanımdın! Hayatımın en işkenceli zamanında bana gül veren simokinli şövalyemdin. Kurtarıcım diye sevdim seni. Bir başka kadına aşık olduğunu bile bile şefkatini aşkla çarpan kalbini sevdim, kıskandım da!''

Fecra kocasının şüpheyle açılmış gözlerinden bakışlarını çekip kapıya döndü. '' Evet yanlış duymadın kıskandım hem de delice Meleğe duyduğun aşkı, bir vazonun kırıldığı anki gözlerinde gördüğüm acıyı kıskandım. Meleğin eşyalarına bakıp hayalinde canlanan kareleri, yatağında yattığın anda gözlerinde gördüğüm özlemi kıskandım ama asla Meleğin aşkına saygısızlık yapmadım. ''Diyerek kapıdan dışarı çıkıp birkaç adım attı.

Yalçın paramparça dağılmış ve neresinden toparlayacağını bilemediği kızın tam arkasında duruyordu. '' Beni bu kadar sevdiğini söylerken bile gidebiliyorsun? Neden hala yalan konuşuyorsun neden fırsat tanımıyorsun?'' Diye seslendiğinde karısı merdivenlere yönelmişti.

'' Çünkü sen hala bana inanmamayı tercih ediyorsun.'' Dedi Fecra arkasına dönerek.'' Şüphecisin. Şu an bile beni değil başkalarının sözüyle yargılıyorsun. İşte bu yüzden gidiyorum.''

Derin bir iç çekerek merdivenlere başını çeviren Fecra, gitmeye karar vermişti. Söyleyeceği hiçbir sözü kalmamış ve halan daha kocası onu sorgularken ne diye kalacaktı? Koca bir yalnızlığın içine her adımda usul usul çekilirken yalının bahçesinden çıktı. Akmak için ısrar eden gözyaşlarına izin verdiğinde arkasında yıkılmış bir harabe bırakmıştı.

***************

'' Of neden bu kızın telefonu kapalı?'' Diye kendi kendine dert yanan Serpil, sabırsızlıkla otelin lobisinde bekliyordu. Üzerinde siyah renk elbisesi diz üstündeydi ve dekoltesi hafif kıvrımlarını ortaya dökmüş merakla açılan yeşil gözleriyle Bilal'in gelişini bekliyordu. ''Nihayet.'' Dedi girişe ilerleyen adamın profilini yandan süzerek.

Siyah bir kazak giyinmiş Bilal'in kotla uyumunu hoş bulduğunu kendine itiraf etse de bu adamı elde etmek için pek de uğraştığı söylenemezdi. Fecra'nın uyarısının tam aksine adamın hayatına çaktırmadan yavaş adımlarla girmeyi başarmış ve şimdi de onca kat ettiğin günlerin meyvesini toplama zamanıydı.

'' Geleceğini biliyordum.'' Dedi Bilal gayri ihtiyarı gülümseyerek kızın karşısında revans yaparak ellerinden öptü.'' Çok şıksınız ve her zamanki gibi çok güzelsiniz.''

Teşekkürünü sunarak koltuğa geçen Serpil, adamın çapkın bakışları altında içten içe yağdırdı. '' Ne içmek istersin?''

'' Kahve olsun.'' Dedi Bila,l ellerini masanın üzerine birleştirerek. '' Ya sen?''

'' Bende.'' Dedi Serpil ve yanlarına gelen garsona içecekleri söyleyerek sohbeti başlattı. '' Hastane de kaç yıldır uzmanlık dalında hizmet veriyorsun?''

'' Yaklaşık beş yıldır.'' Diyerek cevap veren Bilal sohbetin bu kısmından sıkılmışa benziyordu.'' Seni daha sık görebilir miyim? Mesela daha çok mesajlaşsak ve daha samimi olsak? ''

'' Neden olmasın.'' Dedi Serpil hafifçe gülerek.'' Mesela bu günden itibaren daha samimi olabiliriz.''

''İnan siz kelimesinden nefret ediyorum ve seni yakından tanımayı çok istiyorum.'' Diyen Bilal, o anda masaya garson tarafından bırakılmış kahveden bir yudum aldı.'' Sen bu güne kadar gördüğüm kadınlardan çok farklısın. Bir kere çok güzelsin.''

'' Sende çok ukala bir yakışıklısın.'' Diyerek çapkınlığın dibine vuran Bilal'e karşılık veren genç kız gülüyordu. '' Bu güne kadar kaç kızla çıktın? Mesela en çok merak ettiğim konulardan birisi bu.''

'' Bilmem saymadım.'' Diye cevap veren Bilal Serpil'in ellerinden tuttu.'' Ama sen son kız olacaksın.''

Alayla gülerek adama yan yan bakan Serpil, ellerini avuçlarından aldı.'' Acaba bunu kaç kız demiş olabilirsin?''

'' İnan bana sadece sana diyorum.'' Diyerek kahveyi içmeye devam eden Bilal'in o anda kız karşısında bir ileri bir geri gitti. '' O kadar güzel bakıyorsun ki şu an güzelliğin karşısında başım dönüyor desem.''

'' Ah yapmayın utandırıyorsunuz beni!''

'' Hayır gerçekler. Sen çok ama çok çok .'' Diyerek başını tutan Bilal iki saniye sonra pat diye koltuğa düştü.

'' Biliyorum Adriana Lima gibi bir vücudum olmasa da Banu Alkan kadar orjinal sarışınım öküz ruhlu dağ adamı. Yani cazibem karşısında düşüp bayıldığını söyleyemesem de öyle farz ediyorum.'' Diyerek kıs kıs gülen Serpil resepsiyonda bekleyen adamlara göz etti ve vakit kaybetmeden yanlarına gelen kişilere Bilal'i ayarlanan odaya çıkarmalarını emretti.

Sırtlarında taşıyarak odaya götürülen Bilal, yatağın üzerine sertçe bırakıldığında adamlar dışarı çıkmış ve beş dakika sonra üzerlerinde montlarla içeri giren iki kadın yatağın üzerine bırakılmış erkeğe göz dikmişlerdi.

Serpil, çantasından bir kamera çıkardı ve üzerlerinden montları atan kızların seksi geceliklerine alıcı gözle bakıyordu.'' Evet tam anlaştığımız gibi siz Bilal, ayısına tecavüz edeceksiniz ve bende keyifle o dakikaları gözüm kapalı çekeceğim. İstediğinizi yapmakta özgürsünüz ama dikkat edin de abartmayalım.''

'' Ben abartabilirim.'' Dedi kadınlardan birisi Bilal'in dudaklarına elini götürerek. '' Bu çok tatlı bir öküz şuna baksana çok yakışıklı. Ah neresinden soymaya başlasak?''

'' Bence ilk olarak kazağını çıkaralım.'' Diyerek Bilal'in yamacına çıkan diğer kadın elini adamın göbeğine götürmüştü.'' Çok kaslı! Uf hiçbir erkeği soymak için bu kadar hevesli olmamıştım. ''

Serpil, keyifle kamera başına geçip uygunsuz pozları çekmeye ve bu seksi kızlarla kadınların canlarını yakan adamların evine incir ağacı dikip yattıkları yerde pire varmış gibi uykusuz bırakmayı düşündü. Hayatının ilkini yaşayacak olmanın sevinciyle '' Etme bulma dünyası derler buna tatlı ayıcık.'' Diyerek kamerayı Bilal'in doğrultusunda açtı.

Sonrası mı, Bilal'in başına patlayacağı seksi pozlarla kariyerini bile bitirecek iğrenç kareler olacaktı.

Bilal başına nelerin geldiğinden bir habersiz gözlerini açtığında otel odalarının birinde çıplak bırakılmış olarak buldu kendini. Tek bir donla kalmış ve hemen yanı başına bir zarf bırakılmıştı. Zihnini yokladı hemen ve en son Serpil'le kahve içişini hatırlıyor ilerisini ise bir boşluk..

Serpil, onu odaya atıp da yararlanmazdı değil mi? Kafasında süratle yanan ampullerle eline aldığı zarfın üzerinde yazılan notla büyümüştü. Pörtlek gözlerin okuduğu satırlarda şöyle yazıyordu.

'' O kadar muhteşem bir anlar yaşadılar ki kızlar eğer bu güzel hatunları merak ediyorsan önce bir videoyu izle sonra da güzel anlara şahit ol. Kızlardan biri sana aşık oldu diğerini soruyorsan senden ayrılması güç oldu. Kokunu bile özleyeceğini söyledi yanından giderken ilerisini sen düşün yani. Merak etme tatlım, adresini verdim ara sıra seni sık sık ziyaret edecekler ve sakın bu güzel videoları ve resimleri kaybederim çöp kovasına atıp da hatıralardan kurtulurum diye korkma çünkü kopyaları şu anda benim elimde... Ve birazdan hastane koridorlarına tek tek yapıştırılıp çektiğim videoyu da doktorların konferans verdikleri sahnede açılıp izlenecek. Sakın endişeye kapılma biz seni her şekilde meşhur edip adını gelecek nesillere duyuracağız. Bol bol sahte öpüşlerle Serpil.''

*************************YAZAN DİLRUBA ÇETİNKAYA

Ve sonunda yazabildim. İlk tanıtım olan hikayemin başlığı bu bölüm için yazılmıştı ve Yalçının bitip bilmeyen inadını yazmak bana işkence gibi geldi biliyorum sizler içinde sinir bozucu ama hikaye hedef şaşmıyor bir an yazarken yumuşayacak dedim ama yine olmadı. Serpilin çıkışında çok güldüm inşallah sizlerde eğlenmişsinizdir. olaylar gitgide karışacak ve buda iyi ne kadar karışırsa o kadar iyi ..İnşallah sevdiğiniz bölüm olmuştur dileğimle

Ve canlar sizlerden anlayışlı olmanızı ve kitabımı bitirene kadar desteginizi üzerimden çekmemenizi rica ediyorum. Çok zorlanıyorum kendime bile zor vakit ayırıyorum. Lütfen begeniler düşmesin yorumlar bol bol olsun sizler benim umudumsunuz bunu sakın unutmayın bu zamana kadar yanımda oldugunuz içinde çok ama çok teşekkür ederim. İnşallah kitabım bitince her şey daha iyi olacak umut ediyorum en güzele emanetsiniz. TAM DESTEK HEP DESTEK Lütfen!!!

BİR AŞK MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin