......BİR AŞK MEVİSİMİ.........27 BÖLÜM.........
Biz hastaneden çıktığımız o geceden sonra, evliliğimizi gözden geçirmeye karar verdiğimizde, birbirimize olan sevgimiz ve aşkımızla yolumuza devam edecektik. Çağla Şikel ile Emre Altuğ gibi bir sonumuz olmayacak, tatil dedikçe sevilen vali gibi takdir görecektik. Önümüzdeki maçlara bakıp isabet eden gollerle bol bol çocuk doğuracaktım.
Bilal, aldığı darbelerden sonra komadan iki ayda ancak çıkabildi ve hastanede tedavisi sürmesine rağmen her gün ziyarette bulunan Serpil'in işkencelerine maruz kalıyordu. Acılı çitoza iyi giden sos gibiydiler. Serpil yaptıklarında zerre kadar pişman değil ve Bilal kızı her gördüğünde, başını yorganın altına soktuğunu kuzenden öğrendiğimde basmıştım kahkahayı. Erkeklere ölüm diye çığlık atan kuzen, bu kez rotasını kuzeye çevirmiş dümenini devamlı döndürüyordu.
Zeynep ile Melek. Hayatımın iki zorlu kadınıyla kaderin bana sunduğu tesadüflerle tanışmıştım. Zeynep tehlikeli ve akıllıydı. Melek ise aşkıyla masum kalmış bir ölümsüzdü. Yalçın'ın vazgeçemediği,- bize bir şans verdim- dese de aklına her düştüğünde kalbini sızlatan kadın olduğunun bilincindeydim. Bu değişmeyecekti. Yalçın, benimle en güzel günü de yaşasa Melek, silinmeyecekti. Hayatım boyunca Melek'ten korktuğum kadar Zeynep'ten korkmamıştım. Fakat en büyük deliliği yapan şüphesiz Zeynep'ti.
Aşk sandığı delilikle hasta olmuş ve cesaretsizliğini ağır bedellerle ödeyen bir kadındı. Bir gün patlamaya yüz tutmuş volkan gibi etrafa ateşini saçmış ve kendine en büyük zararı vermişti. Ruh ve akıl sağlığı hastanesine kaldırıldıkları geceden üç gün sonra, kendi bileklerini kesmiş şekilde bir tuvalette ölü bulunmuştu. Üst üste gelen acı haberler hepimizin yüreğini dağladı.
Bir erkek uğruna giden iki kadın! Acı ama gerçekti. Biri kıskançlık yüzünden hayatı son bulmuş diğeri hazmedemeyen kalbiyle en kolay yolu seçmişti. Zor zamanlar geçirdiğimiz böylesi bir akşamda Yalçın, tek başına balkona çıkmış korkuluklara yaslanmıştı. Sonbaharın serin havasını iliklerimizde yaşadığımız bu gecede, rüzgar siyah saçlarını okşuyor fit duruşuyla esrarengiz görünüyordu.
Ağır adımlarla sırtına yaklaştım ve kollarımla belinden sarılıp ensesine öpücük bıraktım.'' Korkma beni kaybetmeyeceksin, ''dedim fısıldayarak.'' Kapıdan kovsan bacadan girerim. Bu göbekle zor sığarım ama yine de bir yolunu bulurum.''
Bedenini ağır hareketlerle döndürdü ve iki eliyle yüzümü avuçladığında gülümsüyordu. '' Sen nasıl bir şeysin? ''diye sordu gözlerime bakarak. '' Şu anda bile gülümsetebiliyorsun?''
'' Annem ile babam tarafından özel üretildim. Malzemeye ne koymuşlarsa karşında o şekildeyim. Kıymetimi bil! ''diyerek ellerinden tuttum. '' Söz vermek istemiyorum ama gidişat öyle gösteriyor ki, seni ömrüm boyumca sevebilirim. Aynı yastığa her akşam baş koyup geceler boyunca bacaklarıma indirdiğin tekmelere katlanabilirim. Yüzüme batan sakallarını yok sayıp orman gibi göğsünde bitmiş tüylerinle anlaşabilirim.''
'' İstersen bir analize sokup tarama yapsaydın hayatım,''dedi dudaklarımda öpücük çalarak. '' Hayatıma öyle bir yerden girdin ki ben düştüm sen ellerimden tutup kaldırdın. Kurumuş bedenimi yeşerttin. İnancını yitirmiş kalbime sahip olup huzur dolu bir ömür bahşediyorsun. Sen tutkuyla öpen bir kadın, aşkla bakan, en önemlisi de kötü günümde bile yüzümü güldüren keyifli bir eşsin.''
'' Ehhh sende ölçüleri hiç değişmeyen bir odunsun fakat benim için yandığın sürece sorun yok sevgilim.''
Son sözümle bakışları dudaklarıma kaydı.'' Ömrüm boyunca senin için yanmaya razıyım.''
''Ya öbür dünya da? Ya orada benim için yanmayı bırakıp Meleğe gidersen?''
Kaşlarını çattı kara şövalye.'' Bu kısmı o zaman düşünürüz.''
'' Olmaz garanti ver. Seni başka bir kadınla paylaşamam. ''
'' Daha gideceğimiz yer bile belli değil sevgilim. Bırak da yaşayalım, ölelim ve o gün geldiğinde elbette doğru yol bulunur. ''diyerek tebessüm eden Yalçın, sıkıca göğsüne beni hapsetti.'' Korkma en zor günümde yanımda olan kadını, o gün yalnız bırakmam. Yeter ki sen iste!''
'' İstiyorum her şeyden çok hem de, ''dedim göğsünde nefesimi tutmuş boğazın muhteşem manzarasını izlerken ilk kez kollarında özel hissediyordum. İçimdeki kadın, huzur dolu ve mutluydu. Yalçın'ın gözleriyle buluştuğum her dakika kalbim aciz bir kuş gibi çırpınıyor, mideme kramplar giriyordu. Aşıktım şövalyeye hem de zırdeli aşık. Bu aşk uğruna paraşütle atlar on kilo acılı çiğköfte yerdim.
Günler çok hızlı ilerledi ve benim göbek havagazı yutmuş balon gibi şişmeye başladı. Bir zamanlar top gibi poposu olan, incecik belim simit olmamışken, yanaklarım çöreklenmiş açmaları anımsatmazken asil bir duruşum vardı. Şimdi ise ortaya karışık mezeydim. Bir yanımda elma öbür tarafımda ayva, önümde çilek sepetinin bir köşesine sıkıştırılmış ananasların içinde, biri gelsin de beni alsın diye bekleyen karpuz gibiydim.
Ramazan davulcusunu aratmayan göbeğimle, holstain ineğini andıran süt dolgulu memelerimle, kırk numarayı bulan şişmiş ayaklarla, doğumu beklemeye başlamıştık. Aynada gördüğüm yansımada ki kız ben olamazdım. Elli kilodan yetmiş beş kiloyu boyladığımı gösteren tartının ayarı bozuk, ya da benim gözlerin korneası gitmişti.
Dokuz ayın dolmasına az kalmıştı ve biz yedinci ayın haftasında gittiğimiz kontrolde, doktor ikiz bebekler gelecek deyince Yalçın'ın ağzı açık kalmış, benimse yanaklarım sırıtmaktan acımıştı. Aşk ve şevk kokulu evliliğin temelini üçe çıkaran varisler, birkaç gün içinde kollarımızda gurur kaynaklarımız olacaktı.
Her şey güzeldi, hayatımız mükemmel gidiyordu yalnız bir şey vardı ki bebeğin biri erkekti, diğeri kendini saklıyordu. Yalçın'a göre bebek çok utangaç, bana göre yüz görümlüğü istiyordu. Annesine çektiyse bu kısım pek de yadırganacak kısım değildi. Babadan altınları görecek cinsiyetini öyle gösterecekti. Son ay da bile gerçeğe ulaşamayan bizler bebek odası olarak evin en büyük odasını ayarladık. Bebekler için seçtiğimiz beşiklerin ve giysilerin bir kısmı maviydi, diğer kısmı ise belirsiz olduğu için doğurduğum gün alınacaktı.
Öte yandan hormonlarım uç noktada çalışıyordu. Zamansız kaprisler, alınganlıklar ve ağlamalar. Hepsi Yalçın ağanın tepesinde patlıyordu. Fakat hak ediyordu çünkü eskiye nazaran rahat davranması, beni hiç kıskanmaması gözümden kaçmayan önemli noktaydı. Evlilik aşkı öldürüyor derler tamam da bir erkeğin benimsememesini de mi çökertiyor?
Eskiden Bilal'in yanında durunca suratı değişen adam gitti yerine Bilal'in yastığını yükseltirken bile takdir eden bir adam geldi. Dostu diye mi kıskanmıyordu yoksa muhteşem top görünümle eskisi gibi seksi gelmiyor muydum? Oysa ne macunlar yedirip dize getirmiştim. Bin bir çeşit kıyafetler giyinip yatağına çıkıp dans etmiştim. Hamile kalıp vücut bozulunca erkeğin bakış açısı değişir mi? İşte bu kısmı düşünürken meyve yemekten çatlayacaktım.
'' Kızım şunlardan de ye,''diyerek eline aldığı muzu ağzıma soyan kayınvalidemin yüzünde güller açıyordu. '' Sen üç canlısın kızım. Beslenmen lazım. Ballı sütünü içtin mi? Dut pekmezinden iki kaşık aldın mı, bak çok faydalı.''
'' Patlayacağım anneciğim bu kadarı yeterli.''diyerek koltuktan kalkmaya çalıştığımda merdivenlerden aşağı inen muhteşem Sülüman'ım ıslık çalıyordu. '' Sultanım, karımı almaya geldim. Bu gecelik yeter artık yatsın dinlensin,''dedi arkamdan geçerken bir öpücük kondurdu saçlarıma. '' Ağrın var mı nasılsın?''
'' Gördüğün gibi tırdan tirene doğru yol alıyorum.''dedim dudak bükerek. '' Allah bilir bana her baktığında pişmanlık duymuyorsan namerdim!''
'' Aşk olsun. ''dedi Ayşen hanım elindeki muzu ağzıma tıkmaya devam ederek.'' Hamilelik sana çok yakıştı. Emin ol aldığın tüm kilolar iki ayda gider. Yine eskisi gibi sıska bir kız olursun.''
'' Sıskayı bırak fasulye sırığına bile razıyım. Yoldan geçen biri beni görünce patlayacağım diye korkuyor.'' diyerek elimi göbeğime koyduğum an gözlerim sulanmış, kocamın yüzünü inceliyordum. '' Ya patlarsa? Aman Allah'ım şuna dokunsana patlamaz demi?''
Sözümle gür bir kahkaha patlattı Yalçın.'' Dünya tarihinde hamilelikten patlayan bir kadın görülmediğine göre sende patlamazsın hayatım, ''diye gülümseyerek karnına dokundu.'' Ne izliyorsan onlardan vazgeç, hatta dergi, kitap oku. Eminim kafandaki korkuları silecektir.''
'' Sen ne diyorsun?''diye paniklediğimde, gün içinde izlediğim güncel hamilelik programları gözlerimin önünden geçiyordu. '' Daha geçen gün alışveriş merkezinde gezerken, bir çocuk öyle bir baktı ki karnıma, gözleri kocaman olmuş annesinin kollarına sığınarak ne dedi biliyor musun?- Anneciğim senin aldığın şu zayıflama topundan daha büyük karnı var. Gece yatarken bir patlasa ev havaya uçar mı? Yatak ikiye ayrılır mı?''
Yalçın'dan bir anlık kıkırdama geldi ve ona eşlik eden kayınvalidem dişlerini sıkıyordu. Yerinden doğrularak yanıma oturan şövalyem, iki eliyle karnından sarılıp yanağıma uzanınca kalbim heyecanla çırpınıyordu.
'' Sen benim gözümde ilk gördüğüm an ki kadar çok güzelsin. Şu an böyleysen, görüntünle işkence çekip geceleri uyuyamıyorsan, bu duruma benim için katlandığını biliyorum hayatım. Ama şunu bil ki ben seni her halinle severim. Çünkü sen bana dünyanın en değerli varlığı olan iki hazine vereceksin.''
'' Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?''diye sordum göbeğimi şefkatle saran ellerini tutarak.'' Bak yalan konuşuyorsan yeminle önümdekileri sana yedirir birkaç ay içinde filinta halinden eser bırakmam. Ağzı sulanarak sana bakanların karşısına Noel babanın şişmiş göbeği gibi çıkarsın.''
'' Çok korktum, ''dedi Yalçın kıkırdayarak.'' Eminim sen yine de Noel babanı sever bağrına basardın. Saat geceye ilerliyor artık yatalım mı? ''
'' Kızım şu son lokmayı da yeseydin, ''diyerek mandalina dolu tabakla ayağa dikilen Ayşen hanım yedirme derdindeydi.''Sabaha kadar acıkırsın evladım. Yüzün süzülür açlıktan başın döner. Sonra annen iyi bakmamışlar kızıma derse ben ne yaparım. ''
Kahkaha atarak kayınvalidemin elindeki tabağı alan şövalyem kadıncağızın sevimli yanağından öptü.'' Ben yediririm dert etme sen. İyi geceler sultanım.''
'' Sağ ol oğlum. Başucuna süt koydum ılıktır, uyumadan evvel içir be evladım. İki çocuklu kadının hali bir başka olur. ''diye devam eden kayınvalidem annemin pabucunu dama atmıştı. Sevecen kalpli, iyi niyetliydi, en çok da bu yüzden aynı evde yaşamayı seviyordum. Yaşlı kadına teşekkürümüzü sunup odamıza ayak bastığımızda yorgunluktan ölüyordum.''Doğuma kadar salonda mı yatsam? İki katı bile zor çıkar oldum.''
'' Son günler normal. ''dedi Yalçın, kazağını bir hamlede çıkarıp üstüne çizgili siyah beyaz renk pijama geçiriyor, ben de yattığım yerden onun çevik vücudunu dikizliyordum.'' Nasıl görüyorsun beni? Eskisi gibi seksi miyim?''
'' Neden taktın buna? ''diye sordu Yalçın, yatağa yürürken.'' Gerçeği duymak istiyorsan, şu an ki halin daha tatlı. Yağlı ballı! Sarılınca ısınıyorum.''
'' Ne demezsin benden çok iyi kalıp sabun olur.''diye kırgınlıkla karşılık verdim. '' Ben nasıl bu hale geldim. Dokuz ayda yirmi beş kilo alınır mı? Hayalimde altı bebek yaparım diyordum yok vazgeçtim.''
Yorganın altına gülerek giren Yalçın, şişmiş göbeğimin üzerine başını koyup okşamaya başlayınca, saçında ellerimi gezdirdim.'' Sana duyduğum aşkın görüntünle biteceğini sanıyorsan yanılıyorsun sevgilim. Sen beni baba yapacaksın, inan bu her şeyden daha kıymetli. ''diyerek okşadığı yeri öptü.'' Ne kadar teşekkür etsem de karşılığını veremem. Bu yüzden lütfen üzme kendini. Biz aile olacağız. Çocuklarımızla beraber bir hayatı paylaşacağız.''
'' İnanayım mı?''
''İnan. ''dedi şövalyem yüzüme doğrularak. Sevgin kalbimde bakidir ve aşkımızı ölçecek ölçü henüz bulunamadı.''dedi dudaklarıma yanaşıp sıcacık nefesiyle öptü.
**********
Serin bir sabaha uyanan İstanbul'u deniz kokusu sarmış boğazdan geçen gemilerin sesi yalının içine yayılmıştı. İstanbul'un yorgun ve kasvetli havası gün içerisinde kendini bozmuş, kışa adım adım yaklaştırmıştı. Yalçın'ın mahmurlaşmış gözleri aniden açıldı ve kulağına çalınan su sesiyle elini yastığa uzatınca karısının sırma saçlarını bulamadı. Sonra yeniden yorganın altına girip kestirmeye çalışırken duştan çıkan genç kadın bornozla yatağın başına oturdu. ''Günaydın uykucu.''
'' Sabahın köründe neden yıkanıyorsun? Gece sana dokunmadım ki sadece öptüm, ''dedi Yalçın uykulu dille.'' Günden güne huy değiştiriyorsun.''
Fecra, siyah saçlarına havluyu bastırıp kurularken, gözlerini yastığa gömülmüş kocasına dikti.'' Biliyor musun dün gece seni rüyamda aldattım. Öyle bir rüyaydı ki yıkanma ihtiyacı duydum.' 'diye cevap verdi sırıtarak. ''Gerçek gibiydi.''
Yastıktan panikle doğrulan genç adamın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. ''Kimle aldattın beni? ''diye sordu yutkunarak.'' Kimdi o kişi?''
'' Adını anmak bile heyecan veren biriyle. Aslında birçok kişi gördüm rüyamda ve hepsi, ''diye devam eden Fecra, kocasının çatmış kaşlarıyla eğlenmeye başladı.'' Yalnız bir rüyaydı ciddiye almıyorsun değil mi?''
'' Ne diye ciddiye alayım?'' diyerek istifini bozmayan Yalçın'ın şah damarı şişmeye başlamıştı. '' Altı üstü bir rüya.''
'' Evet, aynen.''diyerek oltaya gelen kocayı kudurtmaya niyetlenen Fecra, havluyu saçlarında çekip kıkırdamaya devam etti. '' Anlatmamı gerçekten ister misin?''
'' Anlat merak ettim. ''dedi Yalçın rüya da olsa bir türlü içine sindiremiyordu. ''Kimmiş bu talihsiz kişi.''
'' Böyle kral dairesi gibi büyük bir yatak odasındaydım ve dokuz ay öncesi gibi etinde budunda tavuk gibi yatağın üzerinde yaylanmıştım. Üstümde beyaz bir elbise vardı. ''diyerek anlatmaya başlayan Fecra, adamın meraklı bakışıyla güldü.'' Odanın büyük kapısı açıldı ve dört tane adam odaya girdiği gibi yatağa yürüdü. Bunlardan birisi Kıvanç'tı elinde kocaman kırmızı güller vardı ve gülleri kucağıma bıraktı. İkincisi Kenan İmirzalıoğlu'ydu ve elinde bir leğenle ayaklarıma yaklaştı. Sonra şaşkın bakışlarım arasında ayaklarımı güllü suyla yıkayıp öpmeye başladı. Üçüncüsü...''
'' Sen rüya gördüğünden emin misin?''diye soran Yalçın yumruklarını sıkmıştı.'' Sanki hayalinden bahseder gibisin? Böyle rüya mı olur be kızım?''
'' Yok yok gerçekten rüya. Hem zaten böyle şeyleri ancak rüyamda görürüm. Yalnız bir görsen Kenan ayaklarıma sular döküp yıkıyor omzuna attığı havluyla kibarca silerken Kerem Bursin elinde ki tarakla saçlarımı tarıyordu. Ve ve ve ...''
'' Ve ve ne ve,'' diyerek kendini zor tutan Yalçın, sabırsızlanmıştı.'' Hay Allah'ım rüyaya bak.''
'' Valla ne yalan söyleyeyim erke cennetindeydim. ''dedi Fecra kocasının büyümüş göz bebekleriyle buluştuğu halde bilerek rüyasını abarttı. ''' Kenan ayağımı yıkıyor, Kerem, tel tel saçlarımı aralayıp tarıyor, Kıvanç omuzlarıma masaj yapıp güzel sözler söylerken, hepsi aniden kayboldu ve Kadir İnanır yüzümü avuçlayıp öyle bir bakarak öptü ki!.''
'' Öptürdün mü? Nasıl öper?''
'' Valla bal gibi de öptü. Aklımın ucunda bile sen yoktun ve inan öyle bir güzel öpüyordu ki rüyamda onunla beraber oldum. Hala daha etkisindeyim. ''diye devam eden Fecra, kocasının delirdiğini görünce kahkaha kopardı.'' Alt tarafı bir rüya demiştin? Bir rüyadan beni kıskanacak değilsin dimi sevgilim?''
'' Yok neden kıskanayım. Hem Kadir İnanır'da yaşlanmış bir amca. Kıskanacak mantıklı bir durum yok.'' diyerek yataktan çıkan genç adamın içi içini yiyordu. Karısının ıslak saçlarına gözlerini dikip banyoya girdiğinde bir güzel saydı rüyasındakilere.
Bu kız gece yatarken ne yeyip içiyor kimleri düşünüyordu da böyle bir rüya görüyordu? Kim bilir gün boyu annesinin yedirdiği pekmez ve meyvelerden kızın hormonları tavan yapıyordu. Bir kilo muz, yarım kavanoz reçel, bir litre süt, c vitamini derken dengesi bozulmuştu.
Öte yandan aşkından zerre şüphe etmezken nasıl Kadir baba karısını öperdi? Gitseydi başka kızların rüyasına dalsaydı. Ya diğerlerine ne demeli?'' Başlarım şimdi ayak yıkamalarına, parmak öpmelerine, saç taramalarına, masaj yapmalarına. O benim karım sadece benim. Benden başkası dokunamaz rüya da bile olsa dokundurtmam. ''diyerek elini lavaboya dayayan Yalçın dişlerini kemiriyordu.
Aynada belirmiş kara gözlerine alnını dayayıp yutkunuyor bir türlü hazmedemediği rüyayı zihninden silmeye çalışıyordu. Sinirle banyodan çıkıp yatak odasına girdiğinde Fecra'yı göremedi.Üzerine yeşil bir kazak altına da siyah pantolon geçirdi ve saçlarına şekil verip kahvaltıya indiğinde annesi gelininin önüne her sabah yaptığı gibi macunları ve karışımları dayamıştı.
Son basamağı bitiren Yalçın'' dur, ''diye bağırdı. Annesiyle babasının şaşkın bakışları arasında Fecra'nın elindeki bal karışımı hızla çekip kendi ağzına tıktı.'' Son günlerde daha hafif şeyler yesin bunlar ağır gelebilir. ''
'' Olur mu evladım. Üç canlı kız. Güçsüz düşmemeli. Maazallah nezle grip olmamalı.''diyerek oğlunun elinden kaşığı çeken Ayşan hanım Ekrem beye bakış attı.'' Şu oğluna bir şey söyle. Ben gelinimi ve torunlarımı düşünen kadınım. Bu kız doğurana kadar benden sorulur işte o kadar.''
'' Kocakarı adetlerini bırak anne. Ben doktorum ve nasıl besleneceğini biliyorum.''diyerek karısının önündeki bol tereyağlı kaymağı çekerek pekmez ve reçelleri kenara itti. Sonra tabağına beyaz peynir, zeytin ve bir kaç tane salatalık domates doldurdu.'' Hafif şeyler her zaman iyidir. Sen bunlardan ye güzelim.''
'' İyi misin? ''diye sordu Fecra tabağına doldurulmuş diyet listesinde verilen porsiyonlara gözlerini dikmişti.'' Diyette değilim hayatım. Düzgün şeyler yemek istiyorum.''
'' Emin ol diyetisyen tabağına koyduklarımdan daha az verir.''diyerek san sandalyeye geçen Yalçın sinirliydi.'' İyi şeyler ye ki abuk sabuk rüyalar görme.''
Yudumladığı çay burnundan geldi genç kadının ve gözlerini kocasına diktiğinde anlamıştı kıskandığını. Kendini tez ele veren adama sırttı.'' Dün geceki rüya o kadar da önemli değildi asıl geçen gece bir rüya gördüm ki..''
'' Ne gördün kızım?''diye sordu Ekrem bey keyifle gülerek. ''Bebeğin cinsiyetini mi gördün?''
'' Yok babacığım onu görmek ne mümkün.''diye cevap veren Fecra kocasının omuzlarına elini koyunca Yalçın öfkelendi.'' Anlatma istersen. Şu sıra rüyaların fazla tuhaf.''
'' Yok gayet normal sıradan rüya görürüm.''diyerek portakal suyuna uzanınca genç kadın kocası sürahiyi kendine çekti.'' Bu gün vitaminlerden uzak duruyorsun. Bir hafta ara ver. Zaten yarın öbür gün doğuracaksın o zaman bol bol içersin.''
'' Aaa oğlum ne karışıyorsun içsin işte.''diyerek Yalçın'ın elinden sürahiyi alan Ayşen hanım homurdandı.'' Sen bu gün hastaneye gitsene. Gelinimi rahat bırak.''
'' Bu gün izinliyim.''dedi Yalçın annesinin doldurduğu portakal suyunu sertçe elinden çekip kafasına bir dikişte içti.'' Tüm günümü karıma ayıracağım. Bu gün benim hizmetimde olacak.''
''Desene bu gün açlıktan ölecek.''dedi Ayşen hanım masada yerini aldı.'' Aman ne haliniz varsa görün. Eğer bir şey olursa o zaman hesabı sen ödersin.''
................YAZAN SUNAN DİLRUBA ÇETİNKAYA..
BU bölüm final değil arkadaşlar . Okurlardan istek geldi dayanamadım yayınladım bölüm bitmedi bittiği an diğer kısımda yayınlanacak. Hatam olmamıştır umuarım çünkü çok düzen olmadı ve yazdığım rüya gerçek. Bir arkadaşım kocasına gördüğü bu tarz rüyasını anlatmış abartısız gerçek bu yüzden abarttığımı düşünmeyin :))) ayrıca yoğun istek üzerine yayınladım bölümü diğer bölüme kada iyi begeni ve bol yorum istiyorum benden söylemesi. yarın bu bölümün tamamı gelecek yazabilirsem hadi kaçtım ben
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR AŞK MEVSİMİ
RomanceSakar, çılgın. deli, bir insanı çileden çıkaracak kadar konuşkan. zeki, obur, güzel bir kızdır Fecra Eroğlu. Bir kafe de çalışır ve babası araba tamircisidir. Yirmi yıllık çocukluk aşkı tarafından keklendiği gün hayatının dönüm noktasını yapar. Hiç...