..BİR AŞK MEVSİMİ......23 BÖLÜM...

13.5K 685 27
                                    

..BİR AŞK MEVSİMİ......23 BÖLÜM.....Güle Sordum, Dikenlerle Ömür Hiç Geçer mi? Güldü Cevap Verdi Bu Dünyaya Çiçek Açmışım, Diken Canımı Hiç Yakar mı?

...................23..... BÖLÜM.....

Hayattan çok şey mi istemiştim? Yedi kocalı Hürmüz gibi yedi kocam olsun diye dua edip koleksiyon yapmamış ne bacadan bodoslama düşen bir erkek, ne de gökten şapır şapır yağan bir adam dilemiştim. Ne berber Hasan'ı ne bekçi Memo'yu, ne çavuş Mehmet Ali'yi, ne hallaç Rüstem'i, ne bıçkın Ömer'i, ne Hızır Reis'i, ne de son göz ağrısı Doktor Rüsrev',i idare edip hiç birinden vazgeçmeyen ayran gönüllü kız değildim.

Hoş KıvançTatlıtuğ, deseler yanında Kenan İmirzalıoğlu'nu promosyon olarak verseler hadi bir payda Kerem Bursin, deseler hayır dermiydim bilmem ama Yalçın'ı tanıdıktan sonra hepsi benim gözümde kara şövalyem yerine geçerdi. Gölün ortasında bir salıncak ve bu salıncakla arkamdan beni sallayan iki çift kol, ayakta dipçik gibi duracak iki bacak dileyen, bir kalbi olsun nefes alsın yeter diye haykıran mazbut bir Türk, kızıydım işte. Ateşe baca, kitaba hoca, bana bir koca derken karnımda taşıdığım çocuğa da bir baba lazımdı.

Göbeğim hamam tası gibi büyürken teyzemin kaytan bıyıklı kocası hani nerde kocan der gibi dik dik bakıyordu. Kırmızı kanepenin üzerinde elma soyan klasik ev kadını gibi giyinmiş beyaz tülbentini başına geçirerek sıkıca bağlayan yengemi izleyerek Serpil'e baktım. '' Bu akşam hangi dizi var?''

'' Kocamın ailesi. ''diye cevap veren kuzen elinde kumanda kanal kanal dolanıyor kaytan bıyıklı enişte ise ''haydin bana müsaade yarın iş var.'' Diyerek yanımızdan kalktı.

Hep bir kafadan aramızdan giden enişteye iyi geceler dileyip zaman kaybetmeden direkt Serpil'in açtığı kanala gözlerini diken yengem büyük bir ahhhh çekti.

Tv'de kara dayı vardı ve Kenan İmirzalıoğlu ile Bergüzar Korel göz göze diz dize oturmuş tutkuyla öpüşüyorlar yengemin pörtleyen gözleriyle ağzı bir kez daha açılıyordu. ''Ahhh ahhh nerde böyle kocalar? Bizimki saat on olmadan yatar, ne iş var ne çivildeşme. Adı üstünde koca işte, bakın şu saçıma kızlar, daha kırkıma bile gelmeden aklar düştü, ağzımda valla sağlam diş kalmadı kocattı beni Nuri, kocattı.'' Diyerek soyduğu elmayı bana uzattı.

Kuzenle ikimiz kırkırdamaya başladığımızda dizi ateşli sahnelerle devam ediyordu. '' Püffff terbiyesizler.'' Diye devam eden yengem bu seferde tvyi iştahla dikizlerek bir elini dizine vurunca kuzenle ikimiz kendimize geldik. Ekran tutkulu öpücükle yanmaya devam ediyor ve yengem dur duraksız.'' Burada üç kadın var üç.'' Diye parmaklarını havaya kaldırdı. '' Hiç bizi düşünmeden öpüşüyor bunlar. Belki bizimde canımız çekiyor belki bizde aynısında istiyoruz.'' Deyiverince başladık gülmeye.

' Dulları, bekarları, evli olup da tadamayanları düşünerek şu sahneleri oynatsalar kötü mü olur? Yok nerde. İşleri güçleri heveslendirip tadı damağımızda bırakırlar. Bende insanım hiç yani olacak iş değil.'' Diyerek karşılık verdim Serpil'e göz kırparak. '' Ahhh öküz ruhlu kocamı özledim. Böyle öpse koklasa sonra sımsıkı sarılarak kucağına alsa.. ''

Yengem birden gözlerini bana döndürdü. '' Kızım.'' Dedi kuzenle ikimize bakarak .'' Erkek milleti hayatını iki kadına adar. Biri kocam desin yanımda dursun diğeri de ne zaman boşanacaktın karından niye beni bekletiyorsun diye bekleyen yedek kadın ister. Ondan ayağını denk al, meydanı kimseye bırakma. Burada durup da kocamı özledim diye dertleneceğine koynuna gir de takdir al. ''

'' Takdir mi?'' Diye sordu Serpil öksürerek. '' Anne evlilik bu okul değil ki.''

'' Aksine okul gibidir.'' Dedi yengem engin bilgilerini konuşturarak. '' Öyle bir okul ki daha ilk geceden itibaren sınava girersin. Önce coğrafya dersine tabi tutulursun sonra da anatomi biyoloji psikoloji derken aşama kaydediyorsun. Tabii benle enişten gibi sınıfta kalırsan derslere iyi çalışmazsan böyle ekrandakilere heveslenerek bakarsın, canın çeker.''

Kahkaha atarak yengemi salonda bıraktık ve yatak odamıza geçtiğimde kuzen elinde telefon yerinde duramıyordu. Bir sağ bir sol halının üzerinde gidip geliyor avuçlarını birbirine sürtüp zaman kolluyordu.

'' Saat kaç oldu hala Bilal öküzünden haber yok. Off ya düştüğü rezilliği kaldıracak bir tip gibi görünmüyor.'' Dedi Serpil yeşil renk yatak örtüsünün üstüne oturarak.'' Kaldırır mı sence?''

'' Boş yere uğraşıyorsun. O öküzün utanacak kadar şerefli biri olduğunu düşünmüyorum.'' Dedim yanına geçerek yeşil gözlerine gülümsedim.'' Artık vazgeç. Yalçın, bir kere bile aramadı oysa onu o kadar çok özledim k.''

'' Ahhhhh bu adam tam bir aptal yeminle sicili aptal hem de.'' Diye parlayan Serpil, öfkeli görünüyordu. '' Bir elime geçse güldür güldür su akan dere başına oturtur, koca bir kasabanın kirli paçavralarını önüne yığar bir güzel ovdururdum. Bir güzel çitiler alnından ter suya düşene kadar elimde tahta başında beklerdim.''

'' Yuhhh.'' Dedim şaşkınlıkla.'' Gören bana değil de senden DNA istedi sanacak.''

'' Namus namustur kızım.'' Dedi elini omzuma atarak.'' Ha senden istemişler ha benden. Şey acaba abini mi işe soksak ne dersin? Bilirsin Adem, bu konularda iyidir. ''

'' Abim mi? Hayır adam evlenmek için gün sayarken hapse girer şafak sayar. O asla olmaz.''

'' Niyeymiş canım. Şöyle Bilal'in kapısına dayansa eşek sudan gelene kadar dövse eminim işe yarar.''

'' Eşek sence ne kadar zamanda sudan döner?''

'' Valla abin eşek sudan dönse bile Bilal, öbür taraftan bu tarafa dönüş yapamaz.'' Diye devam eden kuzen omzuma sarıldı.'' Her şey düzelecek güven bana. Bilal'i rezil seni vekil yapacağım.''

Sıkıca sarıldım kuzenime.'' Sana güveniyorum da Yalçın bana bir güvense bir inansa. Ben ne yapacağım şimdi? Nasıl karşısına çıkacağım.''

'' Hiçbir şey yapmayacaksın.'' Dedi kuzen gülümseyerek.'' Sadece yarını bekle!''

Yarını bekleyecektim umutsuz da olsam elimden başka bir şey gelmezdi. Bir yanımda Ömer odunu diğer yanımda Yalçın öküzü vardı. İkisini birden idare etmeye çalışırken yedi kocalı Hürmüz gibi dört ayaküstüne düşeceğimi sanan saf kediydim. Dört ayaküstüne değil tepemin üstüne dikilmiş beyin kanaması geçiriyordum. O gece Serpil'in yalan vaatlerini dinledim ertesi güne güzel uyanabilmek için pembe düşlere daldım.

Tutsak edildiğim kalemden beni kurtaracak sıkıca belimden sarıp göğsünde yatıracak şövalyeyi düşündüm. Huzurla kapadığım gözlerimi başka bir güne açtığımda yengem başıma geçmiş ''Bu ne uykusu bide evlenmiş karı olmuşsun birde. Yoksa sen kocanın evinde de mi böylesin kız. Bak sana yenge tavsiyesi, evliysen sabah altıda ayağa dikileceksin, kocanın gömleği pantolonu neyi varsa ütüleyip gerekirse ayakkabısının bağını bağlayacaksın, yedireceksin, içireceksin, yok içerde çay bekleyen enişten gibi biriyle evliysen o zaman eline bir odun alıp beynine indireceksin. Her şekil işe yaramaz bir odun olduğu için yediği odun ona işlemez.'' Diyerek sabah nasihatına başlamıştı.

'' Enişteme can kurban! ''Dedim ve tembellik etmeden yatağımdan kalkarak dar koridorun solunda bulunan küçük mutfağa geçtiğimde, eniştenin yamyam gözleri sucuktan başka bir şey görmüyor, ağlık taslayan argosuyla rüzgarını estiriyordu.'' Nermin nerede kaldın şu çayları koysana. Daha ekmeği bile kesmemiş hey ben senin gibi karının... Birde durmadan ıvır zıvırla başımı ütüler sen önce çayımı çimenimi ver sonrası Allah, kerim..''

Mübarek yengem evin hanımı değil sanki hizmetli kalfası gibi her şey ondan sorulur, eniştenin kaba tabiriyle kadın başıyla her şeye atılan mazlum biriydi. Fatih Çarşamba'da küçük müstakil bir dairede yaşayan bu çiftin yirmili yaşlarda iki oğlu ve güzeller güzeli Serpil'leri vardı.

Enişte ne kadar kaba biri olsa da babalık yanı ağar basar evlatlarını kıldan tüyden bile korurdu tıpkı bana yaptığı gibi.'' Şu Yalçın, beyi arada bu gün bize gelsin. '' Dedi sahanda pişen yumurtaya ekmek banarken.'' Bir gelsin de bol köpüklü Nermin'imin kahvesini içsin.''

'' Bu gün gelecek babacığım.'' Diye benden evvel söze giren Serpil, yanı başımdaki sandalyeye kurularak.'' Bu gün eniştemiz evimize konuk olacak.''

''' İnşallah.'' Diyerek çayları bardağa döken yeşil gözlü yengem yandan kalçama kalçasını vurarak göz kırptı.'' Bir gece de onunla seni misafir edelim. Enişten pek bir sevdi şu doktoru. Hem gelmişken şu tansiyonumu da ölçtürürüm. Birde şuradan bir bıçak girer gibi ağrım var.'' Diyerek sırtını işaret eden kadın'' yanlara kadar saplanıyor oradan da kalçama kadar vuruyor. Bide şu kalbimi dinlese arada bir çarpıntı yapıyor.'' Diye devam ettikçe enişte de bacağını ovuyordu.

Anlaşılan doktor olmak çok zor bir meslekti. Hele birde doktor mesleği yapanların akrabaları pek bir şanslı, beleş insanlar olduğunu düşünürken, yumurta kokusundan midem bulanırken ayağa kalktım. Ağzıma tek bir lokma bile indiremeden lavaboya koştum ve rahatlayıp dışarı çıktığımda Serpil'in bana doğru gülerek geldiğini gördüm.'' Dedim sana dedim.'' Diye bastırdığı çığlığını boynuma sarılırken kopardı. ''Bilal mesaj çekmiş, konuşalım, anlaşma için tamam diyor. Yalçın'a her şeyi anlatacağını söylüyor. Yaşasın başardım sonunda yaşasın.''

Elimi mideme koyup dalga dalga damarlarıma yayılan mutlulukla gözlerimi kapadım. Yine de canım yanıyor Yalçın'ın bana değil de arkadaşına inanması içimi yakıyordu.'' Teşekkür ederim ama gelmeyeceğim. ''

'' Saçmalama.'' Dedi kuzen gözlerime bakarak.'' Geleceksin ve gerçeği gözüne bir çomak gibi sokup egonu şişireceksin. Yoksa var ya yeminle seni affetmem. Sana yaptıklarını bir bir burnundan getirecek ölmeden toprağını eşeceksin..''

'' Başka?''

'' Bu kadar.'' Dedi kuzen gülümseyerek.'' Hadi şimdi kahvaltı yapmaya sonrası çok daha keyifli olacak.''
***********

Kuşku insanın iliğini kemiren berbat bir histi. Uyutmayan, evinde huzur bırakmayan, her daim bir kurt gibi zihni yoklayan dürtü yok mu işte o sinsi düşman, ne sağlam yuva bırakırdı ne de dört duvarı yıkılmış bir ev.

Yalçın, dişlerini sinirle sıktığı sırada Bilal, tam önüne dikilmiş dostane yüzle bakıyordu. Oldukları yer Beykoz sahilinde bir kafeydi ve Yalçın arkadaşından duyduklarını hazmetmeye çalışan ve kindarcı gözlerle etrafına bakan bir caniye dönüşmüştü. Bilal, yutkunarak saatine bakarak bir tane daha kahve söylediği an telefonu Zeynep, tarafından çaldırıldı. Telefonu açmak yerine kapatmayı seçtiği an Yalçın'ın dikkatini çekmişti.

Boğazın serin sularının üzerine usul usul ilerleyen gemiye tekrar başını döndüren Yalçın, beklemekten sıkılmış gibiydi. Devamlı ellerini yumruk yapıyor kaşlarını çatmış zihninden bir türlü çıkmayan karısını düşünüyordu. Hata yapmış olabilir miydi? Ona bağırırken, görmezden gelirken canını çok yakmış olabilir miydi? Ayrı kaldığı topu topuna birkaç gün içinde delice özlemesi her şeyiyle yanında istemesi ve ona karşı duyduğu açlığını dindirmek için arzuyla kollarına almayı düşlerken kalbi nasıl bu denle sızlardı?

'' Nihayet geldiler.'' Diyerek sandalyeden doğrulan Bilal, kafenin kapısından giren iki kıza dikkat kesilince Yalçın'da yerinden doğruldu. Baştan aşağı siyah pantolon ve üzerine siyah bluz giyen Fecra'nın suratı asık yanlarına doğru ilerliyor ve ona eşlik eden Serpil ise tepeden bakarak masaya yaklaştı. '' Evet beyler gelin dediniz geldik. Önce hanginiz af diliyorsunuz? Canım arkadaşımın ayağına ilk kim kapanacak?''

Yalçın, önce karısına dikti gözlerini ve sonra belirginleşen karnına dikkat kesilince sandalyeyi çekti.'' Lütfen otur ayakta çok kalma.''

Kocasının çektiği sandalyeye tenezzül bile etmeyen genç kız kendi eliyle hemen yandan bir sandalyeyi çekerek oturdu.

'' Evet bir yanıt bekliyorum.'' Diyerek Bilal'in karşısında sinirle dikilen Serpil, yan yan Yalçın'ın yüzüne dikkat kesilmişti. '' Hadi itiraf et! Nasıl Fecra'ya oyun oynadığını nasıl onu kandırmak için tuzak kurduğunu anlat. Bir bir anlat her şeyi Yalçın, efendiye de kör gözleri açılsın nasıl karısını üzdüğünü ve ondan nasıl DNA testi isteyerek küçük düşürdüğünü anlasın.''

Tüm gözler önce Fecra'nın ardından Bilal'in üzerine çevrildi. '' Bilal, sakince sandalyeye geçtiği gibi sırtını geriye dayayarak Fecra'nın nefretle ışıldayan gözlerine baktı.'' Tabii ki de.'' Dedi durgun ifadeyle. '' Her şeyi anlatmak için geldim buraya fakat tüm bunların benim tarafımdan oynanmayan bir oyun olduğunu da belirtmek istiyorum.''

'' Artık gerçeği duymak istiyorum.'' Diyerek arkadaşının konuşmasını bekleyen Yalçın, bir an önce Fecra ile Bilal'in yüzleşmesini istiyordu.'' Lafı evelemeden gevelemeden anlat artık.''

''Olanlar için çok üzgünüm gerçekten. Fecra'yı severim iyi kız ve aynı zamanda dostumdu..'' Diye konuya giren Bilal, Serpil'e sinirle baktı.'' Ama bu son yaptığınızı ikinize de yakıştıramadım.''

'' Hak ettin.'' Dedi Serpil sinirle.'' Mecburen bir şey yapmak zorundaydık.''

'' Siz neden bahsediyorsunuz?'' diye sordu Yalçın, şüpheyle.'' Neler oluyor? Yine ne yaptınız?''

'' Sende Aşkı Memnudaki Adnan bey gibisin enişte be. Hep bir şaşkınlık hep bir saf saf bakış.'' Diyerek öne atılan Serpil, alayla gülümsedi. '' Açıklayayım saf bakışlı Memo. Bu geri zekalı arkadaşına oyun oynadım gerçeği itiraf etmesi için azcık canını yaktım.''

Sinirle gülerek masanın üzerine doğrulan Bilal, Serpil'in gözlerine bakarken bile canına okumamak için kendini zor tutuyordu.'' Evet çok kazıkça bir oyun oynadılar.'' Dedi arkadaşına dönerek.'' Tam şantaj yaptılar. Fecra hanım ile Ömer'in fotoğraflarını benim çektiğimi ve o teknede olduğumu söylemem için şantaj yaptılar. Fecra'nın ihanetini ört pas etmem için kurdukları kumpazla beni rezil edeceğini, çektiği rezil resimlerle mesleğimi bitireceğini ve Türkiye, içinde bir tek dostum bile kalmayacağını belirten bu hain kız resmen ihanetlerine alet etmeye çalıştılar.'' Diye devam eden Bilal'le Fecra ayağa fırladı.

'' Yalan yeminle yalan konuşuyor.'' Diyerek hıçkıran genç kız deliye dönmüştü.'' Hep yalan konuşuyorsun. Seni dostum bilmiştim. Söylesene neden bunu yapıyorsun? Neden boş bir iftirayı üzerime saçıyorsun? Ben sana ne yaptım? Canını yakacak ne suç işledim?''

'' Hala daha yalan konuşuyor.'' Dedi Bilal üste çıkarak.'' Söylesene o gün yanımda mıydın? Beraber yemek yemişiz öyle demişsin Yalçın'a hadi söyle bak buradayım.''

'' Adi şerefsiz. Hadi benden çekinmiyorsun bari Allah'tan kork.'' Diyerek parlayan Fecra artık dayanacak gücü kendinde bulamıyordu.'' Nasıl böyle söylüyorsun? Tekneye hiçbir arkadaşın binmediği halde sana güvendim. İçtiğim içecekle başım bile dönerken balıktan mı zehirlendim diye düşündüm. Söylesene bunu nasıl yapabiliyorsun? Ben ben oysa sana güvenmiştim en az abim kadar inanmıştım.''

'' Doğruları konuşsana be adam!'' Diye şaşkına dönen Serpil Bilal'in kolundan sıkıca tuttu.'' Seni adi pislik, derdin ne ha derdin ne senin?''

'' Asıl sizin benle derdiniz ne?'' Diye öne atılan Bilal, arkadaşına öfkeyle bakıyordu.'' Hala oyun oynuyorlar, seni kandırmak için herkesi kullanıyorlar. Şu zavallılara bir baksana.''

'' Yeter.'' Diye bağırdı Fecra, acı içinde kalan gözlerle kocasına baktı. Yalçın, sinirli ve öfkeli duruyor sıktığı yumruğunu masaya dayıyordu. '' Bana bir kere bile inanmayı denemediğin sürece kim ne derse desin sen onlara inanacaksan.'' Dedi gözlerini tavana diken Fecra, hayal kırıklığı içinde canı yanıyordu. '' Bana bir kez inansaydın zaten biz bu durumda olmazdık. Sana yalan konuşmuş hatta bir sürü oyunlarla seni kandırmış olabilirim ama asla ihanet etmem. İhanet edecek kadar adi birimiyim? Öyle mi görünüyorum? Seni sevdim seni çok sevdim. Asla ne senin adını ne kendi adımı kirletmem. Duydun mu asla!''

Yalçın başını kaldırarak Fecra'ya doğru yükseldi. Bilal'le Serpil birbirleriyle cebelleşirlerken Yalçın, tam karısının önünde dikilmiş kime neye inanacağını bilmiyordu.'' İnanmayı o kadar çok istiyorum ki.'' Dedi acı bir ifadeyle yüzüne bakarak.'' Gerçekten bebeğin babası ben olmayı o kadar çok istiyorum ki ... ama şurada beynimin içini tırtıklayan kurttan kurtulmak için çaba verdikçe hazmedemiyorum. ''

'' İnanmıyorsun işte.'' Dedi Fecra içli içli iç çekerek.'' Bana ve bebeğimize inanmıyorsun. Peki öyle olsun o zaman bu saçma evlilik bitsin. Zaten yalanla başladık ve yalanla son bulsun. '' Diyerek dudaklarını kemirdi.'' Şunu unutma ki her şeyimle yalan olabilirim Yalçın Akay ama içimde ki gerçekti. Fecra Eroğlu gerçekti. Bir kutu yumurtaya evlendin dedin ya evet o bir kutu yumurta için seninle evlenen kız gerçekti. Yalan evliliğimizin ihanetle son bulan sevgimizin tek gerçeği bebeğimdi. Dilediğine, istediğine inan ama asla DNA testi de yaptırmayacağım. Duydun mu asla bu kötülüğü bebeğime yaptırmayacağım. Sen benden mi yoksa Ömer'den mi diye düşünüyorsun, bir kere bile benim haklı olabileceğim aklının ucuna gelmiyor.''

Burnunu çeke çeke başını dikleştiren Fecra, kendine öz güvenle devam etti. '' İçindeki şüphelerden gerçek bir kanıt var ki, karnımda taşıdığım bebek sadece benim bebeğim. Sen ister yanımda ol ister olma o sadece benim kanımla hayat bulacak. Sen bir adamsın ben ise şimdiden bir anne oldum. İşte aramızda büyük uçurumda bu!.''

Yalçın, sicim gibi gözyaşı döken Fecra'ya baktı. Karısı gözleri önünde bir adım geri çekilip kafenin çıkışına yönelince Bilal ile Serpil didişmeyi bırakmışlar giden kıza bakıyordular.

'' Şerefsiz adı ne var ya ne var sanki gerçeği söylesen. Bak bir evlilik daha bitiyor sırf yalanın, inadın, pis nefsin yüzünden bir bebek daha aile özlemiyle büyüyecek.'' Dedi Serpil sinirle adama bakarken.'' Lanet olsun yeminle lanet olsun ikinize de . Siz var ya yüzlerinize tükürüp ayağımın altında çiğnenecek adammışsınız. Hııı adam demeye de yürek gerek ya her neyse..''

Serpil, önünde put kesilmiş Bilal'den gözünü Yalçın'a diktiği an Yalçın, hızlı adımlarla kafenin çıkışa yöneldi. Karısının peşinden olabildiğince aceleci davranarak dışarı çıktığı halde Fecra uzaktan görünüyordu. '' Fecra.'' Diye bağırdı arkasından .'' Bir dakika dur bu şekilde bitemez. ''

Arkasından gelen sesi tanıdığı halde inadına caddede hızlı adımlarla yürüyen Fecra, baharın serin rüzgarında burnu kızarmaya başlamıştı. '' Fecra, yalvarırım dur. Bu kadar hızlı gitmemelisin bebek için çok tehlikeli.'' Diyen ses ona git gide yaklaşıyor fakat Fecra, inadına yola devam ediyordu.

En sonunda bir avuç kollarını kavrayarak ters döndürünce genç kız kocasının kırgın gözleriyle buluştu.'' Neden durmuyorsun? Neden hala beni delirtmeye devam ediyorsun?''

Fecra, öfkeyle kollarını ondan ayırdı ve kaldığı yolda devam etmeye kalkıştığı sırada kocası tekrar kollarından tuttu.'' Hiçbir yere gitmeyeceksin benimle geleceksin. Bu böyle devam edemez duydun mu? Sen hala benim karımsın ve senin yanın kocanın yanı başı.''

'' Karısına güvenmeyen kocasının yanıysa asla o eve dönmem. Hele çocuğuna piç damgası vuran bir adamın evine asla dönmem. '' Diyerek bununun dikine giden Fecra, yeniden yola koyuldu.

'' Ben böyle imada bulunmadım.'' Diyerek öfkeye bürünen Yalçın kızın kolundan bir kez daha tutunca Fecra deliye dönmüş gibi kendini geriye çekti. '' İnanmayarak zaten söylemiş oluyorsun.'' Dedi ağlamaya başlayarak.

'' Offf ya lanet olsun..'' Diyerek kükreyen Yalçın, ne diyeceğini bilemeden delirmiş kızın üzerine yürüyünce Fecra, kendini tam yolun ortasına attığı gibi Yalçın acıyla bağırdı. Karşıdan karşıya gelen iki araç ani firenle kafa kafaya girmiş iki aracın içinde kaybolan adamla yer gök acı firen sesiyle yarılmıştı.

Fecra iki büklüm dizlerine elini dayamış üzerine atılan adamın baharatlı esans kokusunu duyuyordu. Yaşıyor muydu yoksa ruhunu teslim edeceği anımı bitiriyordu. Gözlerini sımsıkı kapatmış kulaklarında acı firen sesi yankılanıyor ve sevdiği halde ona inanmayan adamın varlığını görmek ister gibi kalbi dehşet içinde atıyordu. Korkak gözlerle başını yukarı kaldırdığı sırada kocasının ürkmüş gözleriyle buluştu. Her ikisi de az öncenin şokunda öylece birbirlerine bakarak başlarını yukarı kaldırdılar.

Yalçın, kendini iki aracın arasına attığı gibi karısının iteklemiş ve geriye onlardan kalan ön kaportaları çökmüş iki araç kalmıştı.

'' Ecelinize mi susadınız be adam.'' Diye bağıran direksiyon başında ki adamlar araçlarından çıkarak evli çifte sinirle seslendiler ve arabaların önü hurdaya dönüşmüş olmasına rağmen kimseye bir şey olmadığı için derin derin nefes verdiler.

'' Çok şükür iyisin.'' Dedi Yalçın kızın yaralanmış yeri var mı diye üzerinde göz gezdirirken. '' Kafayı mı yedin nasıl etrafına bakmadan kendini yolun ortasına atıyorsun?''

'' Sanane.'' Diyerek kendini korumaya alan Fecra, yeniden kollarından koptu.'' Yalan dolanla seni kandırdığımı iddia ettiğin biri için mi ölümü bile göze alıyorsun? Hı bu çok komik. Git de bir tiyatroya katıl en azından iyi rol kesersin.''

'' Eminim sen benden daha iyi rol yaparsın.'' Diye bağıran Yalçın'ın tepesi atmıştı.'' Benimle geliyorsun seni bu şekilde hiçbir yere bırakmam. Daha yürümesini bile bilmiyorsun.''

'' Gelmiyorum.''

'' Geliyorsun diyorsam geleceksin.''

'' Hayır gelmiyorum.''

Hurdaya dönen araçların başına geçen iki adam polisi aramak yerine sokağın ortasında birbirini yiyen iki genci izliyordu. Biri diğerine '' Sence kız gider mi kocasıyla?'' Diye sordu. Öbürü ise ''ıhhh gitmez, şuna baksana bu kızda hem Laz hem Arnavut inadı var. Bu adam bu kızı ancak sırtına atarak götürür.'' Diyerek Yalçın'a baktı.

Caddenin ortasında söyleyene söylene giden genç kız kocasına itaat etmiyor sinirle sıktığı yumruklarıyla kendine küfrediyordu.

Sözünü geçiremediği kızın ardından deliye dönen Yalçın, öylece ayakta kala kaldı. Karısı uzun caddenin uzağında gözden kaybolana kadar baktı baktı ve baktı. Onu izleyen araç sahibinden diğeri '' haklısın bu adamın işi zor.'' Diyerek polisi aramaya koyuldu.

Birden geriye dönen genç adam arapsaçına dönmüş gidişata son vermeyi nerede, nasıl hata yaptığını araştırmak için aracına bindiğinde kalbi sızlıyordu. Lanet olsun ki ölmüş kalbi şimdi acı çekiyor en kötüsü ise inanmaya zorlandığı karısını kaybetmekten korkmaya başlamıştı. DNA testini neden yaptırmak istiyordu gerçekten Fecra güvenilmeyecek kadar kötü niyetli biri miydi?

Kafasında onca sorularla caddede yol alırken sinirle sıktığı direksiyonla jilet gibi kaydırdı aracını ve hiç olmayacak kişinin yanında soluğu aldığında resmen baruta dönüşmüş bir kimlikti. Sert adımlarını önce kapıya ardından giriş yaptığı mekana bastığında sağ ve sol masada oturan müşterilerin dikkatini çekmişti. Karşısına çıkan ilk garsonu eliyle itip mutfak bölümüne yakın odanın kapısını çalmadan içeri girdi.

Paldur küldür içeri atılan adamla şaşkın ördek yavrusuna dönen Ömer, masa başından doğrulduğu sırada gözüne bir yumruk indi. Bir darbeyle koltuğa yığılan Ömer'in yakasına yapıştı Yalçın ve konuşmasına bile müsaade vermeden bir tane daha diğer gözünün tam ortasına indirdi ardından bir tane daha.. '' Bana gerçeği söyleyeceksin.'' Diye bağırarak yumruklamaya devam eden Yalçın tüm hıncını, öfkesini Ömer'den çıkarıyordu.'' Bana her şeyi bir bir anlatmazsan yeminle seni burada boğazlarım.''

Dayakla sersemleşen Ömer, inadına susunca Yalçın, daha da arttırdı şiddetini ve adamın ağzından yere kanlar damlayana kadar vurdukça vurdu. İçerden büyük kargaşa kopmuş Kemal odaya girdiği gibi dışarı çıkmış ve müşterilere durumu belli etmemek için- iki arkadaş şakalaşıyor- diyerek polisi arayıp aramama kısmında gidip geliyordu.

Kemal, Ömer'i en başından beri sevmediği gibi bu kafeye sahip olduğu gün bile içi ısınmamıştı. Boş vermeyi seçti en azından bu kısım onu aşıyordu ve nerde patronu hata yaptıysa cezasını çeksin diye iç geçirerek kahvelerin başına geçti.

'' Söyleyeceksin her şeyi ama her şeyi duymak istiyorum. Ne bir kelime fazla ne de bir kelime az.'' Diyerek şiddeti sonuna kadar konuşturan Yalçın, Ömer'in kanla bulanmış yüzüne tükürdü.'' Hadisene pislik.''

Ömer'in şahtı kaymış öylece yorgun gözlerle genç adamın yüzüne bakıyordu. '' Tamam.'' Dedi halsiz bir halde koltuğa tutunarak.'' Anlatacağım dur lütfen.''

Ağzından burnunda devamlı kan gelen adamın yakasına yapışan Yalçın nefretle tısladı.'' Konuşsana. Susma yeter artık duymak istiyorum. İhanetse ihanet de, yalansa yalan, artık bu saçmalıkların içinde nefes alamıyorum.''

'' Fecra, suçsuz.'' Dedi Ömer öksürerek.'' Onun hiçbir şeyden haber yokken tuzak kuruldu.''

Yalçın heyecanla atıldı.'' Kim yaptı bu adiliği?'' Diye sordu iki eliyle tuttuğu boğazı gevşeterek.'' Kim oyun oynadı? Bu tuzağın sahibi kim?''

'' Ze- Zeynep.'' Diyerek Yalçın'ın yüzüne korkuyla bakan Ömer,'' yemin ederim isteyerek yapmadım. Beni kandırdı önce bu kafeyi aldı sırf Fecra'ya yakın olmam için sonra da bu oyunu oynamam için tehdit savurdu. ''

Şaşkınlıkla gözleri pörtleyen genç adam '' ama Zeynep bunu neden yapsın?'' Diye sordu.'' O benim bir günlük değil yirmi yıllık arkadaşım. Neden böyle bir kötülük yapsın? Yalan konuşuyorsun kurtuluş için bu sefer de Zeynep'i karalıyorsun?''

'' Hayır.'' Diyerek kafa sallayan Ömer, adamın ellerinden korkuyla koptuğu gibi masanın çekmesinden kafenin tapusunu uzattı.'' Bak bunlara ve öyle hesap sor. Fecra, seninle evlendiği gün Zeynep beni buldu ve Fecra ile senin yalan evliliğin olduğunu eski aşkımı senden geri alabileceğimi söylediğinde umutlanmıştım. Fecra'yı aldattım bu doğru ama ondan hemen vazgeçemedim. Zeynep'in o anki teklifi hoşuma gitti ve kabul ettim ama artık Fecra'nın beni değil seni sevdiğini gözlerinde gördüğümde bu oyundan çekilmeye karar vermiştim.''

'' Zeynep... Ama nasıl?'' Yalçın, afallamış bir şekilde dövdüğü adama bakıyor ve ağzından oluk oluk gelen kanlara köpürerek destursuzca girdiği odadan sinirle çıktığında içi hem rahat, hem de şüpheyle doluydu. Karısı masumdu, hiçbir şeyiyle yalan değildi. Peki Zeynep neden böyle bir şey yapmıştı? Neden bu kötülüğü yapacaktı?

Çıktığı kafenin sağına park ettiği aracına yol aldığı sırada Fecra'nın bir taksiden indiğini görünce kaşları çattı. Sertçe açtığı arabanın kapısını öfkeyle kapatan genç kız kafeye yöneldiği sırada iki genç çift birbirlerini gördü.

Fecra, karşısında buz tutmuş gözlerle üzerine yürüyen kocayla yönünü tekrar taksiye çevirdi ve hızla açtığı kapıyı çekerek tekrar şoföre ''bas gaza'' diyerek bağırdı.

'' Ne oldu abla?'' Diye sordu taksi şoförü.'' Bir problem mi var?''

'' Bas şu gaza diyorum.''

''Tamam abla ne diye bağırıyorsun.'' Diyen taksi şoförü hareket haline geçtiği sırada Fecra'nın oturduğu arka kapı Yalçın tarafından açıldı.'' Hey dur kardeşim karımı nereye götürüyorsun?''

'' Abi abla bas dedi gaza.'' Diyerek elini havaya kaldıran Şoför şaşkın şaşkın dikiz aynasından geriye baktı. '' Abla bu adam gerçekten kocan mı?''

'' Artık kocam değil.'' Diye çığlık atan Fecra '' Defol dokunma bana.'' Diyerek kollarından çekiştiren Yalçın'dan geri duruyordu.'' Rahat bırak beni! İlk fırsatta mahkemeye gidip boşanma davası açacağım. Neden ilk fırsatı bekliyorum ki şimdi gidip açacağım bıraksana..''

'' Hiçbir yere bırakmıyorum boşanamazsın benden. Sana boşanmayı yasaklıyorum.'' Diye karşılık veren Yalçın, kızı çekiştirerek araçtan çıkardı'' Evimize geliyorsun yoksa sonun fena olur.''

'' Seninle hiçbir yere gelmiyorum. Dağ ayısı, damızlık öküz. Başımda ne geldiyse hep senin yüzünden geldi. Artık bana inan diye de uğraşmayacağım. Gideceğim misler gibi senden boşanacağım ardından da başka bir koca alıp sefa mı süreceğim.'' Dedi Fecra başka bir caddeye yönelerek.'' Sanki dünya da tek sen varsın gibi canıma okumadığın ne bir sure ne ayet kaldı. Çocuğumu da doğururum yeni kocada alırım sana mı kaldım.''

'' Elbette bana kaldın. Başka kocayı ancak rüyanda görürsün Hayır ya ne rüyası rüyanda bile göremezsin. Seni bir ben aldım yine bir bana kalırsın.'' Diyerek kaçan kızın peşinden giden Yalçın dirseğinden tuttu.'' İtiraz etme de bin şu arabaya. .''

'' Asla!''

'' Tamam öyle olsun. Sen güzellikle binmezsen bende seni zorla bindiririm.'' Dedi Yalçın ve ayakta dikilen kızı hop diye omzuna attığı gibi bacaklarından sıkıca tuttu.

Şimdi Fecra '' Bırak beni imdat kurtarın bu öküzün eline beni bırakmayın.'' Diye olağan gücüyle bağırarak kocasının sırtını yumrukluyor Yalçın ise inadına aracına yol alıyordu. En sonunda açtığı aracın ön koltuğuna kızı zorlukla sokarak direksiyon başına geçti.

'' Sen kendini ne sanıyorsun? Gelmeyeceğim işte gelmeyeceğim. O kaz kafana sok bunu. Seni istemiyorum artık seni sevmiyorum hatta nefret ediyorum gıcıksın sicilli öküz mendebur üstelik zekası düşük....''

Fecra'nın isyan dolu hakaretleri kocası tarafından verilen öpücükle son buldu.'' Bırak..'' Diye bağıran kızı inatla öpüyor ona engel olan ellerini tutarak kendine çekiyordu.

Fecra'nın kafası duman kalbi bin beş yüzlük wolt çeken süpürgeler gibi her öpüşte yudum yudum aşkını çekiyordu.

'' Benimle geliyorsun Fecra başka yolu yok yanımda olacaksın.'' Diyerek hükmünü süren Yalçın öfkeyle parlayan gözlere gülümsedi. '' Şu halini bile özlemişim. Bana müsaade et sevgilim bu akşama kadar her şeyi çözeceğim. Sana inanmıyorum sadece bunu bil yeter. ''

'' Sahi mi?'',

'' Sahi.'' Dedi Yalçın karısını kollarına alarak. '' Ama fazla soru sorma sadece sabırla bekle.''
..

Yazan sunan DİLRUBA ÇETİNKAYA.

Öncelikle herkesten özür dilerim çok beklettim bağışlayın ama hissedemeden olmuyor. Kısa keseceğim sadece bu hikayemi okuyanları görmek yorum ve begeni beklediğimi söylemek istiyorum. GGit gide finale yaklaşıyoruz ve kaç bölüm sonra biter bilmiyorum ama çoğu bitti saylırı. Bu hikayem çok sevildi keşke begenilerle herkes gösterse sevdiğini .Şunu söyleyeceğim bu hikayemdeki farklı sözcükler hep etrafımdan alındı bu bölümde ki tv de canı çeken sahneler de dul kalan teyzelerimden duymuştum. şunun için diyorum ben bu sahnelerimi bu kelimelerimi bir yerde görürsem fena halde kırılıırm. Nutella kısmı gerçek hamam kısmı gerçek kızın içip de yagdırdığı Fecranın hatıları ve yumurta kırışına kadar çoğu sahne gerçek.şu tuvalet fırçası bile gerçek yaşlı teyzem yapmıştı tabi pazardan aldığı fırçayla bu yüzden bu hikayemin konusu çok işlenmiş konu da olsa ben farklı şeyler katmaya çalışıyorum ve devam ediyorum beni okuyan okurlarımda okudukları hikayeye sahip çıkarsa çok mutlu olurum. çok iyi gözlemciyim yazarken etrafıma çevreme bakarım en iyi ilham kaynağım dostlarım arkadaşlarım. bunu bilin istedim. herkese iyi geceler. ve lütfen desteğinize ihtiyacım var

BİR AŞK MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin