Seni Buldum

953 94 153
                                    

Merhaba çikolatalarım nasılsınız?

Önceki bölümü okumayı unutmayın

Yorum yapmayı unutmayın. <3

Hepinizi seviyorum <3

* bu işareti görürseniz yazarın dilinden okuyorsunuzdur.!

___
ˆּ๋᳝ٞׄ🦋ֻּּֽۣ֬ꦿ

Annemlerin yanına gitmek benim için zorlaşıyordu. Nerdeyse yarım saattir odada oturuyordum. Bütün kıyafetlerimi getirdiğim bavula atmıştım. Düşünüyordum, ne demeli , ne dememeli diğe ölçüp biçmeden pat diğe söyleyemem. En azından mantıklı bir açıklamayı hakk ediyorlar. Derin nefes alıp verdikten sonra ayağa kalktım.

"Hadi Jungkook yaparsın, Yapabilirsin" kendime gaz vermek hiç kolay değil. Keşke Jimin burda olsaydı. Bana destek verirdi. Her zaman ki gibi gaza getirirdi. "Ne çok abarttın be altı-üstü bu evden siktir olup gideceğini söyleyeceksin işte o kadar" ani sinirle oturduğum rahat yataktan kalktım. Kapıyı bir hışımla açıp içeriye, oturma odasına ilerledim. Annem ve Hoseok hyung aralarında birşey konuşuyorlardı, sesi duydukları anda bana taraf baktılar. Hiç birşey demeden karşılarındaki koltuğa oturdum.İkiside benim konuşmam için sessize yüzüme bakıyorlardı. Daha fazla dayanamadım ve lafa pata küte girdim.

"Ben bu evden taşınmak istiyorum" tek solukta dedim ve başımı dik tutmak için büyük çaba sarf ettim. Annem başını aşağıya salmıştı. Hyungum ise tam gözlerimin içine bakıyor, ciddi olup olmadığımı ölçüyor gibiydi. Fazla sessizlik olmaması için devam ettim. "Ben artık size yük olmak istemiyorum, kendi ayaklarımın üstünde duracağım" Hyung konuşmak için ağzını açtı ama ben elimle dur işareti yapında tekrar yerine sindi. "Hyung zaten artık reşitim. Kendim yaşamak ve hayatın her yüzünü görmek istiyorum. Gördüm göreceğimi ama neyse" Bu defe annem lafa girdi.

"Reşit değilsin doğum gününe daha çok var Ocak 3'ünde reşit olacaksın. O zamana kadar bi yere gidemezsin.."

Yüksek sesle bana bağırırcasına konuştu. Hah doğru ya ablamın doğum günü. "Hayır anne ben Jisoo değilim. Benim doğum günüm 3 Ocak değil 1 Eylül.." istemiyordum ama sesim çatladı. Konuşacaklarımın dışındaydı şimdi ki kelimeler. Göğüsüm sıkışmaya başladı. Tam ortada, kaburgamın altında bir basınç hiss ettim. Sanki çok ağır bir taşı oraya desteksiz bırakmışlarcasına. Gözlerim dolmaya başladı. Bir damla yaş yanağımdan süzüldü yanağımdan çeneme. "Bu ailede bana değer verilmedi. Bu aile de benim doğum günüm hiç kutlanmadı. Hoseok hyung bile arkadaşları ile kutlar, Jisoo sizinle kutlar, ama ben ne sizinle nede arkadaşlarımla kutladım. Hep sustum. Gerçekleri göz ardı ettim" ağzımdan bir hıçkırık çıkıtı, duramadım ağladım..

"Ben hiçbir zaman sizden hediye beklemedim sadece başımı okşayıp İyiki doğdun demenizi bekledim? O olsa yapardı. Ama üzgünüm o da yok!" başımı kaldırdım ve gözleri dolan anneme baktım "İzin istediğimde bile görmezden geldiniz, Jisoo'ya her gece öpücük verip yattığınızda bana iyi geceler bile demeden gidiyordunuz"

"Söylesene neden ? Ben senin çocuğun değil miyim? Neden bu ailede en çok dışlanan biriymişim gibi hissettiriyordunuz? " elimin tersiyle yanaklarımı sildim ve ayağa kalktım."Bana karışmayın kendi ayaklarım üstünde durmak istiyorum, burda olamadığım kadar mutlu olmak istiyorum" Beynim işlevini yitirmiş sadece kelimeleri ağzımdan çıkarıyordu. Belki bundan sonra pişman olurdum ama içimde kaldıkca zornalıyordum"Her şey senin suçun anne. Babamdan ayrıldın ve başkasıyla evledin. Tamam haklıydın. Dayanamıyordun. Bende büyüdüm anladım. Ama beni hiç düşünmedin. Her gece ağladım anne. Ben her gece ona sarılarak uyurdum, kokusunu ciğerlerime çeker öyle rahatlardım. Ama sen hiç birşey demeden ondan ayırdın beni. Ne beni nede hayatımı umursadın" annem elini yüzüne tutmuş ağlıyor, abim onun sırtını sıvazlıyordu.

Vincere / TaeKook  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin