Korku

207 40 153
                                    

İyi okumalar..

Bu bölüm Gitme! bölümünün 2. partıdır!

___
𒀱

"Hemen arkanda olacağım. Ama üzgünüm eve girmek niyetinde değilim"

Jungkook arabayı kenara çekip gülümseyerek söyledi kelimelerini. "Bebeğim biz Jungkook babanla birazdan geleceğiz. Uslu ol tamam mı?" arkadan bizi dinleyen miniğe söylediğim de "Tamam" diyip Jungkook'un telefonuyla oynamaya başladı. Derin nefes alıp kapıyı açarak indim. Siyahlar içindeki beden de arkamdan arabadan inip yanımda durdu. Gergin gibi görünüyordu. Hoş benimde ondan bir farkım yoktu ama neyse. İlk adımı atıp iki katlı villaya benzeyen eve taraf adımladım. Arkamdan ses çıkarmadan geliyordu. Beynimin içinde dolaşan düşünceleri beni daha çok strese sokuyordu. Beni affedecek miydi? Yada konuşacak mıydı? En azından karşısında görmekten mutluluk duyacak mıydı? Bilmiyordum. "Kendini kasma Yoongi hyung. Eminim seni affedecektir" arkadan beni teselli edecek laflar söylüyordu ama ben emin değildim.

"Ben burdan o tarafa geçemem üzgünüm. Ama burdayım merak etme" korumalıkların yanında durup elini cebine soktu. Omzumun üstünden yüzüne bakıp başımı salladım. Yanından içeriye geçecektim ki kolumdan tuttu. "Yoongi hyung eğer kapıyı Jimin açmazsa sakın gerçek ismini söyleme" tedirgindi. "Neden?" dediğim de "Sadece yap ve sorgulama" dedi. Başımı tekrar sallayıp beni bırakınca içeriye adımladım. Adamı yanına geldi. Eve baktım,oldukça şık ve sade evdi. Kapının zilini iki defa çaldım. Omzumun üstünden Jungkook'a baktım. Beni izliyordu. Sakindi. Kapı açıldığın da karşımdaki bedene baktım. "Buyrun kimsiniz?" orta yaşlardaki beyaz saçlı birisiydi. Jungkook'un dediklerini hatırlamamla "Ben Jimin için gelmiştim. Arkadaşıyım da" elimi cebimden çıkardım. Adam "Ne tür arkadaş? Her neyse bekle çağırıyor-" gözü arkada beni izleyen bedene sataştı.

Dudakları yukarıya doğru kıvrıldı.

Hiçte samimi bir gülümsemeye benzemiyordu. Arkama baktığım da Jungkook'un tedirgince kıpırdadığını gördüm. Biraz sağa çekilip görüş açımı düzelttiğim de karşımdaki orta yaşlardaki adam elini kemerine attı. Kemerinin demiriyle oynadığın da burun çekme sesi gelen tarafa yani Jungkook'a baktım. Yanında duran sarışın gencin arkasına geşmiş titriyordu. Sarışın gencin kolundan sıkıca tutup çekiştiriyordu. Adama baktığım da Jungkook'un bu halinden hazz aldığını ve rahatsız edici gülümsemesini sunduğunu gördüm. Öksürdüğüm de ani bana bakıp "Herneyse içeri geç. Çağırırım ben memnuniyetle" demin ki gibi soğuk değilde keyifle söylediğin de başımla onayladım. Jungkook'a baktım. Başını sağa sola hareket ettirdi. Girmemi istemiyor gibiydi. Umursamayıp içeriye girdim. Arkamdan kapıyı kapattığım da Jungkook'un koşarak arabaya taraf gittiğini gördüm.

"Sen otur. Gelir hemen" eliyle karamelin koyu tonu olan kanepeyi gösterdi. "Tabi efendim" nazikçe konuşup kanepeye oturdum. Bu adam kimdi bilmiyorum ama Jungkook'un ondan korktuğu apaçık ortadaydı. Jimin'i beklerken telefonum titredi cebimde. Çıkarıp gelen mesaja baktım. Jungkook'tandı. 'Yoongi hyung üzgünüm benim gitmem gerekiyor. O eve girmemeliydin. Seni uyardım. Dışarda konuşman gerekiyordu.Eve dönerken dikkatli ol ve sık sık arkanı kontrol et. Yujin benimle gelcek. Merak etme eve ben bırakırım' yazısından bile endişeli ve korktuğu belliydi. Nefes verip telefonu cebime attım. "Senin ne işin var burda?" arkamdan gelen ince sesle başımı çevirip merdivenden beni izleyen bedende baktım. Çok özlemiştim onu. Göz altı çökmüş, gözleri kısılmıştı. Ama hala çok güzeldi benim yavrucağım.

"Seni görmeğe geldim" ayağa kalkıp ona taraf döndüm. Bedeninin ani titrediğini fark ettim. Yanına gitmek için adım atacakken "Git burdan! Burayı nerden buldun hem?" yerinden kımıldamıyor, ince sesiyle sertçe konuşmaya çalışıyordu. Gülümsedim. "Seni özledim ve geldim" gelme dememesine rağmen yanına adımladım. Merdivenin ilk basamağını çıkmak için niyetlendiğim de "Kendi ellerinle ölüme terk ettiğin birini özlemen ne acınası bir durum" dedi. Direkt gözlerinin içine baktım. "Zavallı" arkaya adımladı. "Jimin önce konuşalım" ikinci, üçüncü basamak, ona taraf adımladım. "Ne konuşacaksın? Beni nasıl tek başıma bıraktığını mı?" sesinden bile anlaşılıyordu nasıl kırıldığı. Basamakları tamamen çıkıp önünde durdum. Gözleri dolmuştu.

Vincere / TaeKook  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin