Numara 856

317 44 51
                                    

İyi okumalar...

Şunu belirtmek isterim ki ficte kullandığım karakterlerin gay yada biseksüel olmaları ile alakalı hiçbir açıklama gelmemiştir, sadece shipler üstünden yazılıyordur, lütfen her okuduğunuz şeyi gerçek olarak algılamayın. Bu hikaye sadece hayal ürünüdür!

___
𒀱

Günlerdir kendimi toparlayamıyordum. Sanki bir döngü içerisindeydim ; Sabahtan akşama kadar problemler yakamı bırakmaz olmuştu. Normal hayatımı özlemiştim doğrusu, sabah uyanır okula gider, provalar da dans eder eğlenir ve yorularak eve gelip direk yatmayı. Yeni eve taşınmak artık bana zor geliyordu, güne yanlız başlamak, yanlız kahvaltı etmek mesela. Zorlansam da dayanmalıydım ne de olsa bu hayatı kendim seçmiştim. Problemlerim yetmezmiş gibi bir de bilinmeyen yerden gelen mektup ve neyin anlatılmak istediğini çözmem gereken işler.

Mektubu okuduktan sonra Hoseok hyungla akşama kadar sohbet etmiş, ona bilmesi gerekenleri söylemiştim. Gece ben de kalması için ikna etmiştim, şimdi ise mutfakta ikimize yemek hazırlıyordum. Kısa duş alıp elin de havlu saçlarını kurulayarak içeriye girip sandalyeye oturdu. Kimchiyi tabağa koyarak masaya ilerledim. Tabağı önüne koydum ve sandalyeyi çekerek oturdum. Kurcaladığı telefonu kapattı ve yanına koyarak sessizce yemeye başladı.

"Jimin nasıl ?"

Diye soru yönelttiğim de başını eğdiği tapaktan kaldırarak yüzüme baktı. "Bilmiyorum haberim yok" sessizce mırıldandı ve yanında ki sudan bir yudum aldı. Kollarımı göğüsüm de birleştirip kaşımın tekini kaldırdım "Neden yalan söylüyorsun ki?"diye sordum ardından "Ne bilmek istiyorsun?" tekrar kımıldattığın da kimchinin acısının şişirdiği dudaklarına karşın cevap verdim.

"Ben bilmek istediğim herşeyi biliyorum sadece arkadaşımın nasıl olduğunu bilmiyorum" sırıttım yavaşca. Son lokmasını da ağzına atarak peçeteyle dudaklarını sildi. Tabağı iterek arkasına yaslandı. Elini karnına atarak biraz sıvazladı ve konuşmak için kollarını masaya destek verdi. "Ne biliyorsun mesela?" Tıslayarak onun gibi dirseğimi masaya yasladım ve avuçlarımı çeneme dayadım.

"Mesela Jimin'i yangından senin kurtardığını ya da kelepçeleri açmak için balta kullandığını-" biraz duraksayıp aklıma gelenlerle devam ettim. "Eve arka bahçe kapısından girdiğini ya da onu kurtarırken kolunun ve elinin bir kısmının yandığını.." gülümseyerek tekrar arkama yaslandım. "Hatta bu yüzden eldivenden hoşlanmayan sen günlerdir eldivensiz dolaşmıyorsun"

Gözlerini yanan koluna indirdi ve iç çektikten sonra "Jimin iyi ama bedenin de ciddi yanıklar var bir de ..-" duraksadı ve bakışlarını kucağına indirdi. "Bir de ne? Ciddi birşey mi var?" soru yönelttiğim de elini yukarı kaldırıp "Kelepçe bileğinin sinirlerini kesmiş yani sol eli hareket etmiyor" dedi. Duyduğum şeyle şaşırırken yerime çakılı kalmıştım. Dolan gözlerini yüzüme çıkardı ve sıraladı pürüzlü sesiyle kelimelerini, "B-benim suçum daha erken gitseydim eğer b-böyle olmayacaktı" döktü damlalarını yanaklarından.

Gözyaşlarım çığlık çığlığa intihar ederken ben sadece büyümüş göz bebeklerimle hyunga bakıyordum. Kollarımı sıkıca bağladığım göğüsümden ayırdım ve ellerimi masaya vurarak ayağa kalktım. Kollarımın güçsüzleştiğini hiss etmemle "K-komodinin üstün de çabuk ol" dedim. Hyung telaşla bana baktı ve onaylayarak odama koştu. Sağ kolumun bükülmesiyle kendimi yerde buldum. Kriz geçiriyordum ; kalbim sanki göğüsümü delecekmiş gibi atarken nefesi zor alıyordum. Elimi boynuma kaldırıp kazağın boğazını çekiştirmeye başladım.

Vincere / TaeKook  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin