İyi okumalar..
Bassana şuna ⭐- hemen alt sol köşede :)
Bölüm sonuncu part'tır, Taehyung'un dilindendir...
(M!) - Rahatsız olacaksanız okumayın!
___
𓃬Kucağımda uyuya kalan bedenin saçını okşuyordum. Kalbinin saflığı, temizliği ve sevgisi beni karşısında diz çöktürecek türdendi. Bu halleri karşısın da tebessüm etmeden duramadım. "Hele şükür ya sonunda güldün" Suho ön koltuktan bana yönelik şikayetlendiğin de daha da büyük gülümsedim. Jungkook'un yanağın da baş parmağımı gezdirdim. "Hepsini o yapıyor işte. O yanım da olduğunda gülüyorum, içim de ısınıyor sanki. Eski Taehyung olamıyorum yanında. Öyle bi bakıyorki gözlerimin içine. Eriyip bitiyorum. Hep yanımda olsun, elimi tutsun ve gülümsesin istiyorum. Onu mutlu etmek istiyorum" yanağına bastırdım dudağımı. "Şimdi sen böyle söyleyince ben sana anlat- neyse eve vardık" ani duraksayıp önüne döndü. Ne olduğunu kestirmeden Jungkook kafasını dizimden kaldırdı. Gözaltı şiş, burnunun ucu kızarmış, bakmaya kıyamadığım gözlerinin içiyse kan çanağıydı. "Tae~" elini yumruk yapıp gözünü ovuşturarak sesini seksi ve tatlılık arasında seslendiğin de nefesimi tutamadan edemedim.
"Efendim çiçeğim"
Ani duraksadı. "Çiçeğim mi? Yiaaaa~" tavşan dişleri kendini belli ederken dayanamayarak dişlerinin üstüne bastırdım dudağımı. Kıkırdadı. Gülüyordu ve benim içim gidiyordu. "Hm çiçeğim. Hemde Lotus Çiçeğim" elini ağzına bastırıp nefesini çekti. Kollarını boynuma sarıp gözlerini gözlerimden ayırmadan dudağıma buse kondurup başını geri çekti. Ne hissettiğini gözlerinden anlıyordum. Garipti, kimsede işe yaramıyordu ama tek bakışla Jungkook'un ne hissettiğini, ne dediğini anlıyordum. Okuyordum sanki gözlerinden. Kırgındı ama aynı zamanda sevinçli gibiydi. Gülümsemesinin yarısı gerçekse yarısı sahteydi. Ama yine de memnundum biraz da olsa kendine gelmişti. "Bana zarar gelmesine izin verme tamam mı? Tek güvendiğim sensin. Ve tek dayanağım da sensin. Benden vazgeçme, sinirli olsan bile. Ben bitti desem bile" alnını alnıma yasladı.
"Sana zarar gelmesine izin vermeyeceğim. Hep yanında, arkanda duracağım. Söz veriyorum. Ama-"
"Ama kelimesine nefret ederim ben!"
"Benden vazgeçtiğini söylemiştin" beklentiyle baktım gözlerine.
"Senden vazgeçtiğimi nasıl düşünürsün? Annesi çocuğunu dövdü diye çocuk annesinden vazgeçer mi?" Güldü. Gülüşüne takılı kaldım bir süre. Başımı salladım olumsuzca. Hep böyle bilici gibi konuşuyordu. Her kelimeye anlatacak, kendine odaklayacak cümleler kurar ona odaklanmamı sağlardı. Bundan hiç rahatsız değildim aslına bakarsam hoşuma da gidiyordu. Her şeyden biliyor olması, ve bana anlatmak için sabırsızlanması beni de gülümsetiyordu. "Vardık Efendim" şoför önden haber edinde "Tamam" diyip Jungkook'u kucağımdan indirdim. Durduklarını büzüp ellerini göğüsünün üstünde birleştirdi. Omzunu silkti. Kaşlarını çatıp bana ölümcül bakışlar atmaya başlayınca "Tamam kızma inince alacağım kucağıma. Bebeksin resmen Tanrım" başını çevirip " Ne o? Bıktınız mı benden? Sizin bebeğiniz olmayayım mı yani? Tabi bana uyar. Ne de olsa kucağınızdan da indirdiniz. Hıh!" Bitirene kadar ilaçlarını ve telefonumu cebime attım. Arkada duran paltomu alıp dizime yasladım.
"Drama Queen'lik yapma bana bak"
"Bakmıyorum! Küsüm sana hıh!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vincere / TaeKook
FanfictionZümrüdüanka Kuşu küllerinden Anka Kuşu olarak doğarmış Taehyung. Peki ben Ballet Jeon Jungkook küllerimden kim olarak doğacağım? © Viridianismom Not: Acemi hataları mevcuttur 11.05.21 - started 15.04.22 - over