Yıldızların Altındaki Bağ

847 82 126
                                    

İyi günler dilerim. 

6k-lık bölümle sizi  baş başa bırakıyorum...

_______


Olurda midenizde hareketlenme hiss edersiniz, sanki karnınızın içinde biryerlerde canlı birşeyler var ve seni rahatsız edercesine hareket ediyor. Kalbiniz öyle hızlı atar ki ne olduğunu kavramakta zorlanırsınız. Ama bunun mutluluktan olduğunu anladığınızda kavramaktan ziyade anlamamak için uğraşırsınız. Hayatım nerdeyse düzene girdi ama her düzeni bozan birileri mutlaka çıka gelir. Kalbimde ve solunumda problemlerim vardı ama buna rağmen çok neşeliydim. Herkesden farklı olmak aslında bi nebze iyiydi. Çünkü bu bendim , kendimdim. Herkes değildim sadece Jeon Jungkook'tum. Arkadaşlarım 4-5 saat pratik yapıyorlarsa ben 2 saat yapardım, çabuk yorulurdum evet ama en güzel ben dans ederdim. Provada eşleşme olduğunda bütün kızlar benimle dans etmek isterlerdi.

Buda diğer erkekleri kızdırdığı için beni sevmezlerdi. Şiddet uygularlardı. Ama bedenime zarar vermezlerdi, biliyorlardı çünkü eğer fark edilirse herşeyi söyler ve onları ateşe atardım. Belki de aileleri onların kaydını danstan sildirir yada büyük cezalar verirlerdi. Ben zoru sevdiğim için hep beklerdim, bir açık versinlerde siktir ettireyim hepsini diye. Eh yani bende kendi çapımda bir piçtim. Ama azgın bir piç. Sekste kendime yumşak eş istemezdim , en serti ,en çok canımı yakanı,  en ağzı bozuğu, en çok bağırttıranı..

Bu gün provadan çıktıktan sonra Jimin ve Namjoon hyungların yanına gittim. Okulun hemen-hemen yanında hep buluştuğumuz kafede kahve ve meyveli süt içiyorduk. "Namjoon hyung senin çekimlerin ne zaman başlıyor? Bende seninle gelmek istiyorum da , yani eğer izin verirsen" diye sütümü içerken incilerimin arasından kelimelerimi firar ettirdim. Bu gün öğlene kadar boştum ve öğleden sonra bazı şirketler model olarak  çağırdıkları için mecburi gitmeliydim. Haftalardır evle uğraştığım için çağırsalarda hastayım bahanesiyle kaçmıştım. Bu gün gitmezsem sözleşmeyi fes edeceklerini söylemişlerdi.

"Tabi gel zaten şu fotoğrafçı da bi sinir bütün asabımı bozuyor. PD'im zor tutuyor beni. Tutmasa ağzını bile sikerim de neyse.."  sadece söylüyordu ama şimdiden sinirlendiğini sık alıp verdiği nefesinden anlaşılıyordu. Jimin ile bir-birimize bakıp kıkırdadık. "Hyung gerçekten sinirlendiğinde çok şirin oluyorsun. Aynı şeye benziyorsun.." kıkırdayıp devam etmek istiyordum ama Namjoon hyungun bakışları sanki beni öldürecek gibi bakıyordu. Jimin dudaklarını bir-birine bastırıp kendini gülmemek için zorluyordu. "Aynı şeye benziyorsun.." Kahvesinin pipetini dudaklarına götürdü ve yavaş tınla "Sakın" diyerek pipeti kirazlarının arasına koydu. Ben piçim evet 

"Koalaya "

Güle-güle meyveli sütümü elime alıp masadan aceleyle ayrıldım. Namjoon hyung kahveyi sakince bir kenara bırakıp ayağa kalktı .Ben Jiminin arkasından dil çıkarıyor komiklikler yapıyordum. Jimin'in insanı neşelendiren kahkahları bütün kafede yankılanıyordu. Hyung sandalyesini çekip  masanın çevresinden çıkarken ben artık dış kapıya taraf yol almıştım.

"Sikini koru Jungkook" diye bağırdı kimseyi umursamıyordu.  Ben de kapıdan çıkıp dilimi ona taraf uzatıyordum. Orta parmağımı ona gösterip koşarak ordan uzaklaştım. "Yakalarsa ebemi değil direk beni sikecek adam" güle güle kaldırımda elimde kitap ve süt , sırtımda çanta yürüyordum.

*

Beyaz tenli kaldırımda yan sırıtarak başı aşağı Namjoon hyungu düşünerek yürüyordu. Futbol bahçesinin yanından geçtiğinde kulağına yankı yapan sesle irkildi ama umursamayarak yoluna devam etti. Jungkook bu kişiden çok korkuyordu. Ses tekrardan yükseldi "Vay bizim ibne artık bizi görmezden geliyor ha" diyerek elindeki topu ayağıyla vurarak çitin başından Jungkook'a taraf gönderdi. Jungkook ona taraf gelen topu fark etmeden sadece önüne bakarak yürüyordu. Aniden kafasıya boynunun birleştiği zarif yerine gelen topla sendeledi. Elinde ki kitap, süt ve çantasıyla birlikte yere düştü. 

Vincere / TaeKook  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin