Kül

199 31 17
                                    

İyi okumalar~

Yorum ve oylarınızı esirgemeyin

___

Odanın önünde elim başımda öylece duruyordum. Herkes sessizce sadece içerden çıkacak doktoru bekliyordu. Ağlamaktan gözlerimde yaş kalmamıştı ama yine onun solmuş yüzünü görürsem yine suçluluk duygusundan ağlamaya başlardım. Burnumu çekip başımda duran elimi yüzüme indirdim. Derin nefes alıp verdim. Nefesim yetmiyordu, benim hatamdı. Ben onu öylece terk etmeyecektim. Elini kalbinin üstüne koyup sıktığında anlamalıydım. O benim eşimdi, onu en zor anında yalnız bırakmıştım. Omzumda hissettiğim elle irkilsem de dönüp bakmadım kim diye. Büyük cüsse yanıma oturunca başımı kaldırıp yüzüne baktım yorgunca. Gözlerim bulanık görüyordu. "İyi misin Taehyung?" Eunwoo fısıltıyla sorduğun da başımı olumsuzca sallamakla yetindim. İyi değildim, olamayacaktım da. "Neden gittin? O sana herşeyi anlatmıştı değil mi? Neden yanında durmadın?" Tamamen yere oturup kolunu dizine sardı. Onun gibi oturup kollarımı dizime sardım ve başımı dizime yaslayıp yüzüne baktım. Benden beter haldeydi. "Ben kaldıramadım. Yala-" kaşlarını çattı ve sinirle "Yalan mı söylüyor sandın? Sana?! Senin bu düzensiz yalan hayatında tek doğru söyleyen Jungkook" dudaklarımı bir birine bastırdım.

"Ben bilmiyorum. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Lanet olsun ki şu sikik kafamda hiçbir şey yok" gözlerim doldu tekrardan. "Çok ağır laflar söyledim ona. Kırdım kırık kalbini. Hayatımı düzene sokan tek kişiyi de kaybettim" beklentiyle baktım suskun bedene. "Düzelir değil mi? Yeniden ayağa kalkar, güzelce güler. İyi olur değil mi?" dedim ama başını dizine gömüp sessizce ağlamaya başladı. "Ben bunun cevabını sana verecek kişi değilim" dedi yavaşça. Daha fazla kırılmamak ve boğazımdaki yumrunun gitmesi için başımı duvara dayadım. O benim hayatımı kurtaran kişiydi. En yakınlarımdan koruyandı, meleğimdi. Ben onun değil, o benim özgürlük kanatlarımdı. İç çektim. Acıyordu, kalbim belki bütün bedenim acıyordu ama umursamıyordum. Jungkook orda öylece yatarken kendim umrumda değildim. Kapı açılıp doktor dışarı çıkınca hepimiz ayaklandık. Hoseok benden önce davranıp Bay Han'a "Kardeşim iyi mi?" Diye sordu. Bay Han kırmızı gözlerle bize baktı. Ardından birşey demeden duvara birleşik sandalyelere yönelip oturdu. Elini yüzüne bastırıp ağlamaya başladı. O an içimde birşeylerin yok olduğunu, ya da parçalandığını hissettim. Hoseok adamın önünde diz çöküp elini adamın bileklerine sardı.

"Ne oldu? Söylesene ne oldu kardeşime?! Niye ağlıyorsun?"

Doktor öksürüp elini yüzünden çekti ve üzgün ifadeyle önünde diz çökmüş Hoseok'a baktı. "Şu an iyi ama kalbi dayanmıyor. Zehrin de etkisi var çökmüş durumda. Nefes dahi almakta zorlanıyor Hoseok. Kalbi böyle giderse 1 ay bile dayanamayacak. Ben ne yapacağımı bilmiyorum, çaresizim" damlalar süzüldü çenesinden. Yıkıldım, bu sefer gerçekten yıkıldım. Arkamızdan gülme sesi geldiğinde o tarafa döndüm. Siyah maskeli büyük cüsseli ve beyaz saçlı adam kapı kulpunu indirip içeriye girdi. "Hey çıkın dışarı!" Kapıya koşup açacaktım ki Namjoon ve Bayan Jeon beni durdurdular. "Dur Taehyung. Bırak girsin" dediler. Anlamaz ifadeyle bakınca Bayan Jeon omzuma vurup "Ben de gireceğim içeriye. Merak etme" diyerek kapıyı açıp içeriye girdi. Kapatana kadar aralıktan baktığım da Jungkook ellerini önünde birleştirmiş beklentiyle adamın yüzüne bakıyordu. Kapı kapanınca Eunwoo ve diğerlerine baktım. Yanlarına yavaştan ilerleyip doktorun gitmesini bekledim. Doktor biraz konuşup 'kontrole gelirim' diyerek uzaklaşınca şüphe, dikkat, anlamsızlık içeren bakışla hepsine birden "İçerdeki maskeli adam kim?" diye sordum.

"Jungkook söyler"

Dediler hepsi mırıldanır şekilde. Sinirleniyordum artık. Birşeyi de ben başkasından duysam, ya da kendim anlasam olmazdı değil mi? Bir insanı da ben tanısam olmayacaktı değil mi? Oflayıp kapının yanındaki duvara yasladım sırtımı. Eunwoo önümde durup kızarık, pembeleşmiş burunla bana baktı. Başımı salladım 'ne oldu?' diye. Belki de benim suçlu olduğumu, Jungkook'a bunu benim yaptığımı söyleyerek kovacaktı. Haklıydı haklı olmasına da, ben eşimi bırakıp gidemezdim. Burnunu çekip "Eğer kendini suçlu hissediyorsan etme. Çünkü Jungkook senin gitmelerine alışık. Yani sen ona kızdın ya da inanmadın diye olmadı. O-o içeri geçen adam yüzünden oldu" damla süzüldü yanağına. Kaşlarımı çattım. Suçlu o adamsa eğer, o kimdi? "O adam kim Eunwoo?" Dedim yutkunarak. "Babası" diyerek sıkıca elimi tuttu. "Ne?" Bütün bedenim boşluğa düştü sanki. Jungkook şu anda babasının yanında, düşmanının yanındaydı. Ve ben koruyacağıma söz versem de, yanında durduğu halde koruyamıyordum. "Benim içeri girmem lazım. Orda yalnız kaldı. Korkar" elini elimden çekmeye çalıştım ama bırakmayınca sinirle kapıya vurmaya başladım. Kulpu indirdim ama inmeyince omuz atmaya çalıştım.

Vincere / TaeKook  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin