~Orman Kraliçesi~

24.4K 891 49
                                    

"Seni eve bırakamam, çünkü bende kayboldum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Seni eve bırakamam, çünkü bende kayboldum." dediğinde şaşkınlıkla O'na baktım.

"Ciddi misin sen ya?" diye sordum. Tamam ben bir aptallık yapmıştım. Ama O?

"Şaka yapar gibi bir halim mi var? Hem sen neden bu ormandasın?" dedi. Evet şaka yapmıyordu maalesef. Tırnaklarımı saçlarımın arasından sinirle geçirdim.

"Sanane, istediğim yerde olurum." dedim. Geceyi ormanda geçiremezdim, korkardım ben böyle şeylerden.

"Aman be, seninlede konuşulmuyor." dedi ve ellerini cebine sokup telefonunu çıkardı.

Biraz telefonda oyalandı ve sinirle telefonu yere fırlattı. Telefon anında parçalara ayrıldı. Pahalı bir telefona benziyordu. Zenginlik işte.

"Lanet olsun telefon çekmiyor." dedi. Napacaktık? Anında içimi korku kapladı. Ayaklarım titremeye başladı. Ormanda bir gece geçirmek mi?

"Yolu bulmaya çalışalım." dedim. Ancak sadece ışık kaynağı olan gökyüzündeki aydı.

"Saçmalama, göz gözü görmüyor." dediğinde O'nu onayladım.

Yere çöktüm ve bacaklarımı kendime çekip kafamı bacaklarıma koydum. İleri geri sallanmaya başladım. Yarın işe gidecektim. Başlamadan bitmemeli.

Kardeşlerim, annem ne yapmışlardı? Ne yeyip içtiler? Çok aptalım.

Adamda yanıma çökmüştü. Bana biraz yaklaştı. Kafamı kucağına koydum. Şuan neden böyle bir şey yaptığım hakkında bir fikrim yoktu. Sadece kendimi uykunun kollarına bırakmak istiyordum.

"Uyu orman kraliçesi." dedi. Göz kapaklarım ağırlaşırken konuştum.

"Orman kraliçesi mi?" diye sordum.
"Evet orman kraliçesi." dediğinde daha fazla dayanamadım ve uykuya teslim oldum.

****
Tekrar baş ağrısı ile uyandığımda gördüğüm ilk şey gökyüzünde parlayan güneş oldu.

Yavaşca kucağında uyuduğum daha adını bile bilmediğim adamın kucağından kalktım.

Gözlerimi ovuşturdum ve kendime gelmeye çalıştım. İş! Yeni işim!

Ayvayı yemiştim, adama baktığımda ise kafasını ağaca yaslamış hala uyuduğunu gördüm.

Hava aydınlanmıştı belki yolu bulabilirdim. Yürümeye başladım, nereden girmiştim ben bu ormana?

Acaba saat kaçtı? Kardeşlerim? Annem? Ormanda nereye gittiğimi daha bilmeden yürüyordum. Acaba O adam neden bu ormana gelmişti? O'da canını yakan şeyleri haykırmak için mi gelmişti?

Biraz daha yürüdükten sonra sonunda ormanın çıkışını bulmuştum. Koşarak çıktım, villadan buraya gelmiştim. Geri villaya dönebilirdim.

Villaya doğru koşmaya başladım, umarım zamanında yetişebilirdim.

Hızla koşuyordum. Ciğerlerim nefes diye haykırsa bile .

Villayı gördüğümde derin bir nefes çektim ciğerlerime. Saçımı başımı düzeltip villanın ziline bastım.

Kapıyı hizmetçi açtı, içeri girdiğimde. Hizmetçiye döndüm.

"Acaba evin sahibi olan kadın nerede?" diye sordum. Hizmetçi kapıyı kapatıp bana döndü.

"Nermin hanım mı? Salonda kitap okuyor." dediğinde başımı olumlu anlamda sallayıp salona geçtim.

Kadın beni gördüğünde okuduğu kitabı bir kenara bıraktı.

"Beni takip et." dedi ve önümden yürümeye başladı. Arkasından yavaş adımlar ile gitmeye başladım.

Bir kapının önünde durup eliyle gel işareti yaptı. Kapıdan girdiğimizde burasının temizlik odası olduğunu anladım.

"Giyeceğine kıyafet temizlik malzemelerinin üzerinde, çorap ve ayakkabı da var. Giyin ve salona gel kurallardan bahs edelim." dedi ve kapıyı kapatıp çıktı.

Temizlik malzemelerinin üzerindeki siyah ve beyazdan oluşan temizlikçi elbisesini aldım. Üzerimdeki kıyafetleri bir çırpıda çıkarttım ve bir kenara koydum. Elbiseyi giydikten sonra beyaz kilotlu çorabı da giydim.

Temizlikçi elbisesi dizimde bitiyordu. Saçlarımı bozup tekrar yukarıdan at kuyruğu yaptım. Ayağımdaki eski ayakkabıları çıkardım ve siyah babetleri giydim.

Olmuştum sanırım ha? Odadan çıkıp salona doğru yürümeye başladım. Kendimi kül kedisi gibi hissediyorum.

Salona vardığımda Nermin hanım kollarını göğüsünde birleştirmiş pencereden bakıyordu. Beni fark etmiş olacak ki bana doğru dönüp baştan aşağı süzdü. Yüzünde mimik dahi oynamıyordu.

"Kurallardan konuşalım." dedi ve boğazını temizledi.

"İlk olarak oğlum ile konuşmayacaksın. İstenen her şeyi yapmak zorundasın, oğlum ile yakın temasta bulunmayacaksın. Bu evde üç kişi yaşıyor. Oğluma, eşime ve bana saygısızlık yapmayacaksın. Terbiyeli ol, görevini yerine getir. Uyuşuk uyuşuk iş yaparsan kovulursun. Sabah saat sekizde burada ol akşam yedi de evine gidebilirsin." dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.

"Peki efendim." dedim. Kendimi ezik gibi hissetmem normal mi? Bu canımı yakıyor. Bu duyguyu ilk kez yaşamıyorum ama her zaman aynı ezikliği hissediyorum.

"Git ve bana orta şekerli bir kahve yap. Villayı yakın zamanda çözeceğini umuyorum." dedi. Tam kahvesini yapmaya gidecektim ki arkadan tanıdık gelen bir erkek sesi duyuldu.

"Yeni hizmetçi mi? Hadi ama anne hizmetçi koleksiyonu mu yapıyorsun?" dedi. Bu sesi nereden tanıyorum? Tanıdık geliyor.

"Öyle gerekiyordu Uğur. Neredeydin sen bakalım gece?" dedi Nermin Hanım. Bana eliyle git işareti yaptı. Arkamı döndüğümde O gözlerle gözlerim buluştu. Yanaklarımın kızardığını fark edebiliyordum.

Hızlı bir şekilde oradan ayrıldım. Bu ormandaki adamdı.

****
Biraz kısa oldu, umarım beğenmişsinizdir.

Hizmetçi KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin