Akşam yemeğinde Aiko şık bir elbiseyle katıldı onlara, mavi elbisesi içinde çok güzel görünüyordu. Beyler, o masaya yaklaşınca kibarca ayağa kalkıp onun oturmasını beklediler sonra yemek ve içki servisi başladı. Bir süre kimse konuşmadı, herkes karşısındakinin konuşmasını bekler gibiydi. Ortamda elle tutulur bir gerginlik vardı.
Juno ev sahibi olarak sohbeti başlattı, "Burada rahat mısınız Bayan Aiko? Bir sıkıntınız var mı?" diye sordu. Aiko gözlerini meydan okurcasına Juno'ya dikerek "Evet, konukseverliğiniz için teşekkürler, herhangi bir ihtiyacım yok. Ama açıkçası ben dünyada olup bitenleri merak ediyorum. Malumunuz, buraya gelmeden önce canımızı hiçe sayarak sosyal medyada yayımladığımız bilgilerin ne durumda olduğunu, salgının bitip bitmediğini öğrenmek istiyorum." dedi buz gibi bir sesle.
Juno onun bu meydan okuyan tavrını görmezden geldi. "Evet, sizi anlıyorum Bayan Aiko, tabii ki bu merakınız gayet yerinde, hele ki kendi halinde bir bilim insanı olarak böylesine tehlikeli bir işe atılmış olduğunuzu hesaba katarsak. Sizin mesajınız tabii ki sosyal medyayı etkiledi, gündem oluşturdu ama bunu bertaraf etmenin bir yolunu bulduk. Maalesef, size güzel haberlere veremeyeceğim, salgın daha da yayıldı, ülkeler sıkı önlemler almak zorunda kaldı. Bütün ülkeler alarm durumunda, ellerinden geldiğince ekonomiyi de hesaba katarak salgının yayılmasını engellemeye çalışıyorlar ama nüfus çok fazla... Takdir edersiniz ki, dünyanın geleceği nüfusun azalmasına bağlı. Dünya bu nüfusu kaldıracak yapıda değil, kaynaklar hızla tükeniyor, diğer gezegenlerde yaşam umudu yakın gelecek açısından bakarsak tam olarak bir ütopya, dolayısıyla elimizde olanı yani gezegenimizi yaşanılabilir kılmak biz insanların görevi... Ne yazık ki, hükumetler bunu değişik nedenlerle öteliyor. Biz, yüzyıllardır bunun için çabalıyoruz. Bu dünyayı çocuklarımızdan ödünç aldık, onlara en iyi haliyle bırakmak öncelikli görevimiz. Ama bu kadar kalabalık bir nüfusla bunu başarmak olanaksız. Doğum kontrol yöntemlerini denedik ama bilinçsiz toplumlarda pek etkili olmadı. Elimizi kana bulamak son seçenekti, ne yazık ki başka çaremiz kalmadı. Tablo karamsar görünüyor belki ama bir şekilde dünyayı daha yaşanılır kılmayı başaracağız. Ayrıca, lütfen içiniz rahat olsun, sizler burada güvendesiniz."
Aiko, tüm dikkatiyle dinliyordu onu, Juno sözlerini bitirdiğinde alaycı bir gülümsemeyle "Tabii ki bizim mesajımızın etkisini azaltmışsınızdır, ona hiç şüphem yok, gerçekleri basit bir komplo teorisi olarak göstermek sizin gibi güçlü insanlar için çok kolaydır. Burada ne kadar güvende olduğumuzun farkındayız elbette, yüksek duvarların ardına gizlenmiş kale gibi bir evde, bir sürü paralı asker tarafından rehin mi tutuluyoruz, yoksa saygıdeğer konuklarınız olarak mı ağırlanıyoruz, belli değil ama kısmi de olsa bir özgürlüğe sahibiz, buna da şükür! Değil virüs, sinek bile habersiz giremez buraya... Az önce nüfusu azaltmaktan bahsettiniz ya, anlayamadığım şeyler var Bay Juno. Şimdi sizler, bazı seçkin insanların yaşaması için 'işe yaramayan' masum insanları feda eden, üstelik bundan memnun olmayan idealist kahramanlar mısınız? Kimin yaşayıp kimin öleceğine, hangi hakla, neye dayanarak karar veriyorsunuz ki bu cüret nereden geliyor? Siz, Tanrı mısınız? Afrika'daki çocukların yaşamaya hakkı yok mu? Sırf geri kalmış bir ülkede doğdukları için ölmeye mi mahkumlar? Hangi yargıç onları ölüme mahkum etti, siz seçkinlerin çok değerli çocukları yaşasın diye? Doğum kontrol yöntemleri işe yaramadı diyorsunuz, öncelikle halkı bilinçlendirmek gerek, siz bunu yaptınız mı? Dünyanın kaynaklarının tükendiğini yıllardır biliyoruz, bunu sık sık dile getirdik ama hükumetler önlem almak istemiyor, neden peki? Para ve mevki sahibi baronların, yani sizlerin isteğiyle yönetildiklerini, bir kukla olduklarını hepimiz biliyoruz, bu danışıklı dövüş nedir? Bu yok oluşta sizin katkınız hiç mi yok? Buna inanmamı mı bekliyorsunuz? Belki Can'ı ikna etmiş, kandırmış olabilirsiniz ama ben çetin cevizim, öyle kolay kolay inanmam." dedi, konuşurken sesi gittikçe yükselmiş, yırtıcı ve meydan okuyucu tavrı ona bambaşka bir güzellik bahşetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SALGIN (Devam Ediyor.)
Science Fictionİnsanlık tarihi boyunca pek çok salgın hastalık yaşandı. Ama hiçbiri 21. yüzyılda tüm dünyayı derinden etkileyen, insanların yaşamını sarsan, dengeleri alt üst eden salgın gibi bilim otoritelerini yıkmadı. Milyonlarca insan acı çekerek hayatını kay...