twenty one

32 2 0
                                    


Telefonumun çalmasıyla ağlayarak yataktan uzandım ve yerde ki telefonumu elime aldım. Semih arıyordu hemde görüntülü arıyordu. Gözümdeki yaşları sildim yatak başlığına sırtımı dayayıp aramayı cevapladım. Onu karşımda görünce biraz gözlerim dolmuştu. Onunda gülen suratı değişmiş kaşlarını çatmıştı.

"Bebeğim, ne oldu? Neden ağlıyorsun?" Elimi boş boynuma getirdiğimde ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçtı.

"Işıl ne oldu güzelim korkutma beni?"

"Kolyemi kaybettim. Bugün dışarı çıkarken boynumdaydı ama eve geldiğimde yoktu. Düşürmüşüm." Gözümden akan yaşı sildim.

"Bunun için mi ağlıyorsun. Ağlama güzelim bir tane daha alırız ne olacak." Kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Ama sen almıştın onu ve ilk hediyendi. Çok güzeldi hemde." Yüzünde bir gülümseme oluştu.

"Seni yerim. Üzülme sevgilim bir tane daha alırım daha güzelini alırım."

"Alır mısın?" Sırtımı başlıktan ayırıp yatakta kıvrıldım yanağımıda yastığa yasladım. Gülümsemesi hala yüzündeydi.

"En güzelini. Ağlama artık sil kıymetlilerini bakayım." Gözyaşlarımı silip gülümsedim.

"İşte böylesine gülümse bebeğim, gülümse ki benimde gönlüm şenlensin."

"Yaa! Semih seni çok seviyorum." Kedi miyavlaması gibi çıkan sesime göz devirmek istesemse devirmedim. O ise koca bir kahkaha attı bu dediğim oldukça hoşuna gitmişti anlaşılan.

"Bende çok seviyorum." Bir kaç saniye yüzümdeki gülümsemeyle ona baktım. O da bana baktı, böylece özleştik biraz.

"Ankara yolu el sallıyor bana doğru."

"O ne demek öyle." Serseri bir sırıtmayla ona baktım.

"Seni özledim demek, artık sana sarılmam öpmem gerek demek. Anlıyor musun beni?"

"Hiç anlamadığım kadar anlıyorum bebeğim. Öpeceğim şimdi şu dudaklarından ama yoksun." O kadar güzel hissettiriyordu ki.

"Çok güzelsin." Diye mırıldandı, büyülenmiş gibi bakıyordu ekrana sanki en kıymetlisi varmış gibi bakıyordu. Ekranda ben vardım bana bakıyordu öylesine güzel bir şekilde.

"O kadar güzel bakıyorsun ki kendimi dünyanın en kıymetli kişisi gibi hissediyorum Semih."

"Öylesin zaten, benim kıymetlimsin." Sanki biraz öncesinde kolyem için ağlamıyor gibisinden kocaman güldüm. Gözleri ara sıra kapanıyordu.

"Arda seni çok yordu heralde."

"Ya şerefsiz ordan oraya sürükledi beni. Bacaklarım ağrıdı, yoruldum bebeğim anlıyor musun beni?" Kıkırdadım yavaşça.

"Anlıyorum seni. Geç oldu zaten uyu dinlen." Bende yorgundum zaten sabah baya erken uyanmıştım.

"Sende uyu gözlerinden uyku akıyor resmen Işıl sabah niye bu kadar erken kalktın ki sanki?" Azarlar gibi konuşmuştu.

"Uyurum, ne bileyim ben sabahın köründe uyandım sonrasında da uyuyamadım." Telefonu bir an kendine doğru çekti ve ekran karardı anlamayarak kaşlarımı çattım.

"Ne yapıyorsun Semih."

"Şşh! Sana sarılmaya çalışıyorum." Kahkaha atarak güldüm.

"Manyak mısın sen?" Güldüğüm içim kesik kesik çıkmıştı sesim. Telefonu geri çekip yüzünü aldı ekrana tekrardan.

IŞIL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin