twenty two

31 2 0
                                    


Sabahtan beri Semih cancağızıma ulaşamıyordum. Dün gece biraz işleri olduğunu söylemişti ama bu kadar uzun sürmesi merak duygumu ortaya çıkarıyordu. Başına bir şey mi geldi diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Hüseyinle konuşmuştuk sabah İstanbuldakilerle bulaşacaktık bugün. Mutluydum aslında uzun bir ara sonra hepimiz olmasakta birlikte olacağımız için. Bir kere Hüseyin'i aşırı özlemiştim.

Dolabımdan siyah bir şort, üstümede gri oversize bir sweatshirt çıkardım. Hızlıca üzerimi değiştirip makyaj masama geçtim hafif bir makyaj yaptım daha sonra takılarımıda takış parfümümü sıktım. Üzerimde hala daha bronzluk olduğundan güzel gözüküyordum. Küçük siyah kol çantamıda hazırladıktan sonra odamdan çıkıp içeri geçtim.

"Anne! Nerdesin?" Evet sonunda tatilinden dönebilmişti.

"Balkondayım." Mutfağa ilerleyip balkonda çiçekleriyle ilgilenen anneme baktım o da kısaca bana göz gezdirdi.

"Gidiyor musun?" Kafamı sallayıp yanağına uzanıp öptüm.

"Çıkıyorum çok geç gelmem zaten ama güvenemiyorum bu konuda kendime haber ederim zaten seni." O da yanağımı öptükten sonra balkondan çıktım dış kapıya yürüdüm. Ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Apartmanın kapısından çıkarken abime rastladım.

"Fıstığım nereye gidiyorsun?" Diyerek kollarının arasına aldı beni. Sarılışına karşılık verdim.

"Arkadaşlarımla bulaşacağım."

"Bırakayım seni istersen." Geri çekilip kaşlarımı yukarı oynattım.

"Ay gerek yok zaten çok uzak değil, hadi gidiyorum ben." Onunda yanağından öpüp bir şey demesine izin vermeden bahçeden çıktım. Bir kaç adım ilerde olan elektrikli scootera ilerleyip bindim.

*******

"Ah benim güzeller güzeli kankacığım geldiğine göre kadromuz tamam olmuştur." Diyerek ayakta karşıladı beni Hüseyin. Çabucak yanlarına gidip hepsine teker teker sarıldım. Eksik olan kişiler sadece Semih ve Ardaydı onun dışında herkes burdaydı. İlay ve Hüseyin'in arasındaki boş sandalyeye oturdum karşımda da Berfin oturuyordu. Hepsine gülerek baktım ay özlemişim gerçekten de.

"Özlemişim he sizi." Hüseyin kolunu omzuna atarak güldü.

"En çok beni özledin dimi ama doğru söyle." Kahkaha atıp kafamı salladım. Kolunu omuzumdan çekti.

"Semih'e duyurunuz bunu." Dediğinde kaşlarımı çattım. Sinirle konuştum.

"Ayyaş arkadaşınız nerde sizin dün geceden beri ortalarda gözükmüyor."

"Vallahi canım orası senin bileceğin iş çocuk bizim sevgilimiz değil." Bilal'e sinirle baktım. Sanki bilsem sorarım hay Allah'ım.

"Ama sabahtan beri ulaşamıyorum ki telefonu da kapalı, başına bir şey geldi diye korkuyorum."

"Korkma, korma bir şey olmaz ona sanki bilmiyorsun." Sağol Burhancığım içine su serptin resmen.

"Kafana takma güzelim o ite bir şey olmaz." Furkan'a baktım bu sefer.

"İt mit ayıp oluyor ama yani canım Furkan." Gülerek limonatasından bir yudum aldı. Cidden artık merak etmeye başlamıştım. Hüseyin bana çikolatalı bir pasta söylemişti dediğine göre depresyona girmeme yardımcı olacaktı ona hayır demeden pastamdan koca bir çatal aldım. Ağzımda dağılan enfes tadıyla gözlerimi kapadım, baya güzeldi. Hüseyin yanımdan kalktığında sorgulamadan pastamı yuttum. Ama daha sonra yanımdan gelen tanıdık kokuyla durdum. Şaka mıydı bu?

IŞIL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin