9.BÖLÜM

103 90 13
                                    

Herkese merhabaa! Bu bölümü yazarken kendimi Gündüz'ün hayran kaldığı kişi yerine koyarak yazdım(kim olduğunu spoiler olmaması için yazmıyorum). Doğruyu söylemek gerekirse özel hissettim. Sizin de kendinizi o kızın yerine koyarak okumanızı istiyorum. Çünkü bu şekilde daha güzel geliyor kulağa. Hem belki de azıcık da olsa mutlu olmanızı sağlayabilirim bu şekilde. Yanınızda olmama gerek kalmadan cümlelerimle mutlu olmanızı çok isterim. Çünkü sizi tanımasam da hepiniz benim için önemlisiniz ♡♡

 Bu, Gündüz'den okuyacağımız ikinci bölüm olacak. Bu bölümde mutsuzluk fazla bir yer tutmuyor. Onun yerini hayranlık almış bir durumda. Peki Gündüz kime hayran kaldı?

Hepinize iyi okumalar dilerimm ♡ε♡ 

*******

9.BÖLÜM

Bir kıza ait bütün kokular mı güzel olurdu?

҉  Gündüz'den...

Koşarak o çocuğun evine gittim. Kapı kilitli değildi. Kilitli olsaydı da geri dönmezdim zaten. Kesinlikle kırardım. Eğer kıramasaydım da o kapıyı patlatırdım. Gerçi onun ne suçu var ki? Beni kandırıp aldatan Murat, o değil...

Bütün odaları gezdikten sonra bulabilmiştim onun odasını. Bakmaya ilk olarak bilgisayarından başladım. Dosyalar arasında dolaşırken bir videoya denk geldim. Murat'la görüntülü konuştukları bir videoydu. Adı Uğur'muş. Sevdiği kızdan bahsediyordu. Evinin nerde olduğunu bulduğunu ve yarın gidip konuşacağını söylüyordu. Adresi bir kağıda yazdım ve araştırmaya devam ettim. İşe yarar bir şey bulamayınca o kızın evine gitmeye karar verdim. Adresi yazdığım kâğıdı alıp arabama bindim. On dakika sonra ulaşabilmiştim.

Kapıyı açtığım anda beni çok güzel bir koku karşıladı. Derin bir nefes aldım. Sonra hızlıca kapıyı kapattım. Bu kokunun dışarı çıkmasını istemiyordum. Bir süre sonra burnum bu kokuya alışacaktı. Bu şimdiden beni üzmüştü.

Odaları gezmeye başladım. Sonunda genç bir kıza ait olabilecek bir oda bulabilmiştim. En sevdiği renk galiba mor. Çünkü her yer mosmor. Duvarlar da güzel resimlerle süslü... Resimlere baktıktan sonra oradan çıkıp sağdaki ilk odaya girdim. Yatak odasıydı. Makyaj masası gözüme çarptı. Üstü aşırı doluydu. En az yirmi yıl yeterdi. Bir insan neden bu kadar malzeme alır ki?

Bütün evi gezdikten sonra o kızın odasına tekrar gittim. Çalışma masasının üstünde bir defter dikkatimi çekti. Bu odadaki her şey gibi o da mordu. Üstünde elle çizilmiş kahve kupası ve lavanta resmi vardı. Elime aldım ve bir günlük olduğunu gördüm. Ezgi'nin günlüğüne yazdığı tarihte bir şey yazılmış mı diye baktım. Ertesi günde yazılmış bir sayfa buldum ve merakla okumaya başladım;

"Bugün hayatımda ilk kez gördüğüm biri benimle okul dışında konuşmak istedi. İlk başta kabul etmedim ama çok fazla ısrar etti. Çıkışta beni kapının orada bekliyordu. Bu arada adı Uğur'muş. Birlikte parka gidip oturduk. Bir süre ikimiz de konuşmadık. Sonunda sessizliğe dayanamayıp benimle ne konuşmak istediğini sordum. Uzunca bir süre hiç konuşmadan yüzüme baktı. Sanki ne diyeceğini içinden tekrar ediyor gibiydi. Tekrarını bitirmiş olmalı ki konuşmaya başladı. Beni uzun süredir tanığını söyledi. Sonra da beni sevdiğini söyledi. O an ne diyeceğimi bilemedim. Sonuçta ilk kez gördüğüm biri beni sevdiğini söylüyordu.

Annem arayınca eve gitmek zorunda olduğumu söyledim. Sonra da hızlı adımlarla parktan ayrıldım. İyi birine benziyor ama bundan emin değilim. Bu kadar kısa bir konuşmayla bunu anlamak zor."

Sonraki günlerde yazdıklarını da okudum. O kız istememiş ama Uğur çok zorlamış. Hatta Murat, Ezgi ve Bade de ikna etmeye çalışmışlar. Yazdıkları ve onlara karşı tavrı çok netmiş. Asla istememiş. İnatçı bir kıza benziyor veya ne istediğini ya da istemediğini çok iyi biliyor. Eminim ki onun gibi olmak isteyen milyonlarca insan vardır...

Kafamı kaldırdım ve odasını incelemeye başladım. bir duvar posterlerle doluydu. Küçük, şirin, beyaz bir kitaplığı vardı. Tavan yıldızlarla doluydu. Avizesi mordu ve kelebekliydi. Çalışma masasının üstünde çikolata desenli bir anahtarlık vardı. Pencerenin önünde dört tane çiçek saksısı vardı. Bir de bir şişe vardı. Ne olduğunu merak edip elime aldım ve oda spreyi olduğunu gördüm. Eve girdiğimde beni karşılayan o muhteşem kokunun kaynağını bulmuştum. Üstünde kahve ve lavanta kokusu olduğu yazıyordu. Odaya sıkıp derin bir nefes aldım. Bu kokunun ciğerlerime işlemesini istiyordum. Lavantanın sakinleştirici etkisi bütün sinirimi ve mutsuzluğumu almıştı. Yorulduğumu ve uykumun geldiğini fark ettim. Evime gitmek istemedim. Bunun yerine o kızın yatağına uzandım. Öyle yumuşacıktı ki kendimi bulutların üstünde hissettim. Kahve ve lavanta dışında burnuma bir koku geldi. Kaynağının yastık olduğunu fark ettim. Sanırım şeftaliydi. Sadece yastığının kokmasının sebebi saçları olmalıydı.

Banyoya gittim. Sabunlara ve şampuanlara bakmaya başladım. Bir şampuanı ve saç bakım kremi şeftali kokuluydu. Bakınmaya devam ettim. Böğürtlen özlü bir krem buldum. Rengi ve kokusu çok güzeldi.

Bir kıza ait bütün kokular mı güzel olurdu? Saçları, elleri, giysileri, odası... Hepsi birbirinden farklı ve muhteşem kokuyordu. Onu hiç görmeme rağmen Uğur'un neden ona aşık olduğunu çok iyi anlıyordum. Keşke şu anda yanımda olsaydı...

Odasına gittim ve onun yatağına yattım. Gözlerim yavaşça kapandı, kendimi huzurlu bir uykuya ve o kızın içinde olduğu rüyalara bıraktım...

SON İNSANLAR: GÜNEŞ VE GÜNDÜZ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin