Hepinize merhabaa! Bazı dönüm noktaları olur ya insanlar için. Bu bölüm de Güneş ve Gündüz için öyle bir bölüm olacak. Yeni bir maceraya atılacaklar ki bu bölümün isminden de biraz belli oluyor. Bölümün kapağı da bu konu hakkında size belki bir fikir verebilir. Gündüz'ün kardeşi hakkında neler öğrendiğini daha önceki bölümlerde yazmıştım. Şimdi bu öğrendikleri onu biraz zorlayacak. Sebebini de spoiler olmaması için yazmıyorum🔆🔆
Herkese keyifli okumalar dilerimm💛💛
******
13.BÖLÜM
Hepsi bizi bekliyordu. Sadece beni ve Gündüz'ü...
Dakikalarca evin önünde bekledik. Bu an bana morgun önündeki bekleyişimi hatırlattı. İstemsizce titredim. Hava sıcaktı ama üşüyordum. Sanki omuzlarımda tonlarca ağırlık varmış gibiydi. Kendime gelmem gerekiyordu. Oraya girmek zorundaydım ve eğer bu şekilde girersem korkudan ve stresten çevreye zarar verebilirdim. Karşıma ne çıkacağını bilmiyordum. Belki de karşıma yine ceset çıkacaktı ya da bundan daha kötü bir şey çıkacaktı.
Arkamdan rüzgâr esmeye başladı birden. Sonra omzumda bir ağrılık hissettim. Ardından bir ses geldi. Sanki biri bir şarkı söylüyordu. Aslında daha çok mırıldanıyor gibiydi. Çok huzur vericiydi. Kendimi boşlukta hissettim. O anda ne olursa olsun sakinlikle karşılayabilecek güce sahip gibiydim. Gözlerimi kapatıp o sese kendimi tamamen bıraktım.
Ne kadar sürdü bilmiyorum ama gözlerimi açtığımda Gündüz korkuyla bana bakıyordu. Onu ararcasına etrafıma göz gezdirdim. Yine kim olduğunu öğrenemeden gitmişti.
"Güneş iyi misin? Birden gözlerini kapattın ve dakikalarca donmuş gibi aynı şekilde kaldın." Başımı sallayıp iyi olduğumu söyledim. Anlaşılan onu sadece ben görebiliyordum.
Kapıyı işaret edip "Girmeye hazır mısın?" diye sordum. Cevap vermeden önce derin bir nefes aldı. "Sanırım evet..." Silahlarımıza daha sıkı sarılarak ilerledik. Kapının önüne gelince ben ateş etmek için hazırda beklerken Gündüz açmak için kapıya doğru ilerledi. Hazır olup olmadığımı sorarcasına yüzüme baktı. Bir kere başımı aşağı salladım ve parmağımı tetiğin üstünde hafifçe oynattım. Gündüz, kapıyı açtı ve hızla kendini geriye çekti. Bir süre içeriye girmeden kapının önünden baktık. Bir tehlike olmadığına karar verince ilk adımı attık.
Sadece bir tane oda vardı. Çok büyüktü. Odanın tam ortasında bir şey vardı. Ona doğru ilerledim. Eğilip aldım ve incelemeye başladım. Üstünde tek bir tane tuş vardı. Korkarak bastım. Bir ses duydum. Duyduğum beni sakinleştiren o sesti. Başka bir şehre gitmemiz gerektiğini söylüyordu. Suyun engeli bizim için çok büyük bir tehlike oluşturuyormuş. Sanırım bahsettiği şey barajlar. Daha doğrusu yıkılacak olması. Aslında dediği şey mantıklı. Çünkü kontrolü sağlayacak biri yok. Ayrıca kıştan yaza geçtiğimiz için karlar eriyor. Bulunduğumuz şehirde de bildiğim kadarıyla en az üç tane baraj var. Bu da tehlikeyi en az üç kat artırıyor. Bir an önce buradan gitmeliyiz!
Nereye gideceğimize karar vermek için kütüphaneye gitmeye karar verdik. Hızlıca arabaya bindik ve yola koyulduk. Yirmi dakika sonra ulaşabilmiştik. Arabayı öylece yolun ortasında bıraktık ve indik.
Tam girecekken arkamızdan sesler gelmeye başladı. Çok değişik bir sesti. Daha önce böyle bir şey duymadığıma emindim. Yavaşça döndüm. Gördüğüm manzara karşısında ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Tek yaptığım öylece durup bakmak oldu. Korkudan belki biraz da şaşkınlıktan kalakalmıştım. Neyse ki Gündüz benden daha çabuk toparlandı. Kolumdan tuttu ve kütüphanenin içine soktu. Sonra da bir sandalye alıp kapının üstündeki sensörü kırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON İNSANLAR: GÜNEŞ VE GÜNDÜZ (DÜZENLENİYOR)
Science FictionYeni bir hayat, yeni bir şehir ve kimsesiz bir yaşam... Uyandıklarında kendilerini tek başlarına bulan Güneş ve Gündüz için her şey daha yeni başlıyordur. Bir yandan özlemle savaşırken bir yandan çevreyle savaşacak ve tüm zorlukları yenmeye çalışaca...