Herkese merhabaa! Bu bölüm diğer bölümlere göre biraz daha sakin geçiyor. En azından ilk yarısı öyle. Sebebi de bir önceki bölüm okuduğunuz üzere Gündüz'ün yaralanması. Kalan diğer yarı da yeni bir gizemin peşinde geçiyor. Bölüm de ismini ikinci yarıdan alıyor. Güneş'in bilgisayar başında düşünceli bir şekilde oturduğu az çok belli oluyor. Sizce bu Gündüz'le mi ilgili yoksa bahsettiğim gizemle mi ilgili?
Hepinize iyi okumalar dilerimm💛💛
*******
12.BÖLÜM
Belki de bu, gökyüzünün altında son duruşumuz olacaktı...
Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Gündüz yaralanmıştı. Onu kurtarmalıydım ama nasıl? Normalde olsa ne yapardım bunu düşünmeliyim. Ambulansı arardım. Şimdi o olmadığına göre ben götürmeliyim. Sonra da yarayı temizleyip kapatmalıyım.
Gündüz'e kalkması için yardım ettim. Oku hastaneye gidine kadar çıkarmamalıydım. Bir tıpa gibi kanama olmasını engelliyordu. Hem çıkarırsam daha kolay mikrop kapardı.
Arabaya yaklaştığımız sırada sırtımda bir acı hissettim. Sebebi bizi çok düşünen kişilerin not gönderme şekliydi. Taşı bu defa sırtıma fırlatmışlardı. Açıp okumayla vakit kaybetmek istemedim. Elime alıp arabaya doğru yürümeye devam ettim. Gündüz'ü yan koltuğa oturtup hızlıca sürücü koltuğuna geçtim. Hakimiyeti sağlayabileceğim en yüksek hızda sürmeye başladım. On beş dakika sonunda en yakındaki hastaneye ulaşabilmiştik. Hemen girdik ve bir yer bulup ilk olarak oku çıkardım. Önemli bir damara gelmemişti ve derin bir yara değildi. Buna sevinerek yarayı temizledim.
"Korkma." Kafamı kaldırdım ve Gündüz'e baktım. "Biraz yavaş hareket et. Sakinleş. Merak etme beni öldürecek bir yara değil." Haklıydı. Çok hızlı hareket ediyordum. Ona zarar verebilirdim. Derin bir nefes aldım ve ona kadar saydım. Sakinleşince devam ettim. Yarayı kapatınca ihtiyacımız olabilecek şeyleri aldım. Sonra da arabaya döndük.
Aynı villaya gitmeyi ikimiz de istemedik. Ne de olsa bütün evler artık sadece bize aitti. Yakınlardaki bir villaya gittik. Etrafa bakınmadan bir yatak aramaya başladım. Gündüz'ün dinlenmesi gerekiyordu. Üçüncü baktığım odada aradığımı bulabilmiştim. Hemen yanına gittim ve temizliğini kontrol ettim. Biraz önce yıkanmış gibi tertemizdi. Gündüz'ü getirdim ve yatağa yatırdım. Üstünü örtüp yastığını düzelttim.
"Anneciğim, bana süt getirip masal anlatır mısın?" Kahkaha attım. "Elbette yavrucuğum. Sütüne bal da katmamı ister misin?" Düşünüyormuş gibi yaptı ve 'hayır' anlamında başını salladı. İkimiz de güldük ve ben "İyi uykular. Eğer ağrın olursa bana seslen." dedim. Teşekkür edip iyice yatağa gömüldü.
Mutfağa gittim ve Gündüz uyandığında yemek için bir şeyler hazırlamaya karar verdim. Buzdolabına, derin dondurucuya ve dolaplara baktım. Börek bulunca hemen alıp fırına koydum.
Bir bağırma sesi duydum. Ses Gündüz'ün odasından geliyordu. Koşarak yanına gittim. Yarasının kanamaya başladığını gördüm. Hastaneden aldıklarımı aldım ve yarayı temizleyip tekrar sardım.
Nasıl kanadığını sordum. "Uyurken kolumun üstüne yattım." Tam konuşacağım sırada aklıma börek gelince hızla mutfağa koştum. Tam zamanında yetişebilmiştim. Hemen elimin yanmamasına dikkat ederek çıkardım. Önceden masanın üstüne hazırladığım örtünün üstüne koydum.
"Güneş iyi misin?" Arkamı döndüm ve Gündüz'ün endişeyle bana baktığını gördüm. Aşağı yukarı başımı salladım ve ona yaklaşıp yarasının durumunu kontrol ettim. Daha iyi görünüyordu.
"Börek için mi bu kadar endişelendin?" Güldüm. "O kadar çok mu abartılıydı tepkim?" Onaylarcasına başını salladı. Masaya baktı ve acıktığını söyledi. Birlikte hazırlayıp yemeye başladık. Birkaç lokma aldı ve bana bakıp "Verdiğin o tepki az olmuş. Tadı çok güzel!" dedi. Nefes almadan yiyordu. Yarısından fazlasını hiç durmadan yedi. Aslında yemeye devam ederdi ama yine o vurma sesi geldi. En üst kattan gelmişti ses.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON İNSANLAR: GÜNEŞ VE GÜNDÜZ (DÜZENLENİYOR)
Science FictionYeni bir hayat, yeni bir şehir ve kimsesiz bir yaşam... Uyandıklarında kendilerini tek başlarına bulan Güneş ve Gündüz için her şey daha yeni başlıyordur. Bir yandan özlemle savaşırken bir yandan çevreyle savaşacak ve tüm zorlukları yenmeye çalışaca...