Herkese merhabaa! Yeni bir bölümle karşınızdayım. Bu bölümde tatlı bir misafirimiz var. Bölüm kapağındaki küçük bebek, bu bölüm bizimle olacak💙
Hepinize iyi okumalar dilerimmm💛❤
*******
29.BÖLÜM
96
Bembeyaz olan halıyı kırmızı ele geçirmişti. Her yeri kıpkırmızıydı. Odanın ortası bu hâldeyken sağ taraf televizyonun kırık parçalarıyla doluydu. Parçaların çaprazında Nehir ve Deniz, ellerinde iplerle duruyordu. Karşılarında Gündüz ve ben vardık. Bizim önümüzde de Ateş ve Kıvılcım'ın cansız bedenleri vardı. Sadece hareketsiz duranlar onlar değildi. Hepimiz donmuş gibiydik. Bir ölüden tek farkımız nefes almamızdı.
Dördümüz aynı anda yere oturduk. Başımı Gündüz'ün koluna yasladım. Yavaşça saçlarımı okşarken onunla bambaşka şartlar altında tanışmış olmayı diledim. Mesela bir markette, bir kitapçıda, bir sokakta ya da bir parkta... Omuzlarımızda daha az yük taşırken tanışmak isterdim onunla... Kaygısızca kaldırım kenarına oturup konuşmak isterdim. Şimdiyse iki cesedin karşısında birbirimize yaslanmış olanları idrak etmeye çalışıyorduk. Ne gidebiliyorduk ne de gözlerimizi kapatabiliyorduk. Buradan gitmek için bir yardıma ihtiyacımız vardı. Bizi harekete geçirebilecek bir şeylere ihtiyacımız vardı. Bunu düşünmemin üzerinden çok geçmemişti ki kapı çalmaya başladı. Korkuyla birbirimize baktık.
Neredeyse bir dakika boyunca korkumuzu yenip ayağa kalkmaya çalıştık. Kapı kırılmak istenircesine çalınıyordu. İlk cesaretini toplayan Gündüz oldu. Ayağa kalktı, eline büyük bir kırık parça aldı ve hepimize teker teker baktı. "Ben gidip kapıya bakacağım. Siz de burada bekleyin beni." Hemen ayağa kalktım ve "Tek gitmene izin vermem. Ben de geliyorum." deyip parçalardan birini aldım. Kaşlarını çatıp "Gelmiyorsun ve bekliyorsun." dedi. Ardından cevap vermeme fırsat tanımadan kapıya doğru ilerledi. Ben de hemen peşinden gittim. Kapının önünde ne olduğunu bilmiyorduk ve ben, onu böyle tehlikeli bir durumda yalnız bırakamazdım.
Beni fark edince durdu ve bıkkın bir ifadeyle yüzüme baktı. "Seni tek bırakamam." Derin bir nefes aldı ve oflayarak bıraktı. "Bırak bu defa ikimizin yerine ben savaşayım." Tek kaşımı kaldırıp gülümsedim ve "Belki başka zaman bunu düşünebilirim." dedim. "Peki gelebilirsin ama arkamda duracaksın. Anlaştık mı?" Hızlıca başımı salladım. Ardından yönümüzü kapıya çevirip yürümeye başladık. Ulaşınca Gündüz elini kapıya uzattı ve yavaşça açtı. Dışarıdakini görebileceğimiz kadar açıldığında birden ses kesildi. Her neyse ortadan kaybolmuştu. Evin çevresine ve arabaların arkasına baktık ama hiçbir şey bulamadık. Eve gireceğimiz sırada yerde bir kâğıdın durduğunu gördüm. Merakla aldım ve açıp okumaya başladım:
"Her ne olduysa arkada bırakıp yola çıkma zamanı geldi."
Notu Gündüz'e de verdim okuması için. "Yeni bir araba bulduktan sonra çıkmaya hazır oluruz." dedi. Nehir ve Deniz'e haber vermek için gireceğimiz sırada bembeyaz yüzleriyle onlar geldi. "İkisi de birden kayboldu." Nehir'in bu sözü üzerine hemen durdukları yere gittik. Gerçekten de yoklardı. Kanlar hâlâ duruyordu ama kendileri yoktu. Şaşkınlıkla birbirimize bakarken birden ev sallanmaya başladı. Gündüz'ün tek dediği şey "Güneş koş!" oldu. Hızla kendimizi evin dışına attık. Biz çıktıktan saniyeler sonra ev yıkıldı. Ucuz kurtulmuştuk. Etrafa bakınınca Deniz'in ve Nehir'in yolun ortasından bize baktığını gördüm. Yer biraz önceki kadar olmasa da sallanmaya devam ediyordu.
Gündüz "Güneş, sen Nehir'le birlikte yeni bir araba bul. Ben de Deniz'le birlikte arabadakileri alıp geliyorum." dedi. Başımla onaylayıp hemen arabaların kapılarını kontrol etmeye başladım. Ben yolun sağ tarafını, Nehir de sol tarafını kontrol ediyordu. Aradan yarım dakika geçmemişti ki Nehir "Güneş buldum!" diye bağırdı. Hemen yanına gidip yakıtı kontrol ettim. Tamamen doluydu. Gündüz ve Deniz'e gelmelerini işaret edip bagajı açtım. Yerleştirmelerine yardım edip arka koltuğun sol tarafına oturdum. Nehir sağ tarafına, Deniz öne ve Gündüz de sürücü koltuğuna geçti. Olabilecek en hızlı şekilde bu sokaktan kurtulmamız gerekiyordu. Çünkü biraz önce kurtulduğumuz evden itibaren sırasıyla tüm evler yıkılıyordu. Nefesimizi tutmuş hepimiz yola odaklanmış bir şekilde duruyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON İNSANLAR: GÜNEŞ VE GÜNDÜZ (DÜZENLENİYOR)
Science FictionYeni bir hayat, yeni bir şehir ve kimsesiz bir yaşam... Uyandıklarında kendilerini tek başlarına bulan Güneş ve Gündüz için her şey daha yeni başlıyordur. Bir yandan özlemle savaşırken bir yandan çevreyle savaşacak ve tüm zorlukları yenmeye çalışaca...