17.BÖLÜM

93 74 25
                                    

    Herkese merhabaa! Bu benim favori bölümlerimden biri. Sebebi sanırım bolca kan ve acı olması. Nedense bu tür şeyleri yazmak bana daha kolay ve eğlenceli geliyor.
    Bu bölüm özellıkle Güneş açığından fazlasıyla zor olacak. Gündüz için de zor olacak elbette ama Güneş'inki kadar değil.
Hepinize iyi okumalar dilerimmm💛❤
*******

17.BÖLÜM

Biri yaşıyordu!

Oyuncak dükkanından çıkıp sokakta dolaşmaya başladık. Biraz ilerde büyük bir bina dikkatimizi çekti. Çevresinde ağaçtan başka hiçbir şey yoktu. Merak edip oraya doğru yürüdük. Kapısının önüne gelince bir akıl hastanesi olduğunu gördük. Merakımıza yenilip içeri girdik.

Uzun ve dar üç koridor çıktı karşımıza. Tam ortadakinin sonunda bir merdiven görünüyordu. Oraya doğru ilerledik. Duvarlar griydi. Bazı yerlerin boyası döküldüğü için beyazdı. Koridorun ortasına geldiğimizde sol taraftaki kapıyı açtım. Sadece iki tane yatak ve yerde ne olduğunu anlayamadığım bir şey vardı. Daha yakından bakmak için odaya girdim. Gündüz de peşimden geldi. Eğilip elime alacağım sırada Gündüz beni durdurdu. "O bir manyetik top. Aynı bir silah gibi. Tam ortasındaki boşluğa bir çivi yerleştiriyorsun. Devreye elektrik verdiğin zaman da çivi hızla fırlıyor." Etrafıma bakındım ve odanın köşesinde iki tane çivi gördüm. Hızla alıp Gündüz'e uzattım. "Gösterir misin bana?" Başını salladı ve bir tane çivi alıp yerleştirdi. Deliğin ucunu duvara çevirdi. Üstünde duran düğmeye bastığı anda çivi karşı duvara fırladı.

Manyetik topu ve iki çiviyi alıp odadan çıktık. Merdivenlere yaklaştığımız sırada bir çığlık sesi duydum. Olduğum yerde kalakalmıştım. Hem korkudan hem şaşkınlıktan hem de sevinçten. Biri yaşıyordu! Merdivenlere ilk adımı attığımda Gündüz kolumdan tutup beni durdurdu. Beklememi işaret edip bir çiviyi yerleştirdi. Yukarı baktı ve başıyla devam etmemi işaret etti.

Çığlık hâlâ durmamıştı. Sanki biri ona işkence ediyordu. Hiç durmadan bağırıyordu. Sesi kısılmıyordu ya da nefes almak için durmuyordu. Üstelik sesi çok inceydi. Hatta bir insana göre fazla inceydi.

Ses en köşedeki odadan geliyordu. Kapıya yaklaştığımızda bir anda kesildi. Ardından daha yüksek ve ince bir sesle tekrar başladı. Kalbim duracakmış gibi atıyordu.

Gündüz, sol elini kapının kolunun üstüne koydu. Sağ elinin işaret parmağının düğmenin üstüne tam yerleştiğinden emin oldu. Tam açacağı anda ses kesildi. Birkaç saniye sonra koridorun diğer ucundan bir ses yükseldi. O anda korkumu yenmeye karar verdim. Gündüz'ün elindeki manyetik topu aldım. Sesin geldiği odanın önünde sakinleşmek için kısa bir süre bekledim ve kapıyı açtım.

Karşımda yatağın yanında oturmuş hiç durmadan kafasını sertçe duvara vuran biri vardı. Üstünde kirden grileşmiş bir elbise vardı. Arkamı döndüm ve Gündüz'e baktım. Kapının yanında durmuş şaşkınlıkla o adamı izliyordu. Göz göze geldik ve başını sağa sola salladı.

Tekrar o adama döndüm ve "Merhaba." diye seslendim. Yanına gidersem korkabilir diye düşünmüştüm. Yüksek sesle çığlık attığı için beni duymamıştı. Ona doğru bir adım attım. Tekrar ve daha yüksek bir sesle "Merhaba." dedim. Bu defa duymuştu. Önce çığlık atmayı kesti, sonra kafasını duvara vurmayı bıraktı. Ardından korku dolu gözlerle bana baktı. Yüzü kandan kıpkırmızı olmuştu. Burnunun kırıldığı belliydi. Yüzünde ve kafasında sayamayacağım kadar çok yara vardı. Ona böyle bakmaya devam edersem yanlış anlayacağını düşünüp bakmayı kestim. Manyetik topu yavaşça yere bıraktım. Gündüz'e kısa bir bakış attım. Aynı şekilde duruyordu ve bembeyazdı. Sahi ben nasıl bu kadar iyi durumdaydım?

SON İNSANLAR: GÜNEŞ VE GÜNDÜZ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin