15.BÖLÜM

104 76 12
                                    

Herkese merhabaa! Bölümü daha erken atacaktım ama bilgisayarla ilgili bazı sorunlar yaşadım. Açmak için bir saatten uzun süre boyunca uğraşmam gerekti ama sonunda atabiliyorum.

Bu bölümde kaybolan insanlar hakkında yeni şeyler öğrenecek Güneş ve Gündüz. Kapaktan ve bölüm isminden de anlaşılacağı gibi eğlenceli bir bölüm sayılabilir. En azından yarısı öyle olacak.

Hepinize iyi okumalar dilerimmm❤💛

*******

15.BÖLÜM

Biz yeryüzündeki en mutlu insanlardık.

Sabah uyandığımda kitapların arasındaydım. Her yanım kitap doluydu ve bu çok güzeldi. Aralarından hiç ayrılmak istemiyordum ama mecburdum. Bugün hastaneye gidecektik araştırma yapmak için.

Zorla kütüphaneden ayrıldım ve yanıma aldığım eşyaların yanına gittim. Siyah bir t-shirt ve siyah bir pantolon giydim. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Siyah spor ayakkabılarımı da giyip odadan çıktım. Gündüz de hazırdı. Üstüme bir ceket alıp çıktım.

Gündüz'ün arabasının yakıtı bittiği için başka bir araba bulduk. En yakın hastaneye gidecektik. On beş dakikalık bir yoldu. Gündüz biraz hızlı sürdüğü için on dakikada ulaşabilmiştik. Arabayı kapının önünde bırakıp içeri girdik. Fazla sessizdi ve bu rahatsız ediciydi. Sanki birden biri önümüze çıkacakmış gibi hissediyordum.

Derin bir nefes aldım. Ne aramamız gerektiğine odaklanmaya çalıştım. Tüm insanlar gece yarısından sonra kaybolduğuna göre o saatlere ait bir şeyler bulmaya çalışmalıydık. İlk önce hasta kayıtlarına bakabilirdik. Belki salgın hastalık gibi bir şey olabilirdi.

Hasta kayıtlarının yapıldığı yere gittik. Bilgisayarda şifre yoktu. Hızlıca dosyaları karıştırdım. Dakikalar sonra aradığımı bulmuştum. En son yapılan kayıt 23.54'teydi. Gelen kişinin tüm vücudunda ağrı olduğu yazıyordu. Ağrısına on üzerinden on vermişti. O gün iki yüz seksen beş hasta kaydı yapılmıştı. Dört kişi hariç diğer kişilerin belirtileri neredeyse aynıydı. Dört kişiden biri kolu kırıldığı için, ikisi grip oldukları için ve biri de hiç durmayan bir baş ağrısına sahip olduğu için gelmişti. İki yüz seksen bir kişinin aynı belirtilere sahip olması bir tesadüf olamazdı.

Bir dakika! Annem ve babam da son konuştuklarında bu belirtilerden bahsetmişlerdi. Soğukta kaldıkları için böyle olduklarını söyleyip fazla umursamamışlardı. Sonra da gidip uyumuşlardı. Nerden bilebilirdim böyle olacağını?

Onları son görüşüm olduğunu bilmek ister miydim acaba? Dakikalar sonra onları bir daha göremeyeceğimi bilmek ister miydim? Ölmeden önce son hissettikleri şeyin acı olduğunu bilmek ister miydim? Sanırım cevabım belli: İstemezdim...

"Güneş buraya gel! Bir şey buldum!"

Gözlerimi sıkıca kapattım. Bir süre öyle bekledim. Sonra yavaşça açtım, gözyaşlarımı sildim. Ayağa kalktım ve Gündüz'ün sesinin geldiği yöne doğru yürüdüm. Güvenlik odasındaydı. Beni görünce bilgisayarları işaret etti ve "Nereden bakıldığını bulamadım da sen, son günün kayıtlarına bakar mısın?" dedi. Aşağı yukarı başımı sallayıp sandalyelerden birine oturdum. Gündüz de yanıma oturdu. 23.55'i açtım. Ortama büyük bir koşuşturma hakimdi. Herkes sağa sola koşuyordu. 23.58'de herkes birden durdu. Donmuş gibiydiler. 23.59'a kadar aynı şekilde durdular. Sonra birden hepsi yere düştü. 00.00'a beş saniye kaldığında çığlık atmaya başladılar. Ekrandaki görüntü titremeye başladı ve birden durdu. Simsiyah bir ekran vardı önümüzde. Bir süre hiç konuşmadık ve hareket etmedik. Gördüklerimizi anlamaya çalışıyorduk. Buna yeterli vakit tanınmadı. Kamera görüntüleri 00.01'den devam etti. Görünürde kimse yoktu. Tek bir kişi bile kalmamıştı. Herkes bir anda kaybolmuştu.

SON İNSANLAR: GÜNEŞ VE GÜNDÜZ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin