27.BÖLÜM

68 61 0
                                    

Herkese selaamm! Bu bölümde hikâyemize yeni karakterler eklenecek. Bu karakterler de bölümün isminden belli olacağı üzere pek de iyi şeyler yaşanmasına sebep olmayacak.

Hepinize iyi okumalar dilerimm💛❤

*******

27.BÖLÜM

"Kurunun yanında yaş da yanacak mı?"

Duyduklarım karşısında elektrik çarpmışa dönmüştüm. "Nerede? Biz neden gitmiyoruz? Durumları iyi mi?" Tek nefeste sormuştum tümünü. Arabanın arkasını işaret edip "Arabanın arkasındalar. Uyanınca hem tek kalma hem de yeni kızın çığlıklardan korkma diye burada kaldım. Durumları da fiziksel olarak iyi." dedi. Merakla arkaya doğru ilerledim. Çığlıklar hâlâ devam ediyordu. Kıvılcım, Deniz ve tanımadığım biri deli gibi bağıran kızı sakinleştirmeye çalışıyordu. Bir ara sustu ve etrafına bakındı. Birbirine karşılıklı korkuyla bakan gözlerimiz buluşunca yerden ayağa kalktı ve bana doğru geldi. Ben daha ne olduğunu anlayamadan birden sarıldı. Çığlıklarının yerini hıçkırıklar almıştı. Kısacık olan saçlarını okşayıp sakin olmasını söyledim. Sakinleşince kendini geri çekti. "Çiçek sonunda buldum seni." Şaşkınlıkla "Ben Çiçek değilim. Adım Güneş." dedim. Bir şey demedi ve etrafına bakındı. Gündüz'ü görünce "Toprak ve Çiçek buluşmuş!" diye sevindi. Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. Hiç durmadan gülüyordu. Bir türlü durmaya ikna edemedik.

"Ben Nehir." Sonunda heyecanlı hâllerinin yerini tam bir sakinlik almıştı. Tanımadığım çocuk da elini Gündüz'e uzatıp "Ben Ateş." dedi. Herkes birbiriyle tanışınca arabaya döndük. Kimsede konuşacak güç bile yoktu, herkes fazlasıyla yorgundu. Bu yüzden bir ev seçip dinlenmeye karar verdik. Çevrede görünürde ev yoktu. Yani ilerlememiz gerekiyordu. Gündüz direksiyona geçti ve yola koyulduk.

Kıvılcım'a dönüp "Nerede buldunuz?" diye sordum. "Onlar bizi buldu. Birden arabanın önüne atladılar." dedi. Anladığımı belirtircesine başımı sallayıp Nehir'e döndüm. "Herhangi bir yaran var mı?" Vücuduna göz gezdirip olmadığını söyledi. Aynı soruyu Ateş'e de sordum. Kolundaki derin kesiği gösterip "Bu var ama fazla önemli değil gibi." dedi. Bir arka koltuğa geçip kontrol ettim. Yeni olmuşa benziyordu. Şanslıydı ki mikrop kapmamıştı. Evi bulunca ilkyardım seti de bulmalıydık.

Üç dakika sonra gittiğimiz evde ilkyardım seti arıyordum. Sonunda mutfak dolabının en üstünde buldum. Herkes bir odaya dağıldığı için yardım isteyecek kimse yoktu. Sandalye ya da benzeri bir şey de yoktu. Birini çağırmak yerine tezgâha tırmanıp almayı tercih ettim. Düşmeden inmeyi başarabilmiştim. Çantayı alıp Ateş'in yanına gittim. Kıvılcım'la konuşuyorlardı. Oyalanmadan yarayı temizledim ve sardım. Sonra iyi geceler dileyip diğerlerine bakındım. Nehir ve Deniz bir odada konuşuyorlardı. Rahatsız etmemek için bir şey demeden Gündüz'ü aramaya koyuldum. Balkonda tek başına oturuyordu. Yanına oturdum. "Sessizliğe fazla alışmışım galiba. Sen ne durumdasın?" Derin bir nefes alıp "Aynı durumdayım. Eskiden nasıl yaşıyormuşum gürültü içinde aklım almıyor." dedi. Bana baktı ve beklememi söyleyip içeri girdi.

Hava gömlekle oturulamayacak kadar soğuktu. Gündüz geldiğinde gidip üstüme bir şeyler almak fena fikir değildi. Hasta olmayı istemezdim sonuçta.

Gündüz geldiğinde gitmeme gerek kalmadı. Çünkü elinde kocaman bir battaniyeyle gelmişti. Omuzlarımıza aldık ve asla bitmeyecekmiş gibi duran karanlığı izlemeye başladık. Bu koyunları saymayla aynı etkiyi yapmıştı. Gözlerimiz kapanmak üzereydi. Yavaş adımlarla içeri girdik. Sol tarafta duran büyük koltuğa geçip battaniyeye daha sıkı sarıldık. Uyku büyük bir hızla tüm bedenimizi ele geçirdi. Biz de karşı koymayıp kendimizi onun ellerine bıraktık. Battaniye mi yoksa içimdeki huzur mu beni sıcacık yapmıştı emin değildim azıcık bile üşümüyordum. Aslında bu konuda bir tahminim vardı: Büyük ihtimalle huzurdu...

SON İNSANLAR: GÜNEŞ VE GÜNDÜZ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin