Bölüm 40: Alexander.
Dustin'in anlatımından:
Çığlık attığımda yanımdaki duvara daha sıkı tutundum. Sıçayım! Şu an da olduğumuz oda düşüyordu ve elimizden bağırıp küfretmekten başka bir şey gelmiyordu! Gebereceğiz! "Siktir!"
"Düşüyoruz!" Steve korkuyla çığlık attığında Robin ona döndü. "Yok ya Harrington!" Robin, hadi ama! Hiç sırası değil!
"Bu düğme neden çalışmıyor?!" Hayretle konuştuğumda Erica bağırarak bana baktı. "Düğmeye bas!" E ben ne yapıyorum?! Basıyorum işte!
"Basıyorum ya zaten!" Erica'ya bağırdığımda yumruk atarak düğmeye bastım. Yok ya! Hiçbir şekilde fayda dahi etmiyor! Bir an da kendimi havada bulup geri düşmemle acıyla inledim. Siktir! Sıçayım! Belim! Belimi hissetmiyorum!
"Siktir, kasıklarım!"
"Kasığımın üstüne düştü! Dustin! Al şunu!"Steve bağırdığında inleyerek üstündeki kolileri atmaya çalıştı. Tanrım! Hemen yanına gittiğimde kolileri üzerinden alıp kalkmasında yardımcı oldum.
"Herkes iyi mi?" Robin sendelediği yerden konuştuğunda derin bir nefes aldım. Sıçayım! Kalbim çok hızlı atıyordu. Kahretsin.. Oda resmen asansöre dönüşmüştü ve yere kapaklanmıştık!
"Evet, iyiyim! Artık rusların asansör tasarlayamadıklarını keşfettim! Harika!" Beni sertçe ittirip düğmelere baktı. Tanrım! Ben ne yaptım amına koyayım? Sanki adamlara ben dedim şöyle bir oda tasarlayın, dört tane de amına koyduğumun veleti gelip karıştırırsa kıçlarının üstüne düşerler diye de asansör koyun? Of! Kafayı yiyeceğim!
"Sanırım o düğmelerin çalışmadığını tesbit etmiştik.."
"Düğme bunlar! Bir işe yaramalı!" Steve bağırdığında Robin ona baktı.
"Evet, ama kartımız olsaydı!" Ne? Ne kartı ya? "Ne?" Kaşımı çatarak Robin'e baktım.
"Elektronik bir kilit. Aynı yükleme kapısındaki gibi. Anahtar kart olmadan çalışmaz." Hay sıçayım! Siktir! Yani.. "Yani burada kapalı kaldık?"
"Evet.." Hah! Bir bu eksikti! Mükemmel! Mükemmel cidden! Ömrümün geri kalanını bu odada geçireceğim! Annem panik atak geçirecek! Ya Bella? Ağzıma sıçacak!
Ellerimi kafama sararak Erica'ya baktım. Sinirle nefesini vermiş ve tehdidkarla işaret parmağını üzerimize tutmuştu.
"Siz inekler bilin diye söylüyorum, geceyi Tina'larda geçirmem gerekiyordu. Tina her zaman arkamı kollar. Eğer Jack amcanın partisi için evde olmazsam ve annem üçünüzün bundan sorumlu olduğunu öğrenirse sizi teker teker avlar ve boğazınızı keser!" Steve ellerini sinirle masaya dayadı.
"Tina veya Jack amcanın partisi umurumda değil! Eğer bir rus asansöründe ölürsek annen bizi bulamaz!" Bir saniye.. Aslında başka türlü de bir çıkma yolu var... Steve'e baktığımda yukarıyı işaret ettim.
"Peki ya tırmanarak çıksak?"
Alex'in anlatımından:
"İyi geceler Barnes, bugün işe neden gelmedin?" Has siktir.. Shawn'ın sesini duymamla aniden ona döndüm. Arabada ilerlerken camı açmış ve bana sırıtmıştı. Bu çalıştığım güvenlikteki arkadaşımdı. O işi seviyordum.. Baya iyi. Üniversite diplomam olduğu için polis olmadığım halde direk işe almaları da çok büyük bir şeydi. Tanrım.. Şu birkaç gün olanlarla kafam allak bullak olmuştu. Hiç çalışacak hâlde değildim ki..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bella, do you copy?, Stranger Things
FanfictionHawkins Kasabası'nın biricik kız çocuğu Bella, ya da Isabella Charlotte Barnes diyelim. Kasabanın bilinen gençlerinden Alex ve Neva Barnes'ın küçük kız kardeşi, Mike'ın güvenli yeri, Dustin'in sığınağı, Max'in kankası, Eleven'ın akıl küpü, Lucas'ın...