Bölüm 53: Isırık.
Dustin'in anlatımından:
Arabayı hızla sürerken Robin ve Steve'in gerizekalı gibi boş yapmalarını dinlemek zorunda kalıyorduk. Tanrım! Bunlara ne olmuştu bilmiyorum, ama kafayı sıyırmama ramak kalmıştı! Sanırım bu sovyetler bunlara ne dediyse psikolojilerini bozmuşlardı.. Hızla gittiğim için arkadaki mal koyma kasası sallanıyordu. Robin'in sinirle huysuz mırıltısını işittim.
"Tanrım! Biraz yavaşla!"
"Evet, bu ne ya? Indiana polis beş yüz mü?" Steve'de onu onayladığında nefesimi verdim.
"Indiana polis üç yüz!"
"Hayır mankafa! Beş yüz!"
"Üç yüz!"
"Bir milyar diyelim.." İkiside kahkahalarla gülmeye başladığında elimle ensemi ovdum. Tanrım! Sen bana sabır ver! Gözüm Erica'ya kaydığında arkaya hayretle bakarken ağzını şaşkınca açmıştı. Bana döndü.
"Sorunu ne bunların?" Erica yüzünü buruşturduğunda kafamı olumsuz anlamda salladım. Bir bilsem keşke!
"Bilmiyorum, ama başlayacağım şimdi üç yüzlerine, beş yüzlerine!"
"Dustin dikkat et!" Koli yığınını görmemle gözlerim açıldı. Siktir!
"Siktir!" direksiyonu kırsamda çoktan kolilere çarpmıştık. Hay sıçayım! Kafamın arkaya çarpmasıyla inledim. Neyse ki duvara falan çarpmamıştık.. Buna da şükür!
"Siz orda iyi misiniz?" Steve ve Robin acıyla inlediklerinde gergince Erica'yla birbirimize baktık.
"İyiler!" Hemen arabadan indiğimde arka kapıyı açtım. Hadi be! Yatıp durmayı kesin! Gitmemiz gerek!
"Hadi! Hemen gitmemiz gerek!" İkiside zar zor kımıldadı. Hadi ya! Biraz tempo! "Hadi! Çabuk!" Steve'i ayağından çekiştirdirdiğimde acıyla inledi.
"Geliyoruz!" Kapıya yaklaştığımda ceketimin cebine koyduğum anahtar kartı okuma yerine yerleştirdim.
"Hadi hayırlısı.."
🎆🎆🎆
"Bu rezalet!" Asansöre bindiğimizde kartı yeniden girişine soktum. Yukarı doğru çıkarken Robin sevinçle bağırdı.
"İnanılmaz bir şey bu! Steve şuna bak!" Mal koyma arabasını gösterdiğinde Steve hemen onun üzerine bindi ve kahkaha attı.
"Tanrım bu çok iyi!"
"Sörf yapıyor gibi duruyorsun!" Robin mal arabasını tutarken heyecanla Steve'e baktı. "Evet!" Onları hayretle izliyorduk.. Tanrım! Bunlar kesin normal değil..
"Bunlara ne olmuş böyle? Kafalarına sıçılmış!" Erica hâla onlara bakarken konuşmasıyla ona döndüm.
"Ayarı fazla kaçırdıkları kesin.."
"Sarhoş gibi görünüyorlar." Ne? Neden sarhoş olsunlar? Erica'ya dönüp kaşlarımı çattım. "Neden sarhoş olsunlar ki?"
"Bakın, mükemmelim!" Robin Steve'i itmesiyle Steve yere kapaklandı. Steve kıkırdarken Robin'de kahkaha attı. Sanırım Erica'ya az çok hak veriyorum..
"Bittin!" Robin'le yeniden kahkaha atmaya başladıklarında nefesimi verdim. Amına koyayım, ikisi de hayatlarında gülmedikleri kadar bu yaz güldüler. Steve'in yanına eğildiğimde elimi alnına koyup zorla ateşine baktım. Garip sesler çıkarıyordu ve gözleri kan çanağından farksızdı. Siktir! Alnı ateş gibi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bella, do you copy?, Stranger Things
FanfictionHawkins Kasabası'nın biricik kız çocuğu Bella, ya da Isabella Charlotte Barnes diyelim. Kasabanın bilinen gençlerinden Alex ve Neva Barnes'ın küçük kız kardeşi, Mike'ın güvenli yeri, Dustin'in sığınağı, Max'in kankası, Eleven'ın akıl küpü, Lucas'ın...