Bölüm 10: Ormanın derinliklerindeki sır.
Nancy'nin anlatımından:
"Şuraya geldiğinden eminiz değil mi?" Haritada Jonathan'a bir yeri göstermemle kafasını salladı.
"Burası.." İşaret ettiği yere baktım.
"Steve'lerin evi, şurası Will'in bisikletini buldukları yer. Şurası da bizim ev."
"Hepsi birbirine yakın." Evet.. Gerçekten de birbirlerine çok yakındı. Birbirimize baktık.
"Evet, çok doğru." Will'in cenazesi bitmişti. Şu anda da ikimiz kaldırımda oturmuş o yaratığı konuşuyorduk.
"Aralarında 1,5 kilometre var yok. Bu şey her neyse fazla uzağa gitmiyor." Ona dikkatlice baktım.
"Oraya gitmek istiyorsun." Aynen öyle..
"Bir şey bulamayabiliriz."
"Ben bir şey buldum." Kafasını salladığında düşünmeye başladım.
"Eğer onu görürsek sonra ne olacak?" Bir süre sustuktan sonra bana baktı.
"Öldüreceğiz." Ayağa kalktığında arabaya doğru ilerledi. Ne yapıyor şimdi? Şaşkınca arkasından bakınırken hemen peşinden ilerledim. Arabayı açtı ve tornavidayla bir yeri açmasıyla ona anlamsızca baktım.
"Ne yapıyorsun?"
"Biraz bekle.." Etrafa biri bakıyor mu diye bakınıp geri ona döndüm. Silahı kontrol ediyordu. Ne? Tanrım! Ciddi misin? Hayretle ona baktım.
"Ciddi misin?"
"Ne yani? Onu bulunca yine fotoğrafını mı çekeceğiz? Ona bağıracak mıyız?" Arabadan inip yanıma geldiğinde kollarımı göğsümde birleştirip yeniden sertçe ona baktım. Saçmalıyordu!
"Bu çok kötü bir fikir."
"En iyi seçeneğimiz bu. Birilerine söylesen de kimse inanmaz. Bunu biliyorsun." Bayan Byers buna inanır! O zaten yaratığı gördüğünü söylememiş miydi?
"Annen inanır." Kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Yeterince acı çekti." Yine de bilmeli! O şeyi öldürmekten söz ediyoruz.
"Bilmek hakkı Jonathan." Şarjörü kontrol edip bana baktı.
"Evet, o şey öldüğünde söyleyeceğim."
🧣🧣🧣
Kapıdan çıktığımda yandaki hurdalık eşyalardan bir beyzbol sopasını aldım. Bu olur sanırım.. Birkaç denemeden zarar gelmez herhalde. Elime aldığımda sanki karşımda o varmış ki hazırlandım ve vuruş teknikleri denedim. Birkaç sefer denediğimde; tam yeniden vuracakken arkamda bir gölge görmemle sopayı ona hayretle çevirdim. Siktir! Steve hemen geriye çekildi.
"Hop hop! Benim!" Tanrım! Ne işi var burada?
"Burada ne yapıyorsun?" Hayretle sormamla şaşkınca sopama baktı.
"Ya sen?" Elimdeki sopaya bakıp geri ona döndüm. Tanrım! Tam olmadık zamanda gelmeyi nasıl başarıyor?
"Hiç.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bella, do you copy?, Stranger Things
FanficHawkins Kasabası'nın biricik kız çocuğu Bella, ya da Isabella Charlotte Barnes diyelim. Kasabanın bilinen gençlerinden Alex ve Neva Barnes'ın küçük kız kardeşi, Mike'ın güvenli yeri, Dustin'in sığınağı, Max'in kankası, Eleven'ın akıl küpü, Lucas'ın...