Koskoca bir 3. sezonun bitişi.. Taylor Swift: it's time to go ve evermore'la okursanız sevinirim<3
Bölüm 63: Bir yaz her şeyi
değiştirebilir.
3 ay sonra...Bella'nın anlatımından:
Bu yaz benim için hem komik, eğlenceli, hem de macerayla dolu geçmişti. Fakat kötü bitmişti.. Üstelik bu yılın çok farklı olacağına emindim..
Olanları anlatacak olursam.. Starcourt'dan sonra toparlanmamız uzun sürdü. Hepimiz perişan haldeydik. Eve geldiğimde çok rahatlamıştım. Uzun zaman sonra yatağıma yatıp derin bir uyku çekmiştim. Mike ve diğerleriyle iki gün boyunca pek iletişimde olmamış, uzunca bir istirahat etmiştik. Hepimiz çok yorulmuştuk.
Daha sonra Will'la buluşup konuşmuş ve ne yapacağımızı düşünmüştük. Ayrıca Starcourt yıkılmıştı. Tek eğlence kaynağımız olan Starcourt'u yıkmışlardı.. Ama zaten o kadar darbeye düzeltilemezdi. Zihin Hırsızı orayı mahvetmişti.
Bunlar yetmez gibi bir de Will'ler taşınıyordu! Kaliforniya'ya! Bunu duyduğumda dünyam başıma yıkılmıştı. Bayan Byers Hopper'ı kaybettikten sonra sakin bir hayat istediği için Kaliforniya'da bir yer ayarladığını ve oraya gideceklerini söylemişti.
Şefimizi, babamızı kaybetmiştik.. Babamız diyorum, evet. Çünkü hepimize bir baba olmuştu. Hopper kapıyı kapatırken kendini feda etmişti ve o gerçek bir kahramandı...
Robin'in anlatımından:
Steve arabayı durduğunda kemerimi çıkartıp arabadan indim ve kapıyı kapatıp ona baktım. Arabayı kitlediğinde anahtarları cebine soktu. Starcourt yıkılmıştı ve artık yeni bir işe ihtiyacımız vardı.. Aylardır ikimizde bir şey yapmamıştık. Ayrıca bu referans olarak annesini mi yazmıştı lan?
"Referans olarak anneni mi yazdın?" Hayretle sormamla omuzunu silkti. "Evet, neden olmasın? Saygı duyulması gereken biri." Off! Tanrım! Güldüm. Manyak ya.. Dükkana girerken kapıyı bana açtı.
"Tam bir mankafasın.." Keith'i gördüğümde nezaketen gülümsedim. Hani şu Atari salonunda çalışan ve sürekli cips yiyen olandan...
"Vay canına Keith! Çok formunda gözüküyorsun!" Heyecanlı konuşmamla gözlerini devirdi.
"Eh.. Starcourt yandıktan sonra daha ne kadar iyi gözükebilirsem." Sırıttım. "Olsun be kanka, yine de iyisin." Sırıttığımda Steve'le bana sorar gözlerle baktı.
"Ayaklarınızı buraya kadar yoran şey nedir bakayım?" Ah! Şu mesele.. Gülümsedim.
"Tam üstüne bastın! Şey.. Bize iş lazım da.. Malum hepimiz işsiz kaldık. Ama şunu belirteyim işten atılmadık. Biliyorsun alışveriş merkezi yandı ve birkaç kişi öldü." Gazeteyi yüzünden çekip bize baktı.
"Paylaştığınız için teşekkürler, bilmiyordum. En sevdiğin üç film. Şimdi.." İşaret parmağını üstümde tuttu. Aa.. Bir DVD dükkanında çalışacaktık. Neden sorduğu pek anlaşılmaz değildi..
"Garsoniyer, Gizli Kale, Cennetin çocukları." Elini Steve'e döndürdü. "Sen başla." Steve kaşını çattı.
"En sevdiğim filmler mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bella, do you copy?, Stranger Things
Fiksi PenggemarHawkins Kasabası'nın biricik kız çocuğu Bella, ya da Isabella Charlotte Barnes diyelim. Kasabanın bilinen gençlerinden Alex ve Neva Barnes'ın küçük kız kardeşi, Mike'ın güvenli yeri, Dustin'in sığınağı, Max'in kankası, Eleven'ın akıl küpü, Lucas'ın...