Bölüm 20: Jonathan ve Nancy.
Onbir'in anlatımından:
"Uyan hadi! Sabah oldu." Gözlerimi açtığımda etrafıma bakındım. Hopper'ı görmemle yatakta sırtımı ona çevirdim. Onunla konuşmak bile istemiyorum!
"Demek öyle, hâla konuşmuyor musun? Pekala. O zaman ben de bu üç katlı enfes waffle'ı tek başıma yerim." Waffle mı? Off.. Bunu kaçıramam! Yorganı üzerimden attığımda odamdan çıkıp masaya doğru ilerledim. Waffle'ı kestikten sonra bir tanesini ısırdım. Üstü krem şantili ve meyveliydi. Hopper beğendiğini anlatır gibi sesler çıkardı.
"Güzel, değil mi? En iyi yanı da sadece sekiz bin kalori olması." Vay canına.. Bir süre sustuk.
"Dün gece yine ona mı gittin?" Kafamı olumlu anlamda salladım. "Bana ihtiyacı varmış."
"Nasılmış? Bakayım mı?" Yok, ben baktım zaten. Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Onu özlediğini biliyorum, ama çok tehlikeli olur. Şu an da ona hiçbir faydan dokunmaz. Onu yakında göreceksin. Sadece kafanın içinde değil. Gerçek hayatta da göreceksin. Bu insanlarla ilerleme kaydediyorum." Sadece yalan söylüyor? Yalana gerek yok.
"Arkadaşlar yalan söylemez." Kaşını çattı. "Ne?"
"21. günde yakında dedin. 205. günde yakında dedin. 326. günde de mi yakında diyorsun?" Hayretle kaşlarını çattı.
"Ne oluyor? Tutsak gibi gün mü sayıyorsun?" Belki evet? Ne zaman çıkacağım? "Yakında ne zaman?"
"Yakında, artık tehlike kalmadığı zaman." Ne zaman ya ne zaman? Ben ne zaman özgür olacağım? Ne zaman onlara kavuşacağım? Burada oturmaktan çok sıkıldım!
"Ne zaman?"
"Bilmiyorum.."
"500. gün?" Bana sertçe baktı.
"Bilmiyorum."
"600. mü?"
"Sana bilmiyorum dedim!" Bağırdığında ben de ona bağırdım. "700. mü? 800. gün mü?" Birbirimize bağırmaya başladığımızda sözlerimiz birbirine karışıyordu. Sinirle bağırıp kafamı kaldırdığımda Waffle tabağı üzerine fırladı. Küfrederek ayağa kalktı.
"Sıçayım! Hay sıçayım!" Pis yalancı! Aniden ayağa kalktım.
"Arkadaşlar yalan söylemez!" Sinirle odama gittim ve kapıyı hızlıca çaptım. Ben Bella'yı, Mike' görmek istiyorum! Burada böyle oturmak istemiyorum!
🎃🎃🎃
Su içtiğim bardağı tezgaha koyduğumda elimle ağzımı sildim. Odama doğru ilerlerken çıkış kapısını görmemle aklımda o anlar dolanmaya başlamıştı..
Hopper kapıyı açtığında yavaşça içeri girdim ve etrafa bakındım. Burası da neresi böyle?
"Burası dedemin eviydi, uzun zaman önce. Artık depo olarak kullanıyorum." Etrafa uzunca bakındım. Burası çok fazla dağınık ve pisti..
"Ne dersin? Biraz toparlanması lazım. Gözünde canlandırmak zor, ama çekidüzen verdiğimizde güzel olacak. Çok güzel. Burası yeni yuvan." Kafamı ona çevirdim. Yuva mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bella, do you copy?, Stranger Things
FanficHawkins Kasabası'nın biricik kız çocuğu Bella, ya da Isabella Charlotte Barnes diyelim. Kasabanın bilinen gençlerinden Alex ve Neva Barnes'ın küçük kız kardeşi, Mike'ın güvenli yeri, Dustin'in sığınağı, Max'in kankası, Eleven'ın akıl küpü, Lucas'ın...