•§•8

1K 107 185
                                    

Kendine yeni bir kıyafet almak için dışarı çıkmıştı Chung Cha. Yüzünü bir peçe ile gizlemiş, üstüne de çok süslü olmayan bir kıyafet giymişti. Halktan biri gibi gözüküyordu.

Bugün pazar daha bir kalabalıktı. Chung Cha hemen eksiklerini alıp geri dönmek istedi. Eğer daha az kişi olsaydı meydanda biraz gezerdi. Fakat kalabalık olduğundan, eşyalarını aldıktan sonra ata binmeye gidebilirdi.

'Bugün ne güzel kıyafetler gelmiş' diye geçirdi içinden. Annesininde yanında olmasını ve birlikte bakmalarını isterdi. Fakat annesi bugünlerde halasının yanına misafirliğe gitmişti kuzeye. Birkaç gün daha da dönmeyecekti muhtemelen. Normalde Chung Cha'nın tek başına çıkmasına izin vermezdi ve kızardı ama, Chung Cha 'nereden öğrenecek, birazcık hava alayım' diyerek çıktı dışarı.

Bir süre dolaştıktan sonra bir gurup adamın genç yaşlı toplandığını ve hararetli bir şekilde konuştuklarını gördü. Arada birkaç kadında dinlemeye gelmişti. Merak ederek oraya ilerledi Chung Cha. Kavga mı vardı yoksa başka bir şey miydi?

"Kral Goi'nin hastalandığını işittim. Ölüm döşeğindeymiş. Sanırım artık tahttan inecek."

"Saçmalamasana. O daha gencecik. Hem kraliyet doktorları onu iyileştirecektir eminim."

"Aman ölse ne olacak? Altı tane oğlu var. Birisi onun yerine geçecektir eminim ki."

"En büyüğü geçecektir bence. Fakat hiç görmedim onun yüzünü. Son iki oğlu askerler ile birlikte meydana gelip gezmişti. Ondan önceki ikisini de törenlerde görmüştük fakat ilk iki oğlunu gören var mı ki?"

Hepsi başını iki yana salladı. Chung Cha onlara biraz daha yaklaşmıştı.

"Görüp görmemiz önemli değil, iyi yönetsin ülkeyi yeter. Savaş yapmasın, tekrar oğullarımı kaybetmek istemiyorum."dedi yaşlı bir kadın.

"Savaş elbette olacak. Tahta çıktığında sefere gitmeyen, küçük çaplıda olsa savaş yapmayan kral mı var? Eğer daha fazla toprak kazanmak istiyorsan savaşacaksın."

"Yeni topraklar kazanmak yerine neden elindeki toprakları düzgünce yönetmiyor? O zaman eminim böyle olmazdı."

"Kralımız ülkemizi gayet iyi yönetiyor. Saçma sapan konuşmayın."

"Off burda onu savunma şimdi. Tüm gücü saraya almaya çalışıyor senelerdir. Halk olarak hiçbir sözümüzün kıymeti kalmadı."

"Evet öyle. Umarım veliaht prens onun gibi değildir."

"Öyle olsa bile ona halkın daha güçlü olduğunu göstermeliyiz. Ne olursa olsun güç sarayda olmamalı."

"Onu nasıl yapacakmışız?"

"Bilmiyorum ama birlik olursak bize karşı gelemez. Yeni tahta çıkmış genç bir prens aşırı gergin olacaktır. Halkın isyanına boyun eğecektir eminim. Askerlerde bir şey yapamazlar.

"Doğru söylüyorsun-"

"Ama!"

Başından beri konuşmaları sessizce dinleyen genç adamın bir anda çıkışmasıyla tüm bakışlar ona döndü. Chung Cha da ona bakmıştı.

Zayıf bir çocuktu. Küçük bir yüzü vardı. Ensesine kadar uzun siyah saçları;  büyük çekik gözleri, yuvarlak küçük bir burnu ve düzgün, dolgun dudakları vardı. Sesi kalın ve derinden geliyordu.

Bütün bakışların üzerinde olduğunu görünce yutkundu genç oğlan. "Ama neden isyan çıkartacaksınız ki? Yeni tahta geçmiş bir prensin ne suçu var?"

The Legend Of The Queen | Bang Chan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin