~"Onu hemen bırak seni cadı!"diye bağırdı Chan.
Bog Wa Chung Cha'nın boğazını sıkıyordu. Chan koşup o kadını sevdiğinden ayrımak istedi ama kendisini tutan Changbin buna engel oluyordu. Çırpındı ama elinden bir şey gelmedi.
"İşte şimdi sonun geldi."dedi Bog Wa. "Sonunda senden kurtulup ona kavuşabileceğim."dedi.
"Ateşi getirin!"diye emir verdi.
Az sonra bir meşalenin ucunda yeşil bir alev ile geldiler. Chung Cha hareketsizdi. Kendisinin bağlanmasına izin verdi.
Tablonun hemen yanına diz çöktürüldü. Bog Wa her şeyin istediği gibi gitmesi üzerine oldukça sevinçliydi. Büyük bir heyecanla meşaleyi kaptığı gibi yakmak üzere tabloya yaklaştırdı. Fakat görünmez bir kalkan sanki bunu engllemiş gibiydi.
Ne olduğunu anlayamadı. Ateşi ne kadar ittirsede ne Chung Cha'ya ne de tabloya yaklaşıyordu.
Sinirle bir çığlık attı. "Hala mı?!"
"O lanet olası sürtük annen!"diye haykırdı Chung Cha'nın suratına doğru.
Chan hala çırpınıyordu. "Bırak dedim!"
Bog Wa başını ondan tarafa çevirdi. Çatık kaşları normal halini aldı ve birden gülmeye başladı.
"Madem ben yapamıyorum, o zaman sen yaparsın."dedi.
"Onu buraya getir."dedi Changbin'e. Changbin onun dediğini yapıp hemen Chan'ı Bog Wa'nın yanına getirdi.
"Yazık."dedi tırnaklarını Chan'ın yüzunde ve boynunda gezdirirken. "Şimdi ne çok acı çekeceksin..."
"O pis ellerini benim olanın üzerinden çek."dedi Chung Cha.
Bog Wa başını ondan tarafa çevirdi. "O senin olan birazdan sonunu getirecek."
'Üçüncü erkekse sizin sonunuzu getirecek.'
"Ne diyorsun sen!"dedi Chan.
Bog Wa ateşi Chan'ın yüzüne yaklaştırdı. "Şimdi,"dedi.
"Şimdi o tabloyu ve sevdiğin Chung Cha'yı bu ateşle yakacaksın. Yoksa,"
Parmağıyla boğazlarına kılıç tutulmuş Jisung ve Chaeryeong'u işaret etti. "Onlar ölür."
Chan'ın dili tutulmuştu. Chung Cha ayağa kalkmaya çalıştı. "Seni küçük-"
Karnına bir tekme yemesiyle yere düştü."Unnie!"diye bağırdı Chaeryeong. Jisung da çırpınıyor ve kurtulmaya çalışıyordu. Ellerinden gelen tek şey buydu. Daha fazlası yoktu...
Chan sinirle Bog Wa'ya doğru bir adım attı ancak Changbin onu durdurdu.
"Rahat dur."dedi. Bog Wa. "Arkadaşlarının ölmesini mi istiyorsun?"
Boğazını hafiften kesmeye başlayan kılıçla çığlık attı Chaeryeong. Chan durmak zorunda kaldı. Şimdi ne yapacaktı?
Chung Cha'ya baktı Chan. Gözlerine baktı. Şimdi ne yapmalılardı?
Chung Cha bal rengi gözlerini kapatıp Chan ile olan kontağını kesti. "Onun dediğini yap."
"Ne?"dedi Chan şaşkınlık içinde. Chung Cha kapalı gözlerinden akan yaşlar ile "Onun dediğini yap ve beni yak."dedi Chan'a.
"Yapamam!"dedi Chan. "Seni nasıl öldürebilirim?!"
"Çocukluk arkadaşın Jisungun ölmesini mi istersin?! Ya da hiçbir suçu olmayan Chaeryeong?! Benim yaşamam bugüne kadar kimsenin yararına olmadı! Bırakta artık öleyim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Legend Of The Queen | Bang Chan
FanfictionBir efsane var zamana yayılmış, Bir kader var gerçekleşecek olan. Hem melek hem de şeytan olanlar var, Sadece masum olanlarla birlikte. Efsanenin parçası olan da var, Kaderin parçası olan da. Bir de ikisini birbirine bağlayan bir kraliçe... • Tüm ha...