•§•
Chung Cha cenaze elbiseleriyle öylece oturuyordu. Kalbi sızlıyordu. Bu acısını nasıl ifade edebilirdi?
Minik bebeği ölmüştü. Daha bir yaşını yeni doldurmuştu.
Bebeğini doğurmuştu Chung Cha. Bir erkek çocuğu olmuştu. Bundan büyük bir mutluluk duymuştu. Bir şeylerin iyiye gittiğini düşünmüştü şu son bir yılda. Fakat bebeği ölmüştü bir gün önce.
Ne ağlayabiliyordu ne de başka bir şey yapabiliyordu. Öylece, yapayalnız bir biçimde oturuyordu.
Annesi yoktu. Hyunjin yoktu. Hong Joong yoktu. Chun Hei demin ayrılmıştı yanından. Saray işleriyle ilgileniyordu.
Yalnızlığı ve umutsuzluğu en derinlerinde hissetti Chung Cha. Boğazı ağlayacakmış gibi acıyordu ama gözünden tek damla yaş akmıyordu.
Az sonra yanında bir kıpırtı hissetti. Yanındaki kişi kollarını ona sardı. Yongboktu o.
"Özür dilerim."dedi.
"Neden sen özür diliyorsun?"diye sordu Chung Cha ruhsuz bir şekilde.
"Tüm bunlar benim suçummuş gibi... Oğlumuzu kaybettik..."
Yongbok'un boğazı düğümlenmişti. Başka bir şey diyemedi. Orada sadece sarılarak birbirlerini teselli ettiler.
Chung Cha ilk kez Yongbok ile bir duygu paylaştığını hissetti. Ona acıdı, şefkat duydu. Yongbok onunla duygularını paylaştı. Chung Cha'nın yapamadığını yapıp onun yerine de gözyaşı döktü.
İlk kez kalpleriyle birbirlerine bağlandılar.
Akşam üstü odasına Hei geldi. Elinde iki mektup vardı.
"Hanımım, bunların birisi Leydi Shilden, diğeri de Komutan Hong Joongdan geldi."dedi.
Chung Cha mektupları aldı. Önce annesininkini açtı.
Kraliçem,
Bu zor zamanınızda yanınıza gelemeyeceğim için bana çok kızmayın. Yanınızda olamasam da, acınızı tüm kalbimle paylaşıyorum.
Maalesef bir süre daha saraya dönemeyeceğim. Ama tapınakta olduğumu unutmayın. Tanrı'ya yalvarmaya devam ediyorum. Orucum bitmedi.
Fakat size döneceğim, en kısa zamanda. O zamana kadar kimseye güvenmemeye devam edin. Sizi seviyorum, kızım.
Derin bir nefes vererek okumayı bitirdi. Annesi Leydi Shil iki ay önce tapınağa gitmişti ve geride gelmemişti. Onunla giden hizmetçilerden gelen haberlere göre günler boyunca dua ediyor ve oruç tutuyormuş.
Hah'ladı Chung Cha."Tanrı bizimle değil anne. Yalvarsakta yardım etmeyecek."dedi fısıltıyla.
Mektubu tekrar zarfa koyup kenara bıraktı. Hong Joong'dan gelen mektubu eline aldı bu sefer. Üzerinde heyecanlı bakışlar hissetti. Başını kaldırıp bakınca Chun Hei'nin ona heyecanla baktığını gördü.
Elindeki mektuba bakıyordu.
'Hyunjin' diye düşündü Chung Cha. Hei'nin onu sevdiğini biliyordu. Hong Joong'dan haber gelmesi demek, Hyunjinden de haber gelmesi demekti.
Onu bekletmeden açtı diğer mektubu.
İşlerle ilgili kısa bilgilendirmeler mevcuttu metubun sonuna kadar. Fakat sonunda kısacık bir şekilde şöyle yazıyordu;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Legend Of The Queen | Bang Chan
FanfictionBir efsane var zamana yayılmış, Bir kader var gerçekleşecek olan. Hem melek hem de şeytan olanlar var, Sadece masum olanlarla birlikte. Efsanenin parçası olan da var, Kaderin parçası olan da. Bir de ikisini birbirine bağlayan bir kraliçe... • Tüm ha...