"Chan neden bunları aldın komik duruyor."
"Çift kıyafeti istemiştin."
"Ama bunlar pijama gibi."
"Olsun ne fark eder? Hem daha unutulmaz olur."dedi Chan gülümseyerek.
Chung Cha aynada kendisine bakıyor ve garipsiyordu. Aslında giydikleri kıyafet çok sevimliydi ama pijama gibi olduğundan dışarıda giymeye utanıyordu. Ama ilk geldiğinde etrafta hanbokla dolaşmıştı, bununla da dolaşabilirdi.
Dudak büktü ve omuz silkerek boşverdi. Chan ile randevuya çıkacaklardı sonuçta. Nasıl olduğu önemli değildi.
Kendisinin üzerinde pembe bir tişört ve diz kapaklarına kadar gelen bir şort vardı. Aynı takımın mavisinden de Chan giyiyordu. Aslında çok sevimlilerdi. Sadece kıyafetin üzerinde omlet baskısı vardı ve bu da onu pijama gibi gösteriyordu. Aslında pijamaydı da.
Chan da giyindikten sonra Chung Cha'nın yanında aynadan ikisini inceledi.
"Ah, hatta dur. Bir taşta iki kuş vuralım."dedi ve hızla içeri gitti. Az sonra elinde bir tokayla gelmişti.
"Saçlarını toplayacağım."
Chan, Chung Cha'yı sandalyeye oturttu ve arkasına geçip nazikçe saçlarını toplamaya başladı. Eli o kadar hafifti ki Chung Cha neredeyse hissetmiyordu bile.
Chan özenle saçlarını topladı ve yukarıdan güzel bir topuz yaptı. Tokayla tutturduktan sonra gülümsemiş ve tokaya yetişmeyen kısa saçları kulağının arkasına sıkıştırmıştı. Ardından eğildi ve dudaklarını onun saçlarına bastırdı, kokusunu içine çekerek bir öpücük kondurdu.
Chung Cha huzurla gülümsedi ve aynadan kendisine bakmıştı. Chan her şeyi mükemmel yaptığı gibi saçını da güzel bağlamıştı.
"Woah, bu çok güzel... Chan, bundan sonra hergün saçımı sana yaptıracağım."
Chan güldü onun bu dediğine. Birlikte kalktılar ve kapıya yöneldiler. Ayakkabılarını giydikten sonra dışarı çıkmışlardı.
El ele tutuşarak yürdükleri yolda, bazıları dönüp onlara garip garip bakıyor bazıları da çok sevimli olduklarını yanlarındaki kişiye söylüyordu.
Mutluydu Chung Cha.
Chan kiralık bisikletleri görünce Chung Cha'yı oraya yönlendirdi.
"Hadi sana bisiklet sürmeyi öğreteyim."dedi ve oradaki adama mavi renkli bisikleti iki saatliğine kiralamak istediğini söyledi.
Bisikleti aldıklarında Chung Cha ne yapacağını bilmiyordu. "Nasıl süreceğim ki?"
Chan onu belinden tutarak yöneldirdi ve bisiklete oturttu. Bir yandan da bisikleti dik bir şekilde tutuyordu. "Oradaki pedallara basacak ve çevireceksin. At sürmekten daha zor olduğunu zannetmiyorum."dedi.
Chung Cha onun dediğini yaptı ve pedallara ayaklarını koydu. Ama yerden ayaklarını keser kesmez dengesini kaybetti. Chan tuttu onu sıkıca.
"Şuradan tut. Bak bunlar fren. Bunlara basınca duruyorsun. Şu ön tekerleğin freni, bu da arka. Şimdi sıkıca tutun ve pedalları çevir. Ben seni tutuyorum."
Chung Cha gülümseyerek onu onayladı ve dediklerini yaparak pedalları çevirmeye başladı. İleri doğru hareket etmeye başlayınca ilk korksada Chan'ım yanında olduğunu bilerek rahatladı. Bisikleti dengede tutmak çok zordu onun için. Önü bir sağa bir sola kayıyor bir türlü dengede duramıyordu.
"İleri bak."dedi Chan. "Aşağı bakarsan düşersin."
Chung Cha ileri bakmaya çalıştı. Ama yine de istemsizce aşağı bakıyor ve dengesini kaybetmesine sebep oluyordu. Bir metre ilerleyemeden düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Legend Of The Queen | Bang Chan
FanfictionBir efsane var zamana yayılmış, Bir kader var gerçekleşecek olan. Hem melek hem de şeytan olanlar var, Sadece masum olanlarla birlikte. Efsanenin parçası olan da var, Kaderin parçası olan da. Bir de ikisini birbirine bağlayan bir kraliçe... • Tüm ha...