🕯🕯🕯🕯🕯🕯🕯🕯
Cindy'e ilham gelsin
🕯🕯🕯🕯🕯🕯🕯🕯•§•
Arkasındaki hizmetçileriyle birlikte askerlerin atış alanına gidiyordu Chung Cha.
Sonunda ulaştığında kenardan talim yapan askerleri izledi. Kendisini fark eden komutanları yanına ulaşmıştı.
Selam verdi. "Kraliçe hazretleri."
"Bir şey mi dilemiştiniz?"diye sordu. Chung Cha başını iki yana salladı. "Hayır. Sadece ülkemizi, değerlerimizi koruyan ve koruyacak olan askerlerimizi izlemek istedim. Lütfen rahatsız olmayın."dedi hafif bir tebessümle.
Komutan başını eğip tebessüm etti ve bir adım geri gidip onun arkasında beklemeye başladı.
"İsminiz nedir komutan?"diye sordu Chung Cha birkaç dakika sonra. "Hyunjin. Kraliçem."
Dedi komutan. "Efendi Hwang'ın oğlusunuz değil mi?"Hyunjin afallamış bakışlarını ona çevirdi. Arkası dönük olduğu için görmemişti Chung Cha. Fakat hissetmişti. "N-ne?"
Chung Cha arkasını dönüp bekleyen hizmetçilere göz işaretiyle uzaklaşmalırını istedi. 'Ben de gideyim mi' diye bakan Chun Hei'ye bekleyebileceğine dair bir bakış attı ve Hyunjin'e döndü.
"Endişelenmenize gerek yok komutanım. Hiçbir şey olmayacak. Durumunuzu biliyorum. Babamda bir zamanlar aynı durumu yaşamıştı sonuçta. Ama o şuan en saygın askerlerden. Kralın sağ kolu, Lord Cha. Ve sizde askerlerimizin komutanısınız. Daha da yükselebilirsiniz."
"Ne demek istiyorsunuz? Efendim."
Tekrar önüne dönerken, "Hiçbir şey demek istemiyorum."dedi Chung Cha. Hyunjin sert bakışlarını etrafta gezdirdi ve tekrar Chung Cha'nın sırtına çevirdi. "Sadece," diye sözüne devam etti Chung Cha.
"Güvenebileceğim birilerini arıyorum."
"Size, bana güvenebileceğinizi düşündürten nedir? Efendim."
Saygı eklerini zorla getirdiği her halinden belliydi. "Aynı durumdayız çünkü. Birbirimize yardım etmemiz ve birbirimizi yükseltmemiz gerekir, değil mi? Sonuçta ana kraliçe ne sizin tam olarak kim olduğunuzu biliyor ne de benim."
Hyunjin sessiz kaldı. Chung Cha ona düşünmesi için zaman tanıyarak önüne döndü ve askerleri izlemeye devam etti. O sırada gözüne çarptı birisi.
Uzun saçlarını at kuyruğu yapmıştı. Üzerinde mavi talim kıyafetleri vardı. Alnına dökülen kısa saçları terden ıslanmıştı. Keskin yüz hatlarıyla sert bir şekilde kılıç kullanıyordu.
Karşısındaki askeri gerçek bir düşmancasına hırpalıyordu. "O da kim?"dedi Chung Cha Hyunjin'e.
Hyunjin bakışlarını onun baktığı yöne çevirdi. Gördüğü kişiyle gözlerini devirdi. "O Hongjoong majesteleri."dedi.
Hongjoong?
Hyunjin onun sert bir şekilde kılıç kullanmaya devam ettiğini görünce sinirle o tarafa ilerlemeye başladı. "İzninizle majesteleri."
Onların yanına ulaştığında aralarına girmiş ve ayırmıştı. Chung Cha pür dikkat onları izliyordu. Belli ki kılıç kullandığı kişi gerçekten Hongjoong'un düşmanıydı. İkisi de birbirine nefret ile bakıyordu.
Yandan bir gülüş atarak arkasını döndü ve talim alanından uzaklaşırken Chun Hei'ye fısıldadı. "Komutan geldiğinde onu odama al."dedi kesin bir şekilde. Onun geleceğinden oldukça emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Legend Of The Queen | Bang Chan
FanfictionBir efsane var zamana yayılmış, Bir kader var gerçekleşecek olan. Hem melek hem de şeytan olanlar var, Sadece masum olanlarla birlikte. Efsanenin parçası olan da var, Kaderin parçası olan da. Bir de ikisini birbirine bağlayan bir kraliçe... • Tüm ha...