•§•11

833 97 178
                                    

Chan misafir odasındaki gardırobun üzerinde bulunan bohçaları aşağı indirdi ve onları açmaya başladı. Kız kardeşi Hannah'ın elbet buralarda kıyafetleri olmalıydı. Ve de özel eşyaları. 

Geçen yaz geldiğinde yanında koca iki bavul dolusu kıyafet getirmişti ve giderken bir çoğunu burada bırakmıştı. Chan onları birkaç bohçaya tıkıştırıp yukarı kaldırmıştı. İşi düşeceği hiç aklına gelmezdi ama evindeki kadın banyo yapmak istediğini söylediği ve giyecek yeni bir iç çamaşırı olmadığı ve gecenin bu saatinde de ona iç çamaşırı bulamayacağı için kardeşininkilerden vermeye karar vermişti. Bohçalarda çürüyeceklerine bir işe yarasınlardı. 

Kıyafetlerin hepsi çok küçük ya da çok darlardı. Bazıları ise oldukça yıpranmıştı. Baştan bilmeliydi zaten. Küçük cadı ta Avusturalya'dan Güney Kore'ye abisini sinir etmek için çöplerini getirmişti. İç çekti Chan. Dış kıyafet önemli değildi. Ona kendi kıyafetlerinden de verebilirdi. İç çamaşırı bulsa yeterliydi. Bir an duraksayıp bulunduğu durumu sorguladı. Resmen kadın iç çamaşırı arıyordu.

Kendi kendine lanetler okurken eski kıyafetlerin arasında paketi bile açılmamış kırmızı, dantelli bir bikini takımı görünce kaşlarını çattı. Kardeşi böyle şeyler mi giyiyordu? Bunu koyarken fark etmemişti ve şimdi kendi kendine yanaklarının bikini kadar kırmızılaştığına emindi. Daha fazla aramayı kesip diğer eşyaları yine bohçalara tıkıştırdı ve aldığı yere geri koydu. Paketi alıp hızla kendi odasına geçti ve Chung Cha'ya olabilecek bir tişört ve bir eşofman altı çıkarttı. İkisi de siyahtı. Bir de temiz havlu aldı ve paketinden çıkarttığı iç çamaşırların üstüne koyup onu örttü. Neden dantelli ve kırmızı olmak zorundaydı ki?

Kıpkırmızı olduğundan emin olduğu yüzüyle banyoda bekleyen genç kızın yanına gitti. Nasıl kullanacağını çözmeye çalışıyormuşçasına şofbene bakıyordu. Kıyafetleri klozetin üstüne bıraktı. "Banyodan çıktıktan sonra bunları giyebilirsin. Kız kardeşiminlerdi ve temizler merak etme. Kurulanmak içinde bu havluyu kullanabilirsin. Şampuan -yani saçını yıkamak için kullanacağın şey- olarak mor kutudakini kullanabilirsin. Lavantalı. Yine kardeşim kullanır onu genelde ama burada bırakıp gitti. Vücudunu yıkamak içinde şu mavi renkli sabunu kullanabilirsin." dedi hepsinin yerini göstererek. 

Ardından şofbenin yanına ulaşıp nasıl açıldığını gösterdi. "İşin bittikten sonra sıcaklık ayarını kapatmayı unutma ve kıyafetlerini de şu kirli sepetine at. Saçlarını kurutmak istersen de şu dolapta saç kurutma makinesi var. Onu kullanabilirsin. Ve bir de tarak."

"Anladım. Tamam. Yeter. Aptala anlatır gibi anlatıyorsun. Şimdi çıkta yıkanayım artık." dedi Chung Cha bezgince. "Hallederim ben."

Chan 'hah'layıp gözlerini devirdi. "Elbette çıkıyorum. Burada kalacak halim yokya." dedi ve çabucak çıktı. Onun yüzünün kızarıklığı hakkında bir şey söylememesi onu rahatlatmıştı. Bir bardak su içtikten sonra koltuğa oturdu ve aylar sonra ilk kez televizyonu açtı. Saatlerdir ders başındaydı zaten. Başka şeylerle ilgilenmek istiyordu. 

Aradan beş dakika geçmeden banyodan küçük bir çığlık geldi. "Ah! Çok soğuk!" bir dakika kadar sonra da başka bir çığlık. "Çok sıcak!" ardından, "Yah! Bunun ısısının bir ayarı yok mu?!"

Chan gözlerini devirerek yerinden kalktı. Az evvel anlatırken onu göndermişti ama. Banyonun kapısına ulaştığında birkaç kez tıklattı. "Sorun ne?"

Chung Cha'nın içeride bir şeyleri düşürdüğü sesleri gelirken "Bu su neden ılık akmıyor? Bir çok sıcak bir çok soğuk!"dedi sinirle. Chan, "Az evvel gösterdim ya sana. İki musluğu birden çevir. Üstünde kırmızı nokta olan sıcak, mavi nokta olanda soğuk. Aynı anda çevirirsen ılık akar."dedi.

The Legend Of The Queen | Bang Chan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin