"Bana hala kızgın mısın?"
"Ne? Ha-hayır... neden size kızgın olayım kraliçem?"
Hongjoong'un demesi üzerine alaylı bir nefes verdi Chung Cha. "Üç aydır yüzüme bile bakmıyorsun."
"Kraliçe hazretleriyle benim gibi bir asker nasıl yüz yüze gelebilir ki?"diye sordu Hongjoong. Fakat dediği şeyin öylesine dendiğini kendisi de biliyordu.
Tekrar alaylı bir şekilde nefes verip başını kaldırarak yanında ayakta bekleyen adama baktı Chung Cha. "O zaman beni nasıl öpebildin ki?"dedi.
Hongjoong gözlerini kaçırdı tekrar. Kalbi o kadar acıyordu ki. "O bir hataydı."dedi. Chung Cha da kalbinin sızladığını hissetti. Hongjoong, "En başından beri size gönlümü kaptırmam hataydı."dedi bu sefer.
Chung Cha başını tekrar eğerken "Benden olan her şeyi seversin sanmıştım."diye mırıldandı ve karnını tuttu. Üç aylık bebeği içerideydi.
Hongjoong ağlamamak için kendini sıktı. Ondan olan her şeyi severdi elbette. Ona aşıktı. Sadece hep asla aralarında böyle bir şey olmayacağına inandığı Kraldan hamile olmasını sindiremiyordu.
"Ben,"dedi yutkunarak Hongjoong. "Komutan Hyunjinle birlikte verdiğiniz göreve gitmek istiyorum."
Chung Cha başını kaldırmadan "Hayır."dedi. "Sen burada kalıp beni koruyacaksın. Hyunjin tek gidecek."
"Sizin burada zaten askerleriniz var ve korunmanıza ihtiyaç yok. Fakat Hyunjin çok zor bir göreve gidiyor onu kollayacak birisine ihtiyacı var ve ben de gitmek istiyorum."diye açıkladı. Aslında sadece biraz uzaklaşmak istiyordu. Burada sevdiği kadının yanında kalarak çok acı çekiyordu. Birazcık uzaklaşmalıydı ve kafasını toplamalıydı.
"Hayır."dedi tekrar Chung Cha.
"Lütfen."dedi Hongjoong da.
Chung Cha derince bir nefes alıp verdi. "Git."
Hongjoong onun kabul etmesini beklemeyerek şaşkınca bakarken Chun Hei koşarak yanlarına ulaştı. "Kraliçem, Kral hazretleri geliyorlar."dedi nefes nefese.
Hongjoong yumruğunu sıkarak bir adım geri çıktı. Chung Cha ise hiç kıpırdamamıştı.
Az sonra Kral Yongbok yanlarına gelmişti. Hongjoong ve Hei'nin selamlarına ufak bir tebessüm sunup "Bizi yalnız bırakın."dedi onlara ve arkasındaki korumalarına.
Hepsi beklemeden uzaklaşırken Yongbok hemen Chung Cha'nın yanına oturdu.
"Nasılsın?"diye sordu onun solgun yüzüne bakıp. "İyi değilim."dedi Chung Cha.
"Nasıl iyi olabilirsin?"
"İyi olamam..."
Yongbok ne diyeceğini bilemeden bekledi. Böyle bir durumda ne diyebilirdi ki zaten? Ancak kendini suçlayabiliyordu.
"Komutan Hyunjin'e bir görev verdiğini duydum."dedi bir süre sonra. "Ne olduğunu öğrenebilir miyim?"
"Aklımda bir şeyler düşünüyorum. Nasıl savaşı durdurabileceğime dair... Ya düşmanı güzelce ikna edeceğim ya da zorla. Eğer güzel kısmı işe yaramazsa diye açık aramaya karar verdim. Hyunjin'i Silla'ya gönderiyorum."dedi Chung Cha.
Yongbok duyduklarıyla şaşkınca yanındaki genç kadına döndü. "Ne? Ama, ama o... bu çok tehlikeli değil mi? Savaşa gireceğimiz krallığa askerlerin komutanını göndermek..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Legend Of The Queen | Bang Chan
FanfictionBir efsane var zamana yayılmış, Bir kader var gerçekleşecek olan. Hem melek hem de şeytan olanlar var, Sadece masum olanlarla birlikte. Efsanenin parçası olan da var, Kaderin parçası olan da. Bir de ikisini birbirine bağlayan bir kraliçe... • Tüm ha...