Merhaba yeni bölümle karşınızdayım.Sizce okulda ki kişileri de anlatıyım mı yoksa sadece Karan ve Duru mu olsun.
Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim.
İyi okumalar.
.....
Zilin çalmasıyla eşyalarımı çantama koyup kalktım. Bir haftayı devirmiştim. Asya beni hiç yalnız bırakmamış bende başka kimseyle pek konuşmamıştım. Kaan ise bana daha farklı yaklaşmaya başlamıştı. Samimiydi bilmiyordum ama komik biriydi. Maalesef bir ödevde beraber görevlendirilmiştik. Bu beni biraz üzmüştü çünkü ona hala güvenemiyordum.
Montumu giyip Asya'ya görüşürüz dedikten sonra hızlı adımlarla bahçeye indim. Karan'ı görmeyi beklerken Hakan abiyi gördüm. Başını saygıyla eğip arka kapıyı açtığında bekletmeden bindim. Oda şöför koltuğuna yerleştiğinde çekingen bir sesle "Karan niye gelmedi?" Dikiz aynasından bana baktığında "Bir kaç işi vardı Duru hanım." Başımı anladım gibisinden sallarken bakışlarımı yola çevirdim.
Beni hep Karan alamazdı ya bir şirketi vardı. Bir kaç gündürde geç geliyordu akşamları onu çok görmüyordum. Bu durum nedense canımı sıkıyordu. Bir de benimle çok konuşmaması vardı onunda nedenini anlamamıştım. Bazen ne yaptım diye düşünüyor aklıma hiçbir şey gelmiyordu.
Eve gelip derslerimi çalışmış yemeğimi yemiş bir de üstüne film izlemiştim ama Karan hala gelmemişti. Gözlerim saate kayarken gece yarısını geçtiğini gördüm. Yatmak için yukarı çıkıcakken kapıdan gelen anahtar sesiyle oraya döndüm.
Saçları dağılmış gömleğinin üç düğmesi açılmış ve üstünde kan olan bir Karan görmeyi beklemiyordum. Şaşkınlıkla ona bakarken hızlı adımlarla yanına gittim. "Bir yerin mi kanıyor iyi misin. Bir şey söylesene Karan." Bakışlarını yüzümde gezdirip yanımdan geçip gitti. "İyiyim." Arkasından şaşkınlıkla baktım. Gözlerim elinde takılı kaldı kanıyordu.
O gidip koltuğa yayılırken ecza dolabından bir kaç malzeme alarak yanına ilerledim. Ellerini koltuğun iki yanına koymuş başınıda koltuğa yaslamış gözleri kapalı duruyordu. Yanına oturunca gözlerini açıp bana bakıp tekrar kapattı. Derin bir nefes alarak titreyen ellerimi parmak boğumlarında kurumuş kanların olduğu ve kesik yerlerin olduğu eline uzattım. Elini bacağımın üstüne koyarak yaraları temizlemeye başladım. Başını kaldırıp bana bakmaya başladı. "Neden uyumadın." Bakışlarımı elinden ayırmazken "Seni bekledim." Bakışları yumuşarken çatık kaşları normale döndü. "Bu nerde oldu." Elini hafif kaldırıp sorduğum soruyla gözlerini kaçırdı. "Her zaman ki şeyler boşver." Bu sefer benim kaşlarım çatılmıştı imalı çıkan sözleriyle ne demek istediğini anlamıştım.
"Ya bir gün sana bir şey olursa." Sesimin titremesi bu durumun düşüncesinin bile beni etkilediğini fark ettim. "O zaman üzülür müsün ki." Cevap bekler bakışlarında merak kırıntılarını gördüm. "Tabii ki üzülürüm, sen benim tek ailemsin." Dudaklarında hafif bir tebessüm olurken "Bana bir şey olmaz merak etme güzelim." Dedi önüme gelen saçları kulağımın arkasına iteklerken.
"Bana neden soğuk davranıyorsun?" İstemeden sesim üzgün çıkmıştı. Bakışları gözlerimi bulup derin bir şekilde baktığında yutkunmak istedim.
Biraz daha bana yaklaşıp başını aramızda tek nefeslik bir mesafe bırakarak önüme getirdi. "Çünkü bir şeyler oluyor. Olmaması gereken şeyler." Fısıldayarak söyledikleri beynimin içinde yankılanmıştı sanki. Ne demek istediğini anlamamıştım. "Olmaması gereken ne." Onun gibi fısıldayarak sorduğum soruyla dudaklarının kenarı kıvrılmıştı. Sardığım elini boynuma getirerek yavaşça kendine çekti. Dudakları alnıma kısa bir öpücük bırakıp geri çekildi. "Hadi git uyu artık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDUMSUN
RomanceNefes alış verişlerim gittikçe azalırken gözlerimin karardığını hissettim. Ağzıma dayanan astım ilacımı hissederken dudaklarımı araladım. Derin bir nefes çektiğimde gözlerimi yavaşça açtım. Gözlerim koyu gözleriyle buluştu. Boynuna sarılıp göz yaş...