Berbat bir güne uyanmış her şey çok hızlı gerçekleşmişti. Sabah okula gidip eve geri gelmiştim. Odam boşaltılmış tüm kıyafetlerim bavullara konulmuş götürülüyordu. Bu görüntü karşısında ne yapacağımı bilmeden sadece eşyaları arabaya koyan korumaları izlemiştim. Karan yine ortalıklarda görünmüyordu, kendimi fazlasıyla yalnız hissediyordum. Bu eve geleli çok kısa bir süre olmuştu ve ben burayı benimsemiştim.Şimdi ise bunca yıldır kendimi ilk defa ait hissettiğim yerden gönderiliyordum. Sıkkın bir nefes alırken Hakan son bavuluda bagaja yerleştirdi. "Başka bir şey yok galiba Duru hanım, gidelim mi?"
Başımla onu onaylamış ayağa kalkmıştım. Sevim ablaya sarılıp araba binmiştim.
"İyi misiniz efendim üzgün görünüyorsunuz." Bakışlarımı camdan çekip Hakan'a çevirdim. Dışarıdan o kadar belli oluyor muydu ya.
"İyiyim teşekkürler." Zoraki bir gülümseme gönderip kafamı cama yasladım. Evden ayrılırken bile gelmeyen Karan'ı kafamdan atmaya çalıştım.
Bana beni sevdiğini söylemişti ama davranışları tam tersini söylüyordu sanki. Derin bir nefes çekip yağmaya başlayan yağmuru izledim.
Akıp giden yol sonunda bitmiş olmalı ki araba durmuştu. Okulun olduğu semtteydik. Arabadan inerken etrafa baktım. Bir rezidansın önündeydik. İlk bakışta evimmiş hissi vermeyen bu yüksek apartmana boş boş baktım. "Eşyalarınızın çoğu bizden önce getirildi efendim, sadece kıyafetleriniz yerleştirilmedi." Hakan'ın dediğine sadece başımı salladım. Kimseyle konuşmak istemiyordum.
Kalan birkaç bavulumuda Hakan'ın yardımıyla eve çıkarmıştık ve şuan evde yalnızdım.
Etrafı gezmek için montumu çıkarıp bir kenara bıraktım. Koridordan geçerken evin beyaz ağırlıklı olduğunu anladım. Geniş koridorda iki oda vardı biri yatak odasıydı ve ve içinde ariyetten giyinme odası vardı. Diğeriyse çalışma odası yapılmıştı. İçeride oturmak için küçük bir koltukta vardı. Salonda fazla büyük değildi güzel dizayn edilmiş bir evdi.
Buraya normal şartlarda gelmiş olsaydım çok beğenebilirdim ama şimdiyse hiçbir şey gözüme güzel gözükmüyordu. Mutfağa gidip dolabı açtım. Bir sürü malzeme vardı dolap ağzına kadar doluydu.
Domatesli makarna yapmak için malzemeleri çıkardım ve ocağa kaynaması için su koydum.
Suyun kaynamasını beklerken salona gidip oturdum. Hava kararmaya başlmış şehirin ışıkları evden görünüyordu.
Burda olmak istemiyordum bu yüzden Karan'a sinirliydim hemde fazlasıyla.Pişen makarnanın sosunuda hazırlayıp yedim. Kendime bir su doldurup televizyonun karşısına oturdum. Canım çikolatalı pasta çekerken evde olmaması canımı sıkmıştı.
Televizyonu açtığımda önüme bir yemek kanalı çıkmıştı ve kadında pasta yapıyordu. Dayanamayıp gidip almaya karar verdim. Üstümde eşofman takımım olduğu için montumu direkt üstüme geçirdim, cüzdanımıda alıp evden çıktım.
Asansöre binip rezidanstan çıtım, buraları çok bilmiyordum aslında ama Asya'nın övüp durduğu bir pastane vardı. Orayı bulursam çok iyi olurdu. Yağmurun çiselemesiyle kapüşonu başıma geçirdim.
Asya'nın anlattıklarından yola çıkarak pastaneyi bulmuştum. İçeri girdiğimde tatlı bir yer olduğunu görmüştüm.
İstediğim çikolatalı pastayı gözüme kestirip çalışana söyledim. Tek başıma yicek olduğum için en ufak pastayı aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDUMSUN
RomanceNefes alış verişlerim gittikçe azalırken gözlerimin karardığını hissettim. Ağzıma dayanan astım ilacımı hissederken dudaklarımı araladım. Derin bir nefes çektiğimde gözlerimi yavaşça açtım. Gözlerim koyu gözleriyle buluştu. Boynuna sarılıp göz yaş...