21. Bölüm

33.3K 1.3K 431
                                    



  Şuan salonda Karan'ın aldığı ayının yanında yere oturmuş bahçeye bakıyordum. Okuldan yeni gelmiş üstümü bile zar zor değiştirmiştim.

Aşırı yorgundum Sevim abla içeride bana atıştırmalık bir şeyler hazırlıyordu.

Sıkkınca bir nefes aldım okul tuvaletinde duyduğum şeylerden sonra bütün gün surat asmıştım.

Ne demişti o kız 'Ablam Karan Karademirle yemeğe çıkacak bu akşam. Kalbini çalmadan eve dönmeyecekmiş.'

Sinirle soludum ilk başta inanmamıştım ama Karan beni okuldan alıp eve bırakırken akşam yemeğine onu beklememe gerek olmadığını geç geleceğini söylemişti.

  Ya o kadın Karan'ın aşık olduğu kadınsa. Ayağa kalkıp koltuğun üstünde ki yastığı elime alıp yüzüme bastırdım.

"Kızım iyi misin?" Başımı yastıktan kaldırıp elinde tepsiyle yanımda dikilen Sevim ablaya baktım.

Zoraki bir gülümseme göndererek "İyiyim." diyip tepsiyi elinden aldım.

"Ben içerdeyim kızım bir ihtiyacın olursa seslen bana." Kafamı tamam anlamında sallarken o da mutfağa geri döndü.

Bir kaç lokmadan sonra iştahım kesilmişti, aklımı oyalamanın iyi geliceğini düşünerek ders çalışmak için odama çıktı.


Konularda okulu yakalamıştım tyt çalışma programımda gayet iyi gidiyordu. Bu birazda olsa moral verirken kendimi derslere bıraktım.

Kitapları önümden itelerken derin bir nefes aldım. Başım ağrımıştı kenarda duran saate baktığımda 20.00'ı gösteriyordu. Karan kesin şuan o kadınlaydı.


Oflayarak masadan kalkmış alt kata inmiştim. Yanağımın içini kemirirken kendimi koltuğa bıraktım. Karan ne olurdu erken gelse. İşi çıksa acil bir şey olsa mesela.

Gözlerimi bir kaç saniye kapatıp kafamı koltuğun arkasına yasladım.

Aklıma gelen fikirle gözlerim açılırken suratımda sinsice bir gülümseme oldu.

Camlardan korumaları kontrol ederken mutfağa yöneldim. Sevim ablanın erken çıkması işime gelmişti.

Bir tabağa az su koyup odama çıktım. Çalışma masamın çekmecelerinden Karan'a gerek yok almayalım dediğim boya kutusunu çıkarttım. İçinden kırmızı rengi alıp suyun içine sıktım.


Bir an vazgeçicek gibi oldum ama devam ettim. Bir kaç peçeteyi de elime sarıp kırmızı renkli yoğun suyu üstüne damlattım.

Yani uzaktan baksalar inandırıcı olabilirlerdi.

Alta kata inip mutfaktan bir bardak aldım. Dış kapıya yakın bir yerdeyken bardağı yere atıp bağırdım. Kapıdan hemen sesler gelmişti. "Duru hanım iyi misiniz, efendim ses verin lütfen. İçeri geliyoruz."

Kapıyı açtıklarında sanki peçeteyi yeni koymuşum gibi davrandım.

Yüzümüde buruştururken canım acıyor gibi inledim. "Karan'ı çağırır mısınız, lütfen." Korumalar hemen başıyla onaylayıp Karan'ı aramışlardı. "Efendim Duru hanım elini kesmiş, derin mi bilmiyorum sarmış ama baya kan akıyor gibi görünüyor.  Tamam efendim hastaneye götürürüz."

Duyduğumla ne yapıcağımı şaşırmıştım telefonu kapatmadan "Hayır hayır hastane olmaz Karan gelsin." Gözlerimi doldurmuş korumaya bakıyordum. "Efendim Duru Hanım sizi istiyor." Bir süre karşı tarafı dinlemiş tamam efendim diyerek kapatmıştı telefonu.

UMUDUMSUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin