"Sen.""Ben bir sade kahve alırım." Patronumun nerde olduğuna bakıp tekrar ona döndüm. "Ne işin var senin burda."
Omuzlarını silkip arkasına yaslandı. "Kahve içmeye geldim, içemez miyim?"
"İçemezsin." Sesim yüksek çıkarken patronumun sesini duydum. "Duru, hadi oyalanma."
Karan'a son bir bakış atıp içeriye adımladım. "Delirtecek beni vallahi deliricem."
Kahvesini yapıp geri gittim. Önüne sertçe koydum. "Buyrun beyefendi kahveniz." Karan sırıtarak kahveyi eline aldı. Suratıma bakarken kahveyi üstüne döktü. Yaptığıyla gözlerim büyürken. "Ne biçim iş yapıyorsunuz siz." Karan'ın bağırmasıyla şaşkınlığım artarken ne tepki vereceğimi şaşırmıştım. "Karan ne yapıyorsun sen, yaktın kendini."
"İşinizi düzgün yapmayı bile beceremiyorsunuz, ben mi öğreteyim size kahve taşımayı."
"Karan sussana ne saçmalıyorsun sen ya." Kafayı yemem çok az kalmıştı, üstüne kahve dökmüştü ve sanki ben dökmüşüm gibi davranıyordu. "Bir sıkıntı mı var beyefendi."
Patronumun gelmesiyle Karan'a uyarı dolu bir bakış attım. Karan'ın anlık dudağının kenarı kıvrılacak gibi olacakken ciddi bir ifade ile patronuma döndü. "Ne biçim elamanlarınız var sizin bir işi bile doğru yapamıyor."
Gözlerim ikisinin arasında gidip gelirken patronum bana sert bir bakış attı. "Efendim ben yapmadım ki." Yerimde tepinmemek için kendimi zor tutuyordum. "Ne yani bana yalancı mı diyorsun sen."
Sinirle Karan'ın üstüne doğru bir adım attığımda patronum kolumdan çekmişti. "Duru bir de adamın üstüne mi yürüyorsun, kovuldun. Zaten çok hızlı almıştım seni işe." Gözlerim şaşkınlıkla açılırken "Ama ef.."
"Beyefendi çok özür dileriz yapabiliceğimiz bir şey var mı?" Karan bana bir bakış atıp başıyla reddetti. "Kovdunuz ya o bana yeter." Yanımdan geçip giderken arkasından hızla bende gidecektim ki patronum "Üstünde ki kıyafetleri çıkar öyle git." Dedi.
Patronuma da sinirlenicekken derin bir nefes alıp sakin kalmaya çalıştım. Arkaya geri gidip kendi kıyafetlerimi giydim.
Kafeden çıkıp giderken Karan'ı son model arabasına yaslanmış bir şekilde buldum. "Böyle bir şeyi nasıl yaparsın ya." Karan yaslandığı arabadan doğrulup bir adım atıp elimde tuttuğum bereyi aldı.
Başıma geçirirken ellerini ittirdim. "Sana bir soru sordum." Karan arabasına geri yaslanırken dudağının kenarı kıvrıldı. "Sana çalışabileceğin tek şeyin derslerin olduğunu söylemiştim."
Dudağımı sinirle dişledim. "Başka bir iş bulurum." Karan ellerini göğüsünde bağlayı tek kaşını kaldırdı. "Ordan da kovdururum."
Sinirle bağırdım.
"Karan."
"Söyle güzelim." Sinirle güldüm. "Keyfin yerinde galiba, geçen beni evden kovarken çok serttin." Yüzünde ki sırıtış giderken devam ettim. "Bir öylesin bir böylesin seni anlayamıyorum. Geliyorsun bir de işimi mahvediyorsun." Bir şey diyecekken söylemesine izin vermeden tekrar konuştum.
"Canın isteyince kötü canın isteyince iyi davranabileceğin biri değilim ben."
Bir şey demesine izin vermeden arkamı dönüp evimin yolunu tuttum.
"Duru." Arkamdan seslenmesini umursamadan ilerlemeye devam ettim. "Duru." Sokağı inleten sesiyle olduğum yerde kalırken ona dönüyordum ki gelen korna sesiyle üstüme gelmekte olan arabayı gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDUMSUN
RomanceNefes alış verişlerim gittikçe azalırken gözlerimin karardığını hissettim. Ağzıma dayanan astım ilacımı hissederken dudaklarımı araladım. Derin bir nefes çektiğimde gözlerimi yavaşça açtım. Gözlerim koyu gözleriyle buluştu. Boynuna sarılıp göz yaş...