30. Bölüm

32.4K 1.3K 262
                                    




Sabah zilin çalmasıyla uyanmıştım. Sevim abla gelmiş kahvaltıyı hazırlamış akşam için yemek hazırlayıp gitmişti. Birkaç kere Karan'ın eve sarhoş geldiğini evdeki birkaç eşyayıda kırdığını söylemişti.

Şimdi ise camın önünde koltukta oturmuş dediklerini düşünüyordum. Karan garip davranıyordu bana söyleyemeyeci şeyler olduğunu söylemişti. Düşünmekten başıma ağrılar girerken sınav haftamın yaklaşıyor olduğunu hatırladım.

Oflayarak yerimden kalktım ve test kitaplarıma gömüldüm. Sınavlardan sonra okul tatile girecekti ve bu durum beni mutlu ediyordu. En azından erken kalkmak zorunda kalmayacaktım.


Zaman geçmiş hava kararmıştı esnerken telefonum çaldı. Telefonu açarken "Efendim Asya?" Dedim. "Duru kalk ve hazırlan gidiyoruz." Kaşlarım çatılırken neyden bahsettiğini anlamamıştım. "Hazırlanıyım mı nereye gidiyoruz ki?"

Karşı taraftan bir kaç uğultulu ses gelirken dışarıda olduğunu anladım. "Senin evinin önündeyim kapıyı aç öyle konuşalım." Telefon suratıma kapanırken şaşkınca telefona bakıyordum.

Zilin çalmasıyla yerimden kalkarken kapıyı açmamla Asya üstüme atladı nerdeyse.

"Ne oluyor be." Asya bana gülerken elindeki poşetleri gözüme sokarcasına salladı. "Gidiyoruz." Son harfi uzatarak söylemesiyle gözlerimi devirdim.

"Artık bana da söyleyecek misin nereye gittiğimizi." Asya anlatmadığını yeni fark eder gibi elinde ki poşetleri yere bırakırken elimi tuttu. "Bara gidiyoruz." Kaşlarım çatılırken anlamsızca suratına baktım. "Ne alaka." Asya bana gözlerini devirirken "Çınar'ın bugün doğum günü partisi var ve barda kutluyorlar."

Çınar Kaan'ın yakın arkadaşlarından biriydi. Asya her ne kadar kabul etmesede bakışlarından ondan hoşlandığını anlayabiliyordum. "Bizi kimse davet etmedi ki." Asya hızla cebinden çıkarttığı kartı yine gözüme sokarcasına salladı. "Bugün okul çıkışında zil çaldığı gibi gittiğin için Kaan seni bulamamış o yüzden bana verdi."

Kaan'la en son hastanede karşılaşmıştık ve ondan önceki durumumuzda pek iyi değildi. O zamandan beri çok sık konuşmaz hatta tek başıma kalmamaya özen gösterirdim.

Onun konuşmak istediği belliydi ama hiç uğraşamazdım. "Gelmek istemiyorum." Asya'nın gülen yüzü saniyesinde soldu. "Lütfen Duru, lütfen." Asya'nın gözlerinin dolmasına şok geçirirken "Kırık bir kolla nereye geliyorum Asya."

"Haklısın, onu hiç düşünmemiştim özür dilerim." Asyan'ın üzgün haline dayanamazken "Tamam." Dedim.
Asya yerdeki bakışlarını bana çıkartırken "Neye tamam." Diye sordu.

"Gidelim hadi."

Asya ellerini çırpıp heyecanla bağırdı. "Odan nerde hadi gidip hazırlanalım." Onun bu haline gülerken odama gitmiştik.

Aynadan alçıma bakıp dudağımı büktüm. Bu halimle ne yakışırdı ki bana. En son aklıma gelen fikirle siyah bir elbise giymiş koluma siyah bir askılık takmış alçının beyaz görüntüsünü kapatmıştım.

İdare eder görüntüme bakıp saçlarıma geçmiş hafif dalgalı yapmıştım. Yüzüme de birkaç şey uygulamıştım, artık hazırdım.  Asya'ya döndüğümde onunda hazır olduğunu görmüştüm. Ayakkabılarımızı giyip çıkarken güvenlik görevlisine seslendim. "Taksi çağırır mısınız?" Dediğimi hemen onaylamış ve taksiyi çağırmıştı.

Gelen taksiye bindiğimizde Asya adresi vermişti. "Hadiye almadık."
Asya bana bakıp gülümsedi. "Davetiyede hediye getirmeyin yazıyordu zaten, sanırım herkes sonra verecekmiş falan filan."

UMUDUMSUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin