Simge'nin bavuluyla evden çıkmasına gülümseyen bir suratla bakıyordum. Arkasından el sallarken o bana göz devirmişti, bu durum daha da keyiflenmeme sebep oldu. "Bakıyorum da keyfin pek yerinde." Karan arkamdan gelip belime sarılmış, çenesini omzuma koymuştu. "Bugün güzel bir gün."Karan'ın erkeksi kıkırtısı kulağıma gelirken bende gülmüştüm. "Akşam yemeği hazır, hadi gel." Aç olduğumu o an fark ederken beraber masaya ilerledik. "Artık bir yere gitmiyorsun, buradasın değil mi?" Dudağımın kenarı kıvrılırken başımı salladım. "Gitmiyorum, burdayım." İnadı bir kenara bırakmanın zamanı gelmişti sanırım. O eve bir türlü ısınamamıştım. Burası ise benim evimdi.
—
Törenin bitmesiyle okul dağılmaya başlamıştı. Bugün birinci dönemin son günüydü, ara tatile giriyorduk. Nerdeyse tüm sınavlarımdan 90 üstü notlar almıştım. Beremi düzeltirken ileride beni bekleyen Hakan'ı gördüm. Asya'ya son kez sarılıp arabaya ilerledim. Hakan kapımı açıp binmemi beklemişti. Bindikten sonra kapıyı kapatarak oda şöför koltuğuna yerleşti.
"Karan'ın yanına şirkete gidebilir miyiz?" Hakan hızla başını sallamıştı. "Tabii ki Duru Hanım."
Kısa bir araba yolculuğunun ardından şirketin önüne gelmiştik. Arabadan indiğimde soğuk havadan üşüyen ellerimi montumun cebine yerleştirdim.Kapıda ki güvenlik görevlileri başıyla selam verirken geçmem için yer verdiler. Şirkete girdiğim gibi koyu gözlerle karşılaştım. Karan belimden tutup kendine yaklaştırırken, ellerim omuzlarına düşmüştü.
Yanağıma bit öpücük bırakarak geri çekildi. "Hoşgeldin güzelim." Yüzüme gülümseme yayılırken birkaç kişinin bakışlarını bizde olduğunu görmüştüm. "Hadi yukarı çıkalım." Diyerek beni asansöre yönlendirdi. Beraber asansöre binince aklıma gelen soruyu sorup sormamak arasında kalmıştım. "Duru, iyi misin?" Karan dikkatele yüzümü inceliyordu. Yutkunarak gözlerimi kaçırdım. "İyiyim, sen nasılsın?" Karan gözlerini kısmış tam bir şey söyleyeceklen asansörün kapısı açılmıştı. Ondan önce asansörden inip odasına yönelirken asistanının başıyla selam verişine gülümsemekle kalmıştım. Önce ben ardımdan Karan beraber odaya girmiştik. Montumu çıkartıp pahalıyım diye bağıran koltuğun üstüne bırakırken aniden kolumdan çekilmiştim. Yüzüm Karan'ın göğüsüne çarparken acıyan burnumu tuttum. "Karan ne yapıyorsun ya, burnum acıdı." Karan kaşlarını çatmış sert ifadesiyle bana bakıyordu. Ne olduğunu anlamazken burnumu tuttuğum eli çekip burnumun üstüne küçük bir öpücük bırakmıştı. Bu kadar sert bakarken hareketlerinin yumuşak olmasına şaşırıyordum. "Söyle." Benimde kaşlarım çatılırken tuttuğu elimin üstünü okşamaya başladı. "Neyi söyleyim?" Onunla bu kadar yakınken beynim çalışmıyordu. "Aklına bir şey takılmış, söyle bana." Nasıl anlamıştı ki?
"Güzelim ben seni senden bile iyi tanıyorum, anlarım ben. Hadi söyle şimdi." Karan'ın daha sormadığım sorunun cevabına vermiş olmasına şaşırırken beklenti dolu bakışlarıyla gözlerimi kaçırdım.
"Saçma bir şeydi boşver." Karan'ın sinirlenme başladığını vücudunun gerilmesinden anlarken benden bir cevap alamamanın hoşuna gitmediğini biliyordum.
"Duru sinirleniyorum güzelim, söyle şunu." Sert sesi daha da gerilmeme sebep olurken parmaklarımla oynamaya başladım. Bakışlarımı da ellerimi indirirken dern bir nefes aldım. "Ben yani biz şey ya." Ne dediğimi ben bile anlamamıştım. "Düzgünce söylesene şunu Duru."
"Biz neyiz, yani insanlar bizi ne olarak biliyorlar?" Pat diye sorduğum soruyla Karan'ın yüz ifadesi değişirken açıklama gereği duydum. "Yani bizi kuzen olarak bilmiyorlar mıydı, şimdi ise." Devamını getirememiştim çünkü bende ne olduğumuzu bilmiyordum. Karan tam cevap verecekken çalan kapıyla bir küfür mırıldandım. Karan bana şaşkınlıkla bakarken omuz silkip koltuğa oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUDUMSUN
RomanceNefes alış verişlerim gittikçe azalırken gözlerimin karardığını hissettim. Ağzıma dayanan astım ilacımı hissederken dudaklarımı araladım. Derin bir nefes çektiğimde gözlerimi yavaşça açtım. Gözlerim koyu gözleriyle buluştu. Boynuna sarılıp göz yaş...