▪︎Psikopat▪︎

102 9 2
                                    

Bu karanlık yola girmemeliydim. Ama artık buradan çıkış yok. Ya onunla yüzleşirim ya da yine onunla yüzleşirim. Şuan resmen olacağı bile bile bu yola girmiştim her an beni bulabilirdi. Karanlık yolda yürümeye devam ediyordum. Kimseye acıması olmayan birine yakalansam ne olurdu? Beni öldürürdü. İşkenceleriyle beraber. Her seri katilin garip fantezileri olmalıydı değil mi? Yoksa ne eğlencesi kalırdı.

Kuralların olmadığı bu yerde, her sey altüst olmuş. Bir anda arkamdan gelip boynuma sarılan kol ile nefesim kesildi. Enseme yediğim sert darbeyle bilincim kaybolmaya başladı. Ve gerisi karanlık.

Beni bağlamıştı. İpler çok sıkı. Başım çatlarcasına ağrıyor. Gözlerimi araladım. Boş bir oda. Oldukça küçük, bir cam bile yok. Sadece sandalye ve ona bağlı olan ben varım. Kapı sertçe açıldı.

"Demek uyandın. Yeni cehennemine hoşgeldin. Seninle güzel vakit geçireceğiz."

Min Yoongi. Sen neden böylesin.

Odayı o kötü kahkası kaplamıştı.  Bir anda bana daha çok yaklaştı ve sertçe çenemden tutup ona bakmamı sağladı.

"Sen burada acı çekmeye mahkûmsun."

Korkuyordum. Bana acı çektirecekti. İşkencelerini düşünmek bile istemiyordum. Ama buraya her şeyi bilerek gelmiştim değil mi? Min Yoongi bana kendi söylememiş miydi her şeyi? Tam bir delilikti.

"Hah! Her an her şeye hazır olsan iyi olur. Senin için güzel şeyler hazırladım. Ah gerçekten acı çığlıklarını duymak için sabırsızlanıyorum."

Bu adam gerçekten psikopattı. Hatta önde gideni. Zır deli, manyak ve daha ne varsa hepsi. Madem beni öldürecekti o zaman ben de manyaktım. En azından son anlarımda delirişini görüp eğlenebilirim. Bende böyle bir psikopattım işte. Garip.

"Ee naber seri katilciğim. Yoksa şeytanın başı falan mı demeliyim?"

Partiyi canlandırıyorum şimdi. Birazdan kanların arasında acı sesler yankılanacak. Bu cesaret nereden geliyordu. Resmen ölümümü arıyordum şuan. Beni alayla alkışlamaya başladı.

"Çok rahatsın bakıyorumda. Bir şeyler deneme vaktin gelmiş anlaşılan."

Şuan önümde pis pis sırıtıyordu. Bende belamı arıyordum. Acı çekmeye hazır olmam gerekiyordu. Bu adamın bana acıyacağını falan sanmıyordum. Dürüst olmak gerekirse korktum. Kalbim hızlanıyor gittikçe ama her şeyi bilerek kalmak istiyorum burada.

Beni her şeyden koruyabilir misin demiştim değil mi? Sanmıyorum.

Odadan çıktı ve kapıyı sertçe çarptı. Ondan kibar olmasını falan beklemiyordum tabi. Ama şimdi beni uçurumdan atsan, düşene kadar aklımdaki tek şey, sırtıma değen ellerin olurdu. Ona ulaşana kadar ilerlemem gerekiyor.

Cebimde bir cam parçası vardı. Buraya gelirken gözlüğüm kırılmıştı ve bu ipleri onunla kesebilirdim.

Cebime ulaşmam çok zordu o yüzden sandalyeyle beraber kendimi yana doğru yatırdım. Yerdeydim ve cebimdeki cam yere düşmüştü. Bileğimde bir acı hissettim. Sanırım ipler bileğimi kesmişti. Çok derin değildi beni çok etkilemezdi.

Camı elime aldım ve bileğimdeki ipleri kesmeye başladım. Ellerimin serbest kalmasına çok az kalmıştı.

Ellerimi kana buladığımda neredeydin?

Hızlı bir şekilde kestiğim iplerden kurtulduktan sonra ellerime bulaşan kanı biraz olsun temizlemek için tişörtüme sildim. Bileklerim yanıyordu ama şuan bunu umursayamayacaktım.

Elbet bir çıkış yolu bulabilirdim. Yani umudum vardı, ne kadar az da olsa.

Sonuçta her anda bir umut vardı en derinlerde saklanan değil mi?

Kilitli kapıyı geçiyorum ve acı beni karşılıyor. Kapıyı sessizce araladım. Karanlık bir koridordaydım. Çok ağır bir kan kokusu vardı. Oldukça mide bulandırıcıydı. Böyle bir yerde yaşadığına göre oldukça manyaktı. Bünyesi alışmış olmalı.

Bu korkunç koridorda sessizce  ilerliyordum. Ta ki bir kol beni duvara sertçe çarpana kadar. Beni tabiki de farketmişti. Bunu bekliyordum. O beni bağlayana kadar duvarda olan kelepçeleri farketmemiştim. Ona karşı koymadım. Beni sıkıca bağladı. Hala çok yakınımdaydı. Nefesi yüzümde geziniyordu. Bir anda bacağımda hissettiğim soğukluk ve ardından gelen acıyla, çığlık attım. Elindeki küçük jiletle dizimden yukarıya doğru bir çizgi çiziyordu.

"Buraya hangi cesaretle geldiğini gerçekten merak ediyorum."

Jileti tenimden ayırdı. Bacağımda derin bir çizik olmuştu. Daha nefes bile alamadan tişörtümü hızlı bir şekilde yırtıp karnıma soğuk metalle bir şeyler yazmaya başladı. Oldukça yavaş yapıyordu. Bu her şeyi daha da acılı hale getiriyordu. Kanım çekiliyor gibi hissediyordum.

"Nedenini anlatmak ister misin?"

Alaycı bir şekilde gülüyordu ve aynı zamandada vücuduma adını kazıyordu.

'Min Yoongi'

Gözümden benden istemsiz bir yaş düştü. Bir elini yanağıma koydu ve göz yaşımın çizdiği yolun üzerinden ilerledi.

"Ne oldu güzelim, canın mı yanıyor?"

Bana yaptığı işkenceye devam ediyordu. Gülümsemesi asla yüzünden silinmiyordu. Hatta her geçen dakika genişliyordu. Hareket edemiyordum. Ona karşı koyamıyordum.

"Eğer canın yanıyorsa gel iyileştirelim."

Yüzünde şeytani bir gülüş vardı. Cebinden bir şişe çıkardı. Üzerindeki küçük plastik kapağı ağzıyla kopardı ve karnımdan bacağıma doğru dökmeye başladı.

Şişenin içindeki sıvı tenime değdiği anda bütün çizdiği yerler yanmaya başladı. Jiletle keserken bile bu kadar acımamıştı. Dişlerimi sıkıyordum. Bu karnavalda sıkışıp kaldım.

"Aaa hadi ama bu saf hali bile değil. Sana iyilik yapıyorum benden başka ne istiyorsun."

Resmen şuan vücuduma asit döküyordu ve saf değil diyordu buna sevinmelisin diyordu. Artık dayanamayacak gibi hissediyordum. Son kalan gücümle odayı acı çığlığımla doldurdum. Gözlerim kapanıyordu.

"Gerçekten şimdiden bayılacak mısın? Oysa daha yeni başlamıştık."

Tenime tekrar soğuk bir şey değdi. O soğukluk tekrar vücudumda hareket ettiğinde artık hissetmiyordum yaptıklarını. Tüm vücudum uyuşmuş gibiydi. Gittikçe daha da derine gidiyordu. Bense sadece son kalan güç kırıntılarımla acı çığlıklar atmaya devam ediyordum. Başım dönüyordu.

Kahkahası koridorda yankılanıyordu. Karnıma sert bir tekme attı. Tepki veremiyordum. Gözlerim karardı ve kendimi bıraktım. Bileklerim acıyordu, bağlı olduğum deri kelepçeler daha da zorluyordu ama artık gücüm kalmamıştı.

Hissediyorum, gittikçe sersemliyorum. Vücudumu kontrol edemiyorum. Kendimi uyandırıyorum. Yüreğimi yak ve rüyalarımı doldur.

Sen neye dönüşmüştün gözlerimin önünde?

                                     ~

Game || MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin