▪︎Kalabalık▪︎

97 9 11
                                    

Başım çatlarcasına ağrıyordu. Yataktan kalktığımda komodinin üzerindeki ilaç kutuma  uzandım ama içinde ilaç kalmamıştı. Dışarıya çıkmam gerekiyordu. Aylardır dışarıya çıkmamıştım ve her yerde olan insanların içinde iyi olabilecek miydim emin değilim.

Hazırlanıp evden çıktım. İlaçlarımı almam gerekiyordu olası bir kriz için yanımda olmalılardı. Dışarıya adımımı attığım anda diken üstünde gibi hissetmeye başladım. Etraftaki gürültü her şeyi daha da kötü hale getiriyordu. Çok gergindim. İnsanlar üzerime üzerime geliyordu. Kalabalıktı, yürüyordum. Dokunsalar ağlayabilirdim.  kalbim deli gibi atıyordu. İnsanlardan korkuyordum.

Her şeyin kötüye gittiği bu dünyada, insanlara güvenmek ne kadar doğru? Yalanların ve iftiraların arasında yaşayabilir misin? İnsanlardan nefret ediyorum. Her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Canımın hiçbir değeri yokken, yaşamak istiyorum. 

Sessizlik. Sessizliği özlüyorum bu kalabalığın içinde. İnsanlar neden heryerdeler? Onlarla birlikte olmak istemiyorum. Sadece sessizlikte kendi düşüncelerimle kalsam olur mu? Ama bir faydası yok hâlâ insanlarla olmak zorundayım.

İnsanlarlayım, hareket etmek için bir yer arıyorum.

Birine çarptım. Bunun yeni bir şey olmadığını kendime hatırlatıyorum. Ama nefes almak gittikçe zorlaşıyor. Nefesim daralıyor. Bütün vücudumun titrediğini hissediyorum.

Sesler uğultulu bir şekilde geliyor. Nefes almakta zorlandığımı hissediyorum. Gördüğüm gözlerle biraz daha gerilmiştim.

Yine karşılaştık seninle Min Yoongi.

Yine buradasın. Kafamın içinden çıkmıyorsun. Tekrar güvenebilir miyim sana bimiyorum. Yıkıldı sana olan inancım. Ama seni seviyorum hala. Sevdiğin birine güvenebilirsin; peki güvenmediğin birini sevebilir misin? Kendimle çelişkideyim, yine. Belki de bu kalabalık yerde insanların arasında seninle kalmalıyım.

Beni yavaşça kolumdan tuttu ve insanların daha az olduğu bir ara sokağa getirdi. Sesler azalmıştı. Başım dönmeye başlamıştı. Gözlerimi yavaşça kapattım. beni kucağına almıştı. Öylece yerde kucağında duruyordum. 

Sırtımı göğsüne yasladı ve başımı omzuna koydu, dik durmamı sağladı. Nefesini kulağımda ve yüzümde hissediyordum. Ama hala kendimi sıkıyordum ve nefes almayı unutmuş gibiydim. Derin bir nefes aldığını duydum. 

"Şimdi yavaşça derin bir nefes al "

Dediğini yapmaya çalışıyordum ama hala kalbim deli gibi atıyordu. Nefesimi düzene sokmak biraz zordu. O ise kafamı daha da çok karıştırıyordu. Şuan bayılacak gibi hissediyordum. Yüzümde maske vardı ve işleri daha da zorlaştırıyordu.

"Hey, beni duyuyor musun?"

Nefes alamıyordum. Ve bayılacaktım. Ona yakın olmak istemiyordum ama harekette edemiyordum. Büyük ve kemikli elleri ile maskemi çıkardı.

"Ve şimdi yavaşça ver"

Dediklerini yapmaya çalışıyordum. Sanırım az da olsa etkili olmuştu. Gözlerimi araladım ve kafamı yana doğru yatırıp onun yüzünü izlemeye başladım. Yüzü oldukça pürüzsüzdü. Yüzünün üzerindeki soluk çiller çok güzel gözüküyordu. Yoongi çok güzel gözüküyordu ama en son gördüğüm hali bu değildi. Neden her yerde karşıma çıkıyordu? Yavaşça nefes almaya çalıştım ve ismini söyledim.

"Min Yoongi?"

Gözlerimi daha fazla açık tutamayacak gibi hissediyordum. Kafasını bana doğru çevirdi. Gülümsüyordu. Gözlerimi yavaşça kapatarak devam ettim.

"Neden her yerdesin?"

Cevap vermemişti. Gözlerimi kapatmıştım, öylece kucağında duruyordum. Beni biraz dikleştirdi ve omzuma elini koyarak yere koyduğu çantasını kucağına aldı. İçinden bir şişe çıkardı ve bana doğru uzattı. Yaptıkları beni mutlu ediyordu, iyi olmamı sağlıyordu. Ama her seferinde farklı bir kişilikti. Diğer insanlar gibi olacak diye korkuyordum. Şişenin kapağını açarak içindeki sudan bir yudum aldım. Şu an daha da iyi hissediyordum.

"Sen iyisin. Nefes alabiliyorsun. Sadece sakin olman lazım."

Bunu kontrol edemiyordum. Her seferinde kaygı beni ele geçiriyordu. Tam konuşacaktım ama bana izin vermeden o konuşmaya devam etti.

"Biliyorum, kalabalığın içinde sakin kalmak çok zor. Bir sürü insan var. Herkes üzerine üzerine geliyormuş gibi."

"Bunu aşabilirsin. Sen bunu yapabilirsin. Kendine güven."

Beni koruyabilir misin tüm kötülüklerden?

"Ben senin yanındayım. Bunu unutma!"

Söyledikleri çok ama çok güzeldi ama
Bir türlü emin olamıyordum dediklerinden. Hala onun kucağındaydım. Rahatlamıştım ama üzerimde büyük bir yorgunluk vardı. Onun güvenli gelen kollarında olmak beni mayıştırıyordu.

"Her şeyden çok yoruldun değil mi?"

İçimden geçenleri okuyabiliyordu galiba. Sesi bir ninni gibi geliyordu.  Hoş bir sesi vardı. Kendimi ona bıraktım ve bilincimin kaybolmasına izin verdim. Yorulmuştum.

Her şeyi bu kadar karmaşık hale getiren sen değil misin?

                                     ~

Game || MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin