Duygular, pek çok şekilde anlatılabilir insanlara. Dans ederek, müzik yaparak, yazı yazarak ya da tek bir mimikle bile anlatılabilir. Bazen bir cümle bir kelime yeter. Anlamak isteyen anlar, Sana değer veren. Ama bazıları duymamazlıktan gelir, önemsemez. O yüzden değil mi sana değer vereni sevmek?
Duygularımı insanlara aktarabiliyorumdur elbet. Anlayan anlıyordur. Kağıda dökerdim bazen ama kimseye okutmazdım, öylece dururdu defterlerimde. Gecenin bir yarısı bile olsa, çok bunalmış ve tükenmişte olsam o defterlere ekledim ya bir kelime ya da bir cümle.
Piyanonun başına oturup saatlerce çalardım bazende. Piyano sandalyesine oturup elim tuşlarda gezinmeye başladığında, gözlerim istemsizce kapanırdı. Bazen ağlardım, karanlıkta içimi dökerken bazende o kadar sert basardım ki tuşlara, sinirim ona geçiyormuş gibi hissederdim. Beni sakinleştirirdi o. Mutluluğumu onunla yaşardım. Belki de herkesten çok gülüşlerimi gören bir tek o vardı.
Kimi zaman hırsla çalışırken kimi zaman sakince 'ben yapabiliyorum' diyerek onun üzerinde gezinirdi ellerim. O ise kendini bana açarak her şeye yardım etmeye devam ederdi.
Benim içimdekileri bilen ve duyan o vardı. Beni anlayan sadece o vardı. Her şeyimi kaybetsem bile onu kaybetmezdim. O beni yarı yolda bırakmazdı çoğu şeyin aksine. Beni anlardı. Kelimelerimle anlatamasam bile anlardı.
İlacım oluyordu çoğu zaman ama bazen o bile yetmiyordu acılarımı
dindirmeye. Tuşlara ne kadar sert basarsam basayım dinmiyordu içimdeki savaş. Görmek istemiyordum onu, oysa bir suçu yoktu piyanomun. Kendimi suçlamak yerine ona yüklüyordum her şeyi. O ise kabul ediyordu sessizce.Senin de piyanon vardı Yoongi. Kahverengi üzerinde zarif işlemeleri olan bir piyano. Kahverengi piyano. Elim ona değemiyordu. Ona dertlerimi anlatamıyordum. Uzaktaydı. O bile olabildiğince uzaktaydı.
Piyanonun sandalyesinde oturuyordum. Boş boş ona bakıyordum. İçimdeki boşluğu sorguluyordum onunla. Yine öylece oturuyordum piyanonun önünde.
İçimdeki boşlukla ne yapabilirdim bilmiyordum. Sadece yatağıma uzandım ve gözlerimi kapattım yavaşça. Gözlerimi açtığımda farklı bir yerdeydim. Neredeydim ben?
Etraf karanlık. İlerliyorum yavaşça belki önüme sen çıkarsın diye. Beyaz bir ışık yanıyor aniden. Sadece bir yeri aydınlatıyor. Gözüm ışığa alışınca aydınlattığı yere bakıyorum. Kahverengi piyano öylece duruyor. O piyano senin değil mi Yoongi?
Senin kahverengi piyanon ve karşısında duran ben. Üzerindeki ince detaylar ve kendine çeken güzelliği. Adeta büyülenmiştim karşısında.
Sadece karşımdaki piyanon ve ben...
Yavaşça piyanoya yaklaştım, o pürüzsüz tahta kapağını hissettim. Kapağını yavaşça açtığımda tahtanın kokusu iyi hissettirdi. Tanıdık ama bir o kadar da yabancı. Benim hayatımın bir parçası olabilirdi değil mi? Belkide hayatım oydu. Kim bilir...
Piyanonun sandalyesini hafifçe geriye doğru çekerek kendime göre ayarladım ve oturdum. Ellerimi siyahlı beyazlı tuşların üzerinde gezdirdiğimde hiçte yabancı hissettirmemişti. Rastgele bir tuşa bastığımda çıkan ses içimde garip duygular uyandırıyordu. Her başına oturduğumda farklı hissettiriyordu. Bunu nasıl başarıyor?
Sanki her anımda yanımda olandı. Her şey bir o kadar yabancı ama bir o kadarda tanıdıktı. Ne kadar da zıt şeyler. Tarif edilemeyecek kadar güzel hissettirmişti. Her yaramı sarabilecekmiş gibi hissettiriyor.
Ellerimi düzgünce yerleştirdim. O sırada kafamdaki kıyıda köşede bir parçaya gitmişti. Kafam o tanıdık olan ama bir o kadar da yabancı gelen parçaya gitmişti. Yavaşça çalmaya başladım. Parçada kendimi buluyordum. Karanlıktı her taraf. (Medya)
Sahi nerede olduğunu bilmeden saatlerce yürüyen o derdi kime nasıl anlatacaksın? Piyano anlıyordu. Farklıydı her şeyden ve herkesten.
Kelimlerle anlaşmıyorduk. Kelimelere gerek yoktu. Onun tuşlarından çıkan sesler her seferinde farklı hissettiriyordu. Parmaklarım siyah ve beyazda dolandıkça o da bana karşılık veriyordu.
Sadece hafifçe tuşlara dokunduğumda oluşan hissi bile saklamak istiyorum.
Yavaştı oldukça. Tuşlara basarken hissettiğim yoğun his, gittikçe daha da çok içine alıyor beni. Sertçe bastığımda çıkan yüksek ses bana karşılık veriyor âdeta.
Sakin bir parça olsa bile, bana göre değildi. Onda hissettiğim her şey sert ve yoğun duyguyla dokunuyor tuşlara. Acı çığlıklar yükseliyordu piyanodan.
Yavaş yavaş sona geldiğimde daha da sert basmaya başladım. Ben de seni anlıyorum dercesine karşılık veriyordu. Son kez tuşlara bastığımda, bir süre öylece durdum. Derin bir nefes aldım ve bir ses duydum. Oldukça tanıdık bir ses.
Uzaktan geliyor. Olabildiğince uzaktan. Asla ulaşamayacağım kadar uzaktan. Kafamda kurduğumdan ibaret... Bu kadar hayal fazla değil mi? O an gerçekleşebilirdi belki de her şey.
Ama ya hayallerime kapılıp gitmişsem?
~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game || MYG
FanfictionTek bildiğim şey bana iyi geldiğiydi. Ama artık ondan bile şüpheliydim. Başlangıç: 07.07.2021 Bitiş: 19.10.2021