Üç gün geçmişti. Yoongi hiçbir yerde yoktu. Bulamıyordum. Yakında kafayı yiyecektim. Sorunu kendimde arıyordum ama sonuçta o yoktu işte. Bunun için kendimi suçlamak ne kadar doğru? O gün birlikte geçirdiğimiz saatlerden sonra ortadan kaybolmuştu.
Neredesin? Seni göremiyorum. Çıkmıyorsun karşıma hiçbir yerde. Ne zaman alıştım ki sana ben? Senden uzaklaşmak isteyen ben şuan seni neden arıyorum? Seni son gördüğüm günden o unutulmaz anları birlikte yaşadıktan sonra değişen ne olmuştu?
Herkes bir süre sonra duygularına yeniliyordu. Ben mi öyle olduğunu sanıyordum? Bilmiyorum. Kafamdaki düşüncelerin hepsi beni yiyip bitiyormuş gibi hissediyorum sadece. Etrafıma baktığımda gördüklerim duygulara yenilme değilde ne? Açıklayamıyorum kendime bile hiçbir şeyi.
Dalgın dalgın yürüyordum. Sadece yürüyordum. Hiçbir şeyden emin değildim. Yaşadığımdan bile ya da nefes aldığımdan. Her seferinde dalıp gidiyordum uzaklara. Etrafıma bakıyordum belki seni görürüm diye ama sen yoktun. Arıyordum seni ama yoktun.
Sana her bir duygumu anlatmak için yürüyorum sadece. Kenarda köşede saklı her şeyi anlatacağım, söz veriyorum. Ama neredesin Yoongi?
Artık zayıf düşmüş bedenim beni taşıyamıyor. Senin yokluğun beni daha da güçsüz yapıyor belki de. Yürümeye devam ediyorum.
Benden her an daha fazla uzaklaşan bir rüya gibisin. Yaklaşmaya çalışıyorum ama zaten kalbimdesin, hissediyorum. Güneşin çıkışıyla gökyüzünden silinen yıldızlara saklayabilir miyim sevgimi?
Senin bedenini görüyorum Yoongi. Yerde öylece duran bedenini görüyorum. Seni gördüğüm anda gözlerim parlıyor. Vücudumu bir enerji ele geçiriyor.
Sana bir adım daha atıyorum. Yaklaşabiliyorum bu sefer ama ters giden bir şeyler var. Bir anda karşıma çıkman garip değil mi? Sana dair her şey bir anda oluyor.
Sana doğru koşuyorum. Nefesim bitene kadar, kalbim delice atana kadar koşuyorum. Sen ise öylece yerdesin. Yerde hareketsiz yatman garip değil mi?
Uyuyorsun diye düşünüyorum. En iyiyi düşünüyorum. En kötü olamaz diyorum kendimce. Daha da yaklaşıyorum sana. Gözlerin kapalı ve göğsün inip kalkmıyor. Nefes alamıyor musun?
Belki de gözüm yanılıyordur diyorum. Koşmaya devam ediyorum. Hava çok sıcak ve ben güneşin alnında sevmediğim sıcağı bile düşünmeden sadece sana doğru gidiyorum. Etrafımdaki her şeyi unutturuyorsun bana.
Yavaşça, sana doğru geliyorum. Güneş bembeyaz tenine değip geçerken sen öylece duruyorsun orada.
Yanına geldiğimde nefes nefese bir şekilde yanına çöküyorum. Sen hâlâ gözlerini açmıyorsun. Demek ki uyuyor diye geçiriyorum içimden. Hâlâ en iyisini düşünüyorum. Senin öğrettiğin gibi...
Kafamı göğsüne yaslıyorum, Tam kalbinin üzerine. Kalbinin atışını duyamıyorum. Daralıyormuş gibi hissediyorum. Nefes alamıyormuş gibi hissediyorum Yoongi. Senin kalbinin atmayacağına inanmıyorum. Kendimi suçluyorum kalbinin sesini duyamadığım için. Kulaklarım duymuyor diyorum. En iyisindeyim, yine...
Yanağıma vuran nefesin yok Yoongi. Nefes almıyorsun. İnanma vaktim gelmiş olmalı değil mi? Ama ben yine inanmıyorum. Yanağımı dudaklarına iyice yaklaştırıyorum, nefesini hissedemiyorum. Hızlıca parmaklarımla nabzına bakıyorum. Hiçbir şey hissetmiyorum. Hislerimi kaybettim diyorum. İyi her zaman iyi mi?
Hislerim yoksa sen de yoksun. Seni hissetmesem yanımda olabilir misin sonsuza dek? Bilebilir misin beni?
"Seni hissedemiyorum Yoongi. Sen artık yoksun."
Sana ihtiyacım var, seni özlüyorum. Seni unutmak için çabalıyorum. Gerçekten unuttuğumu kendime söyledim. Ama sonda, senin hakkında konuşuyorum yine. Senin hareketsiz bedeninle konuşuyorum. Cesaret edemeyip anlatmadığım her kelime beni daha da dibe sürüklüyor. Seni gerçekten unutmak için bana zaman vermelisin. Başaramayacak gibi hissediyorum ama çabalıyorum.
O tüm anıları silebileceğimi sanmıyorum. Çünkü anılar çok güzeldi. Beni tekrardan öldürüp yaşatıyorsun. Sensiz hayatta değilim. Sensiz öleceğimi biliyorsun.
Başım yine göğsünde ama bu sefer en iyiyi değil en kötüyü düşünüyorum. Kendiki inandıramıyorum hiçbir şeye. Senin olmadığına inandıramıyorum Yoongi.
İçimde bir boşluk var. Hiçbir şey hissetmiyorum. Ben, ben değilmişim gibi. Bu dünyaya ait değilmişim gibi. Ne mutluyum ne de üzgün bu duygu beni kötülüğe sürüklüyor. Kendime bir şey yapmaktan korkuyorum. Ama artık bana yardım edebilecek biri yok. Sen yoksun Yoongi. Tek hatırladığım sendin ama artık seni de hatırlamıyorum.
"Min Yoongi ben her yere seni yazdım. O defterlerin hepsine, tüm o uyumadığım ve ses kaydettiğim geceler sendin... Her şeyim sendin Yoongi."
Dinliyor musun? Sesimi, sana yaptığım itirafı? Şu an dinliyor musun? Kalbimi duyabiliyor musun? Sana her şeyi göstermeliydim. Pişman olmuştum ne kadar göstermek istesemde bu olamazdı değil mi?
Tüm gücümü kaybettiğimde onun yanı başında yere çökmüş bir şekilde ağlıyordum sadece. Teni daha da beyaza bürünmüştü.
Ona yazdığım her bir cümleyi ona anlatacak cesareti toplamışken o beni bırakmıştı. Öylece bırakıp gitmişti.
Elimi yanağına koydum. Karşımdaki yüzü daha fazla inceledim. Onu böyle karşımda tepkisizce yatarken görmek çok kötüydü.
Yavaşça eğilerek yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Kendini tutamayan gözyaşlarım onun yüzüne damlamıştı. Lanet olsun dursanız olmaz değil mi?!
Sinirle gözyaşlarımı elimin tersiyle silerek soluk tenine, yanaklarına dokundum. Bakışlarım aşağı kaldığında yavaşça parmaklarımı saçlarına geçirdim.
Dudaklarımı nazikçe dudaklarına bastırdığımda soğuktu... Çok soğuktu, içimi üşütecek kadar. Sakince geri çekildim. Kendimden beklemeyeceğim kadar sakindim şimdi de. Acı kendini hissettirememiş miydi hâlâ?
Artık hiç umudum kalmadığında karşımdaki vücuda sıkıca sarılmıştım. Seni hissedemiyorum Yoongi. Yakınımdasın ama bir o kadar da uzağımdasın.
Hiçbir şey yapamıyorum senin için. Hiçbir şey.
~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Game || MYG
FanfictionTek bildiğim şey bana iyi geldiğiydi. Ama artık ondan bile şüpheliydim. Başlangıç: 07.07.2021 Bitiş: 19.10.2021