▪︎Yangın▪︎

55 7 0
                                    

Ormanda yürüyüşe çıkmıştım. Bu beni sakinleştiriyordu. Yoongi'nin yokluğuna alışmakta oldukça zorlanıyordum ama alışmaktan başka çarem yoktu. Aklımdaki düşünceler her an beni içine alıp yok etmeye çalışır gibiydiler. Ama ben burada huzurlu hissediyordum. Taze havayı ciğerlerime çekiyordum. İyi geliyordu.

Etrafı incelerken gökyüzünü kaplamış olan gri duman dikkatimi çekti. Bir yer yanıyor olmalıydı. Evimiz oraya yakındı ama orası başka bir yer olmalıydı. O tarafa doğru ilerledim.

Biraz yaklaştığımda bütün anılarımın olduğu yerin yandığını gördüm. Yoongi beni bırakıp gittikten sonra onunla olan bütün anılarımızda gözlerimin önünde beni bırakıp gidiyordu. Asla gelmemek üzere... Gözlerim dolmaya başladı.

Önümde yanan evimize bakıyordum. İçinde anılarımızın olduğu eve. Gerçeklik gibi gelmiyor hiçbir şey. Anılarımızın hepsi yanıp kül oluyor.

Neden kimsenin umrunda bile değil? Ya sevdiklerimi de kaybedersem... O zaman ne olacak? Yine kimsenin umrunda olmayacak.

İçimdeki yangını daha söndürememişken bu olanlar ağır geliyor. Çaresizce yere çökmekten başka bir şey yapamıyorum. Her şeyimiz kül olup gidiyor.

İnsan neden kötü şeyleri yaşamadan önce önemsemez? Siyaha büründüklerinde içlerinde kalan son beyaz ışıkla çıkış yolu ararlar. Derinlerdeki beyazı da kaybettiklerinde artık yoklardır. Ne olursa olsun derinlerde kalan minik beyaz ışığa tutunmalısın. Yoksa sen olur musun ki?

Yanıyor. Her şey yanıyor. En acısıda her şey gözümün önünde oluyor. Bu daha çok can yakmaz mı? Görmesem daha iyi olmaz mıydım?

Her şeyimi kaybediyorum. Gözümün önünde yanıp kül oluyordu her şey. Daha ne kadar izleyebilirdim, bir şeyler yapmalıydım. Yoonhi ile olan tüm anılarımın kül olup gitmesini sadece izleyecek miydim yani?

Ne olacağını hiç düşünmeden ayağa kalktım ve evimize doğru koştum. Her şeyimiz yanıp kül olduktan sonra ben nasıl ben olabilirdim? Yoongi'yi kaybetmişken onunla olan bütün anılarımı kül olmaya terk edemezdim.

Evin kapısından girdiğimde içerisi çok sıcaktı. Yanarak mı boğularak mı ölmek isterdin sorusuna yanarak diye cevap vermezdim ama burada belkide yanarak ölecektim. Kendim olamadıktan sonra ölsem ne değişirdi ki?

Nefes alamıyor gibi hissediyordum. Etrafımı saran ateşi umursamayıp yoğun dumanın içinden müzik odama gitmeye başladım.

Kapı yere devrilmişti. Üzerinden zar zor geçip odanın içine girdim. Gördüğüm manzara karşısında her şey aklımdan çıktı. Kahverengi piyano yanıyordu. Ateşlerin arasındaydı o da. Beni yalnız bırakıyordu. Ben artık ben olamayacaktım. Belkide hiçbir zaman.

Ona anlattığım duygular yanıp gidiyordu. Belkide iyiydi bu. Hepsi bir daha gelmemek üzere gidiyordu. Ama ben kime anlatacaktım duygularımı?
Aklıma bir anda söz yazdığım defterlerim geldi. Odanın içine göz gezdirdiğimde ateşin kütüphanemdeki her şeyi çoktan küle çevirdiğini gördüm. İyi hissetmiyordum.

Yazdığım sözlerin hepsi kül olmuştu. Yoongi'ye hiçbirini okutamamıştım bile. Cesaret edememiştim işte ve olan olmuştu. Korkak olmaktan nefret ediyordum. Bu beni pişman ediyordu. Böyle yaşamak çok zor.

Yanmış kağıtlar havada uçuşuyor. Kimseye göstermeye cesaret edemediğim defterlerin hepsi yanıp küle dönüşüyor. Ben bir söz vermiştim ama artık bu sözü tutamayacağım. Her şeyimi kaybetmişken nasıl yapabilirim bunu?

Yere çöktüm sadece. Elimden bir şey gelmiyordu. Yapabilecek ne vardı ki? Gözyaşlarımdan etrafı bulanık görüyordum. Nefes alamıyordum. Burada alevlerin arasında piyanoyla beraber yanacaktım. Artık benden bir parça kalmayacaktı. Yok olmak istiyordum. O zaman güzel olacağına inanıyorum her şeyin.

Kahverengi piyano yanıyor. Onunla olanlar film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden.

Benim  içimdekileri bilen ve duyan o vardı. Beni anlayan sadece o vardı. Her şeyimi kaybetsem bile onu kaybetmezdim. O beni yarı yolda bırakmazdı çoğu şeyin aksine. Beni anlardı. Kelimelerimle anlatamasam bile anlardı.

Yoktu... O artık yoktu. Beni anlayacak kimse kalmamıştı artık. Bırakıp gidiyordu. Son kez dokunmak istemiştim o an. Bu delilikti... Yapacaktım. Son anları yaşadığımı bilmek bana ikinci kez büyük bir acı vermişti. Son kez o tuşlara dokunacaktım.

Ayağa kalkmaya çalıştım. Kalkmaya çalışırken başım dönmüştü. Her an yerine yenisi gelen gözyaşlarımı sildim tekrar. Ona doğru yürümeye başladım.
Kendimi kaybetmiştim.

Piyanonun koltuğuna oturmadan önce defterlerimden bir tanesini gördüm. Diğer defterlerimden farklı yerdeydi ve onlara göre sağlam gözüküyordu. Onu elime aldım ve içinden bir sayfayı açtım. Sayfada bir bestemin notaları vardı. Hızlıca piyanonun notalığına koyarak sandalyesine oturdum.

Parmaklarımı son kez onun siyahında ve beyazında gezdirdim. Bana hâlâ yardım eden oydu. Son nefesini vermeden önce bile bana hatırlatıyordu siyah olsam bile içimde beyazın her zaman olacağını.

Gözyaşlarım asla durmuyordu. Yazdığım notalara bakarak yavaşça bestemi çalmaya başladım. Tam bu an için yazmış gibiydim. Ne kadar kalbimi parçalasa bile güzel bir andı. Saklayacaktım her zaman kalbimin en derinlerinde...

Sert bastım tuşlara. Son kez bütün duygularımı ona aktardım. Ağzımdan çıkan sözlerle bestemi tamamlamıştım.

Kal uzaklarda bile olsa...

Belkide asla hatırlamayacaktım sözleri ama bu anı unutmayacaktım. Kahverengi piyanoyu son kez çalışımı asla unutmayacaktım.

Sustuğunda evin içindeki sesler. Alevlerin arasındaydım. Neler olacağı umrumda bile değildi. Bu son anım olsa bile burada durmak istiyordum. Bir şey kurtarabilme umuduyla notalıkta birazı yanmış defterimi aldım. Kafamı piyanonun tuşlarına yasladım ve öylece bekledim. Etrafı iyice bulanık görmeye başlamıştım. Bayılacaktım ve bir daha asla olmayacaktım.

Beni ben yapan her şey küle dönmüştü.

                                   ~

Game || MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin