8. BÖLÜM: MASERATİ

778 56 10
                                    

"Daha sakinsin, değil mi?" diye sordu Ceren odama girmek için izin isterken. Ben giden numaralarıma, resimlerime ve belki de telefonuma ağlarken öbür telefona bir şeyler olmuştu ve resmen eski telefonum haline gelmişti. Açıkçası diğerleri korkuyordu ancak ben hâlâ duygusuz bir robot gibiydim.

Bu adam beni dehşet korkutmuştu. Elimdeki metal şey tıpkı kendi telefonum gibiydi. Bunun içinse üst düzey teknoloji falan gerekiyordu. Bir kere adamın hacker olduğunu anlamıştım, bu nedenle beni izlediğini düşünerek tüm kameraları kapatmış, bilgisayarı açamaz olmuştuk.

Şantaj yapar mıydı? Beni kaçırmıştı, neden yapmasındı?

"Berk bizi çağırıyor, biraz kafan dağılsın. Oyun hakkında anlatacakları varmış."

Kafamı aşağı yukarı sallayıp yerimden kalktım. Sonuçta ne kadar yatakta kalıp korkarak oturabilirdim ki? Otursam bile ne değişirdi ki?

"Elimde biraz para var." dedim salona girerken. "Oyuna gitmeden kirayı ödeyelim, en azından döndüğümüzde kalacak bir yerimiz olsun."

"Buna gerek yok ki." dedi Berk usulca.  Evet, o bir erkek arkadaşıyla aynı evde kaldığı için bizi ağırlayabilirdi. Ancak beklediğimden farklı bir şekilde konuştu. "Sonuçta döndüğümüzde ufak çaplı zengin olacağız."

Gözlerimi devirdim. Hiç umudum yoktu ya, neyse.

"Şimdi bazı kavramlar var, onları öğrenin." dedi. "Noob mesela acemiler için kullanılan bir şey. Haritada kırmızı noktalar size düşmanı, olduğunuz yeri ve yakındaki şeyleri gösterir. Sizi ezmek isteyen biri direkt bunu söyleyebilir. Yani, Eda'yı aslında çünkü o oyuncu. Her neyse karakterler üç seviyeden oluşuyor-"

"Berbat bir öğretmensin." diye atladım olaya.

"Kafam karıştı benim de."

Ceren'e kısa bir bakış atıp "Bence sen bize birkaç kaynak bul, biz de okuyalım izleyelim bir şeyler yapalım." diye mırıldandım. Desteklemek ister gibi başını sallayınca Berk'in yüzü düştü ister istemez. Yine de bize birkaç siteden bahsederek yardımcı olmaya devam etti.

Aslında anlattığı şeyleri biliyordum. Yami teknolıji çağında cahil olmak pek mümkün değildi. Hatta aynı oyunun geçen sene yalnızca oyuncular içinde bir turnuva düzenlediğinden de haberim vardı. İnternette kazanan oyuncular hakkında uzun uzadıya haberler yapılmış, kimliklerine ulaşmam mümkün olmuştu. Aslına bakılırsa her birinin tek yaptığı şey oyun oynamak ve bazen de canlı yayın açmaktı.

Saatler nasıl geçti bilmiyordum ancak başımızı ekrandan kaldırdığımızda hava çoktan kararmıştı. Berk bize pizza ısmarladığı için tok bir karın, bir çift kanlanmış göz, yorgun zihin ve beden dörtlüsüyle koltukta oturuyordum.

"Ben artık gideyim." dedi Berk. "Siz de kendinize şimdiden birkaç çanta hazırlayın. Oyuncular için belirlenecek toplanma alanına beraber geçeceğiz. Yer ve zamanı mail atacaklarmış."

Evden çıkarken onu uğurlayıp Ceren'in yanına döndüğümde koltukta uyuduğunu fark ettim. Biraz sessiz olmaya özen gösterdikten sonra da odaya geçip neredeyse kilitli kutuda saklayacağım telefonuma (?) bakmaya başladım.

Bu telefon nedense benim elimdeyken hissediyordu da yeni mesaj olduğunu gösteriyordu. Ancak bu kez mesajın sahibi babamdan başkası değildi.

"Onca erkeğin arasında oyun oynamak da senden beklenirdi. O okula boşuna yolluyoruz ya biz. Neyse, kirayı ödedim. Dert etme."

Başımı iki yana sallarken ağlamamak için kendimi sıktığımı fark ettim. Tamam, belki bir baba olarak bu ülke şartlarında erkeklerle mesafeli olmamı isteyebilirdi ancak kaba şekilde dile getirmesi de çok normal değildi. Nefesimi bırakıp uygulama ekranına döndükten sonra ev sahibine mesaj atmak için rehbere girdim. İlk sırada benim kaydetmediğim bir numara vardı ve aynen şöyle yazıyordu:

Adını sen koy.

Yazının üstüne dokunmamla birlikte daha garip bir şey oldu çünkü klavye çıkmış, bir isim yazmamı bekliyordu. Geri gitmeye çalışsam da bir işe yaramadığı için bunun küçük oyunlardan biri olduğunu anladım. Kendisini Maserati diye kaydetmemin ardından da henüz hiç konuşulmamış sohbet ekranı belirdi.

Resmi yoktu, numarası yoktu, her zamanki uygulama ekranımdı ama işin içinde oyun olduğuna emindim. Kendisine ulaşmam için mi böyle hir hareket yapmıştı diye düşünmeden edemedim ama sonuçta nasıl böyle ünlü bir uygulamaya sızabilirdi?

Adam senin olmayan telefonu senin telefonun haline getirdi Eda.

Sonra tüm bunlar için bir açıklama istediğimi anladım. Belirsizlik başımda ağrılara neden oluyordu, garip ruh halleri içinde kıvranıyordum. Aslına bakılırsa, benimle o bankta oturmasının bile bir oyun olduğunu düşünmeye başlamıştım. Sapıklıkla yargılamıyordum ama... Neden yargılamıyordum ki? Pekala, adam manyağın teki ve oldukça zengin olabilirdi. Bana zarar vermeyeceği konusunda hiçbir şey yoktu.

Üstelik beni koruyacağını söyledi. Haspam, sen önce kendinden koru.

"İlk oturduğumuz sahilde, yarın sabah 8'de." diye mesaj attım.

Müsait olup olmaması umrumun köşesinden geçmiyordu.

OYUN KAMPI: TURNUVA (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin