35. BÖLÜM: TABLONUN ARKASINDA

231 20 15
                                    

Bugün geleneksel bölüm atma günü falan da değil ama bir girmişken hepsine el atayım istedim.

SE-LAM-LAR! Bu bölümü 3. yazışım ama bence bu hali daha iyi oldu. Sonuçta Miraç teamin de biraz yüzünü güldürmek gerekiyor, değil mi? Ehehehe! Söylemiş miydim, bu kitapta ben dahil kimseye güvenmeyin arkadaşlar! 

Diğer bölümün de birazı yazılı, en kısa sürede atmayı planlıyorum. O zamana kadar iyi bakın kendinize ♥

Birazasli iyi okumalar diler...

 ♥♠♣♦

Salona girmek için herhangi bir güvenlik kontrolü olmaması bana çok kötü bir şeyi göstermişti. Bu şey, bende silah varsa herkeste olabileceği hissiydi. Yine de Ceren'in koltukların üzerinde zıplayan ve yeni flörtünü anlatan heyecanlı hali gözümde canlanınca geri adım atamamıştım. Sanırım bu yüzden Miraç'ı hiçbir zaman affetmeyecektim.

İleri doğru adımlamaya başladığımda beni karşılayan ve gerçekten sanat eseri gibi duran tablolara baktım. Zira beklediğim şeyler vazo falandı. Burada resmen bambaşka şeyler duruyordu. Fakat itiraf etmeliydim ki tablolar eşsiz güzelliklere sahipti.

Özellikle ilk gördüğüm tablo renkleriyle beni benden almıştı. 

(İnsanlar yokmuş gibi yapın minik gamerlar)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(İnsanlar yokmuş gibi yapın minik gamerlar)

Tablonun hemen altında duran minik kartta Helene yazıyordu. Tablonun adı bu olmalıydı. 

Çok sanattan anlar bir edayla tabloya uzun uzun bakıp yandakine doğru ilerledim. Bu esnada insanlara fazla bakmamanın dikkat çekeceğini düşündüm ve içeridekilere bir bakış attım. Garsonlar şampanya dolu kadehlerle geziyordu ve ortadaki iki kokteyl masasında çeşitli yiyecekler vardı. 

Beni nereye attın sen Yamaç?

"İlgili görünüyorsun." diyen bir sesle arkamı döndüm. "Ben Antonio." diyerek elini uzattığında sıktım. "Sen de..."

"Nerissa." dedim. Sonra elini sıktım. Adamın kaşları salladığım isimle birlikte havalanırken aklımdan geçen tek şey şuydu:

Umarım aslında var olan birinin adını sallamamışımdır. Yoksa yarın duvarlarda sallanan ben olurum.

"İtalyanca?" 

"Anneannem İtalyan." diye salladım. "Annem de bu ismi beğenmiş." 

"O halde İtalyanca biliyor olmalısın?"

"Ah, maalesef. Annemi bebekken kaybettim." 

"Mio caro! (Canım benim!) Çok üzüldüm."

OYUN KAMPI: TURNUVA (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin