Antik ses son sözlerini söyledikten sonra gitmiş gibiydi. Klaus sesin varlığını daha fazla zihninde hissedemiyordu. Geriye ise geniş bir platonun ortasında ellerinden gök mavisi enerji huzmeleri akan tereddütlü bir Klaus kalmıştı.
"Ne yapacağım ben ?" derken odağı ellerine gitti. Enerjinin yoğunluğu bazen artarken bazen de azalıyordu. Bir tür denge içerisine girmeye çalışıyor gibiydi.
"Enerjinin yoğunluğuna ve hislerimin getirdiği bilgilere bakacak olursak... Maksimum bir ayım var. Sadece bir ay daha bu enerjiye dayanabilirim. Ondan sonra seçim yapmam gerekecek."
Klaus, odağını ellerinden çekerek geniş platoya odakladığında hüzünle dolduğunu fark etti. Fakat bu hüzünün neden kaynaklandığını kestiremiyordu
"Çok uzun bir hayat yaşadın Klaus. Çok acılar çektin. Uğruna savaştığın en değerli varlığı da kaybettiğine göre. Belki de bu bizim ebedi bir şekilde dinlenmemiz için bir şanstır."
Klaus'un düşüncelerinden sonra ellerinden akan gök mavisi enerji durmuş ve vücudu bir denge içerisine girmişti. Fakat Klaus bu durumun geçici olduğunu biliyordu. Vücudu, belki de diyarlar arasında en güçlü ve dayanıklı olan şeyin sadece bir aylık ömrü kalmıştı.
Klaus bunları düşünürken, büyü gücü onu havaya kaldırdı. Yaşanılan şeyler yaşanmıştı. Kendisiyle ilgili sıkıntıları bulduğu için artık Avalon ile ilgili sıkıntılarına geri dönebileceğini düşündü.
Tekrardan yüksek hızlı uçuşuna geri döndüğünde başkente ulaşması sadece dakikaları bulmuştu. Geri döner dönmez tüm aurasını ve büyü gücünü baskıladı. Mevcut durumunu düşündüğünde her şeyi anlamadan açığa çıkmak istememişti.
Sarayın üstüne geldiğinde odağını taht salonuna çevirdi. Ejderha Tahtının üzerinde oturan kişi yirmili yaşlarında gibi görünen Klaus'un yeğeni David'den başkası değildi. Sağ elinde Kraliyet Kılıcını tutarken sol eliyle de telefon benzeri bir şeyle bir görüntü izliyor gibiydi.
David kelimenin tam anlamıyla büyümüştü. Klaus öldükten sonra ne kadar zaman geçtiğinden emin değildi fakat onlar için oldukça fazla zaman geçmiş gibiydi. David odağını görüntülere verirken bir yandan gülümsüyor bir yandan da yüzü sıkıntıyla doluyordu.
Bu duygusal değişim durumu devam ederken, Taht Odasının kapısı açıldı ve içeriye bir çığırtkan giriş yaptı. Kralın önünde eğilerek selam verdikten sonra kapının eşiğinde durdu.
"Savaş Konseyi huzurunuza kabullerini isterler majesteleri."
Çığırtkanın sözlerini duyan David, odağını çekerek gelsinler işareti yaptı. Onun onayıyla kapılar sonuna kadar açıldı. Kapılardan içeriye giren kişiler ise Klaus'a hiçte yabancı gelmeyen suretlerdi.
İçeriye ilk önce altı kız kardeş girdi. Yüzleri kireç gibiydi ve Kral'dan bile daha fazla stresi yüzlerinde taşıyorlardı. Hemen ardından John ile Jaden ve Stephan'da giriş yaptı. Üçlüyü gören Klaus'un yüzünü sevimli bir şaşkınlık ifadesi sarmaladı. John, Klaus ölmeden önce zaten Kral Eliydi ve Savaş Konseyinde yer almasından daha doğal bir şey yoktu.
Fakat Jaden ve Stephan ikilisi bir şekilde Savaş Konseyine girebilecek kadar yükselmiş gibilerdi. Herkes giriş yaptıktan sonra Kral'ın önünde eğildiler ve Kral'ın elini kaldırması ile birlikte dikilerek Taht Odasının sağında bulunan yuvarlak bir masanın etrafına geçtiler.
Masanın üzerinde Avalon Haritasının bir motifi kazılıydı. Harita da bazı kısımlar işaretlenmişti. İşaretlenmeyen tek kısım burası yani Merkezi Krallıktı. Bu durumu fark eden Klaus, haritayı incelerken bu işaretlemelerin anlamını düşündü. İlk aklın gelen tek şey, diğer krallıkların işgal edilmiş olması ve geriye kalan tek şeyin Merkezi Krallık olduğuydu ki, Kral Theo'nun sözleri de bunu kanıtlar niteliydeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klaus Maxwell ♕ Kaos Ateşi
ФэнтезиMutlak Safkan ve Ejderha Kral olarak bilinen Klaus Maxwell'in ölümüyle tüm diyarı derin bir hüzün dalgası sarmalamıştı. Fakat bu bile beklenen savaşları ertelemeye yetmemişti. Ejderha Kral'ın ölmesi ile başlayan istila dalgaları ve Kutsal Tanrılara...