"Buraya gelmeyi ben seçtim."
Cassie'nin sözlerini duyan Klaus, kısa süreli şok geçirmişti. Özünde Cassie'nin burada olmasını ana nedeninin önünde ki iki Tanrı olduğunu düşünmüştü. Özellikle Ölüm Tanrısı gibi birisi önündeyken başka bir seçenek aklına bile gelmemişti.
"Nasıl..." dedi Klaus inanamayarak. "Ölüler Diyarı nasıl bir yer bilmiyorum fakat bunu nasıl başardın."
Klaus'un şaşkın ifadesini gören Cassie, kıkırdayarak gülümsedi. "Ölüler Diyarındayken bazı özel kişiler, Yaşayanların Diyarında neler olup bittiğini görebilir." dedi ve imalı bir şekilde baktı. "Bende o özel kişilerden birisiyim."
Cassie'nin açıklaması ile Klaus, kızın ölümünden sonra kendisini neler yaşadığını ve yaptığını an ve an gördüğünü anladı. Cassie öldüğünde Klaus gerçek anlamda bir hüzne boğulmuştu. Öyle ki ilk yıllarda bu hüznün acısını sadece kendisi değil tüm diyarlar çekmişti.
Bunlar Klaus'un bile hatırlamak istemeyeceği anılarken, hayatta en çok değer verdiği insan da bunlara şahit olmuştu.
"Ben..." Klaus açıklama yapmak üzereyken, Cassie nazik adımlar ile Klaus'un elini tuttu ve kafasını salladı. "Açıklama yapmak zorunda değilsin sevgilim." dedi ve açıklamasına devam etti.
"Yaşadığın onca şeyden sonra zaten müdahale edememek, beni içten içe bitiriyorken, en son öldüğünde aslında yanıma geleceğini düşünmüştüm." dedi ve Klaus'un gözlerinin içine baktı. Bakışları bir yandan Klaus'un yanına gelmediği için hüzünlüyken bir yandan da hala daha yaşama tutuntuğu için sevinçliydi. Kendisi bile ne düşüneceğini bilmiyordu.
"Fakat sen iraden sayesinde Ölüm'ün kurallarını hiçe saydın ve bir Araf yaratarak ruhuna oraya gitmesini hükmettin."
Klaus kendisi hakkında söylenen her şeyde daha da aydınlanıyor gibi hissediyordu. Özünde uzun hayatında bir çok defa kalıcı olarak ölmesi gerekiyordu. Fakat her zaman bir şekilde geri dönmeyi başarmıştı.
Her zaman bunun nedenini merak etse de şimdi biraz anlıyordu.
"İrade..." dedi Klaus kendi kendine. Cassie de sevgilisine onaylayarak "Evet... İraden o kadar kırılmaz ki, ölümün kendisine bile meydan okuyor." dedi etkilenmiş bir ifadeyle ve devam etti.
"Ruhunun yaratmış olduğun Araf'a geleceğini duyunca ve yaşadığın travma derecesinde ki olayları gördüğümde yanında olmam gerektiğini hissederek Ölüler Diyarından buraya geldim. Yaklaşık altı aydır burada seni bekliyordum."
Cassie'nin sözlerinden sonra "Altı ay mı! Nasıl!" diye bağırdı Klaus inanamayarak. "Ben öleli olsun olsun bir kaç saniye oldu."
Klaus'un sorusuna Ölüm Tanrısından cevap geldi.
"Andar ve Aiden olaylarında ki büyü aktarıma Tanrısal Özünü aktarırken sadece bedenin değil aynı zamanda ruhunda hasar gördü. Ruhun, Arafa gelmeden önce kendini iyileştirmek zorunda kaldı."
Ölüm Tanrısının sözleriyle yüzünü düşüren Klaus, "Altı ay mı... Çok uzunmuş." dedi sakince. Fakat bu cevabı iki Tanrı'yı da hayretler içerisinde bırakmıştı. Öyle ki Anka Tanrısı öfkeyle tepinerek "Altı ay mı uzun! Ulan normal bir Tanrı öyle bir büyüden sağ bile çıkamazdı. Ne anlatıyorsun!"
Anka Tanrısını öfkesini gram sallamadan Cassie'ye dönen Klaus, "Peki buraya nasıl gelebildin. Herkes elini kolunu sallayarak gelebiliyor mu?" diye sordu. Klaus'un sorusuna Cassie'den "Benim de kendime göre biraz gücüm var diyelim." diye cevap verdi.
Fakat bu cevap Ölüm Tanrısının sakinliğini hepten kaybetmesine neden olmuştu.
"Biraz mı... Biraz mı! Bu nasıl biraz?" dedi ve Klaus'a dönerek Cassie'ye işaret etti. "Bu kızın şu anda üçümüzün toplam gücünden daha kudretli bir gücü var. Buraya gelebilmek için Ölüler Diyarını birbirine kattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klaus Maxwell ♕ Kaos Ateşi
FantasiaMutlak Safkan ve Ejderha Kral olarak bilinen Klaus Maxwell'in ölümüyle tüm diyarı derin bir hüzün dalgası sarmalamıştı. Fakat bu bile beklenen savaşları ertelemeye yetmemişti. Ejderha Kral'ın ölmesi ile başlayan istila dalgaları ve Kutsal Tanrılara...