Klaus'un isteği üzerine ikizlerin Has Bahçede yaktıkları mangal ile saray adeta eski günlerine kavuşmuş gibiydi. Klaus herkese sakin bir şekilde tekrardan hayata döndükten sonra neler yaşadığını anlatmıştı.
Tekrardan aile sevgisini içinde hisseden Klaus, öz ailesi, en yakın arkadaşları, Sarah ve Aaron'la saatlerce sohbet etmişlerdi.
"Biliyordum! Theo'nun Gök Alevleri ile kendi sarayına çakılması sırası ve anılarımın bir tür bozukluk içerisinde olmasıyla senin hayatta olduğu tahmin etmeliydim."
Aaron'un sözleri herkesin samimi bir şekilde gülümsemesine sebebiyet vermişti.
"Peki şimdi ne yapacaksın ?" dedi Stephan ve ekledi. "Bu bir tür ikinci şans gibi bir şey."
Stephan'ın sorduğu soru, herkesin aklında ki mutlak soruydu. Klaus gibi yaşı binleri geçmiş, zamanının çoğunu bitmek bilmeyen savaşlar ile tüketmiş, gücünün doruğunda olan birisi ölümden dönerek ikinci bir şans elde ettiğine ne yapmalıydı?
Klaus bile cevabı tam olarak bilmiyordu. Fakat ortamı yumuşatmak için bir şeyler söylemesi gerekliydi.
"İki değil de dördüncü şans desek daha doğru olur."
Klaus'un sözleri ortamın ciddiyetini tek hamlede kırmıştı. Herkes bir anlığına kahkaha atsa da, Klaus'un tekrardan ciddi ifadeye bürünmesiyle eski ciddiyet geri dönmüştü.
"Sorunun cevabına gelecek olursak bende tam emin değilim. Ömrüm diyar için savaşmakla geçti. Fakat işin sonunda hem sevdiğim kızı, hem de ebeveynlerimi kaybettim. Diyarın güvenliği için bir Tanrıyı katlettim ve diğerlerini de sürgün ettim. Yine de her yaptığım şeyin sonunda evren sanki bana bu da olmadı der gibi yeni yeni sorunlar yarattı."
Herkes bu sözler ile Klaus'un artık kendisi için yaşamak istediği anlamlarını çıkartmıştı. Özünde tüm yaptıklarından sonra böyle bir isteği Klaus'tan başka hiç kimse hak etmiyordu. Bu yüzden herkes anlayışlı gözler ile ona bakıyordu.
"Bu yüzden bu sorunları çözmem gerekiyor. İlk önce Avalon içerisinde hakimiyetimizi tekrardan sağladıktan sonra Antik Kahraman Mia'nın peşine düşeceğim." dedi Klaus ve herkesin gözüne amaç dolu gözler ile baktı. "Sizlere ve anneme çektirdiği acıların hesabını ödeyecek. Hiç kimse benim ailemle uğraşamaz. Tüm Antik Kahramanlar bir Maxwell ile uğraşmak neymiş görecekler!"
Bu sözler tüm hanedanı canlandırmaya yetmişti. Herkesin içinde ki amaç ateşi tekrardan yanmıştı. Herkes heyecanla bakarken, Aaron ve David birbirlerine bakarak kafalarını salladılar ve aynı anda ayağa kalktılar. İlk konuşan Aaron'du.
"Diyarların gözünde varisi sayıldığım Niklaus Maxwell geri döndüğüne göre ben de Mutlak Safkan unvanını haklı sahibine geri iade ediyorum."
Klaus, Aaron'un sözleri karşısında sözde varisine inceleyen gözler ile bakarken, David'de aynı şekilde belini bükerek eğildi.
"Ejderha Tahtının 101. Hükümdarı Kral David olarak ben de hanedanımızın kutlu tahtını haklı sahibi Mutlak Safkan Niklaus Maxwell'e devretmekten gurur duyarım."
David'in sözleri Has Bahçeye bomba gibi düşmüştü. Bu haber ile Sarah dahil herkes oturdukları yerden kalkarak bellerini bükmüş ve Klaus karşısında saygıyla eğilmişlerdi. Klaus önünde eğilen ailesine bakarak kalkmalarını söyleyecekken tüm vücudu titredi ve hissettiği antik bir varlıkla gökyüzüne baktı.
"Niklaus Maxwell..."
Gökyüzünden yayılan antik ama bir o kadar da habis bir ses ile herkesin bakışı, Klaus gibi gökyüzüne kaymıştı. Gökyüzünde sabit bir şekilde durarak Klaus'a bakan kişi, Shifter Kralı Slifer'dan başkası değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klaus Maxwell ♕ Kaos Ateşi
FantasyMutlak Safkan ve Ejderha Kral olarak bilinen Klaus Maxwell'in ölümüyle tüm diyarı derin bir hüzün dalgası sarmalamıştı. Fakat bu bile beklenen savaşları ertelemeye yetmemişti. Ejderha Kral'ın ölmesi ile başlayan istila dalgaları ve Kutsal Tanrılara...