Bölüm Parçası- Majeste/Aşk Dediğin
25.Bölüm
Yapacağın tek şey reçel koymak ve ona da tuz döküyorsun!"
Herkesin Sedefe kızmalarını keyifle izledim. Hala bana oyunlar oynayabileceğini düşünüyordu ama ben o güçsüz kız değildim artık. Sedef'in sinirden kızarmış suratına bakmak keyiflendirmişti. Dünden kalan hastalığımı hiç hissetmiyordum.
"Siktir! Kızım parmağına ne oldu?" Abimin ne kadar terbiyesiz olduğunu söylemiş miydim? Veya ne kadar abarttığını? Parmağımdaki küçücük kesiği fark etmişti. Yanıma gelince bende parmağıma baktım ve masanın üstünde birikmiş kanı gördüm. Sanırım küçücük yara biraz açılmıştı.
"Önemli bir şey değil küçücük yara." dedim gülerek. Bu sırada Rüzgar da içerinden yara bandı getirmiş parmağıma sarıyordu.
"Acıyor mu?" Gülümseyerek Rüzgara döndüm. O sırada fark ettiğim şey ise abimler gelelden beri neredeyse hiç Rüzgarla konuşamamıştım bile ve onu özlemiştim.
"Hayır çok iyiyim." diyerek hepsine gülümsedim. Benim ifademi görünce hepsinin yüzüne de rahatlamış bir ifade geldi.
"Eee ne yapıyoruz bugün?" Mahcup bir ifadeyle Meriç Abime döndüm. Bugün için Rüzgarla vakit geçirecektim.
"Biz bugün için arkadaşlarla buluşmak için sözleşmiştik. Onları ekemeyiz." Dudaklarımı büzerek konuşmuştum. Meriç Abim gözlerini kısarak yüzümü inceledi.
"Bu kadar çabuk mu sıkıldın bizden!" Meriç Abimin sahte üzüntüsüne karşı gidip yanağından öptüm.
"Sizden sıkılan ölsün ya!" diyerek daha sonra da abimin yanağından öptüm.
"İyi bakalım öyle olsun daha sonra görüşürüz artık!" Gülerek yanlarından çıkıp odalarımıza gittik. Gözüme çarpan tek önemli şey ise, planımı söylediğim an Rüzgarın yüzündeki mutluluk ve heyecandı. Onu mutlu ettiğim için içimden kendime beşlik çaktım.
Hazırlanıp aşağıya indim. Rüzgar kapıda beni bekliyordu. Abimleri tekrar öpüp Rüzgarın yanına gittim. "Size baş başa iyi vakitler!" Abimlerin laflarını atıp içeriye geçmişlerdi. Şaşkınlıkla Rüzgar'a döndüm. O da şaşırmış görünüyordu demek ki o da söylememişti. O zaman hiç yalan atamıyorduk.
..
"Nereye gitsek ki?" Arabada nereye gideceğimize karar vermeye çalışıyorduk.
"Tekne turuna ne dersin?" Sevinçle ellerimi çarpıp Rüzgara döndüm. Kesinlikle mükemmel bir fikirdi.
"Mükemmel olur." diyerek onu onayladım.
Son seferlere yetişip tekneye bindik. Kesinlikle çok güzel bir gün geçirmeliydik.
"Çok güzel bir gün olacak." diyerek Rüzgara sarıldım. O da direk bana karşılık verip saçlarımı okşamaya başladı.
"Öyle olacak." diyerek mırıldandı.
"Ya Rüzgar inanamıyorum ne demek bikini ile duramazsın kıro musun nesin ya!" Diyerek sinirle konuştum. Tekneye gelmişiz ne bikinili güneşlenmeme izin veriyor ne de yüzmeme!
"Ne dedin sen?" Şaşkınlıkla Rüzgara döndüm. Daha sonra ne dediğim aklıma gelince zorlukla yutkundum.
"Bana kıro mu dedin?" İşte Rüzgarın en nefret ettiği şeyde buydu kendisine böyle laflar söylenilmesi.
"Aşkım yanlışlıkla ağzımdan kaçtı ya özür dilerim." diyerek mırıldandım. Rüzgar ise istifini bozmadan üzerime doğru geliyordu.
"Bunun bir cezası olacak biliyorsun." Şaşkınlıkla Rüzgara baktım. Ne yani hala o saçma ceza huyu devam mı ediyordu!
"Ne cezası ya insan sevgilisine ceza mı verir?" Diyerek kendimi affettirmeye çalıştım.
"Verir canım eğer sevgilisi ona kıro diyorsa verir." Rüzgarın kararla söylediği cümlesinden sonra korkarak yutkundum. Nasıl bir ceza olabilirdi ki? Korkumdan dolayı yavaş yavaş geri gidiyordum ve sanırım teknenin ucuna yaklaşmıştım.
"Özür dilerim sevgilim." Rüzgarın burnumu tıkayıp, beni kollarının arasına alması ve suya atlamamız bir anda gerçekleşti. Rüzgar burnumu tıkadığı için su kaçmamıştı. Bende denizin içinde gözlerimi açtım. Açtığım zaman Rüzgarın dibimde olduğunu fark ettim. Elleri belimdeydi ve aramızdaki mesafe yok denecek kadar azdı. Gözlerim benden habersiz Rüzgarın dudaklarına kaydı. Onunda aynı şekilde benim dudaklarıma baktığını fark etmiştim.
-Rüzgardan-
Daha fazla beklemeden dudaklarımla Eylül'ün dudaklarını örttüm. Nefessiz kalmaması içinde suyun dışına çıkardım. Önce afallasa da sonradan karşılık vermeye başlamıştı. Nefessiz kaldığını fark edince dudaklarımı ondan çekip kollarımla onu sardım. Bebeğimi çok fazla özlemiştim. Abimler gelelden beri de hiç vakit geçirememiştik. Yüzü kızarmıştı ve utançtan başını yere eğmişti. Gitmek istediğini anlayınca kollarımı daha da sıktım ve izin vermedim. Utandığı zaman daha tatlı olduğu için
"Imm dudaklarının tadı da hala aynıymış." diyerek yanaklarının kızarmasını zevkle izledim. Başını kaldırıp bağıracak gibi oldu ama daha sonra yüzünden şeytani bir sırıtış geçti. Dibime daha fazla girip dudaklarıma baktı.
"Bu arada bende cezana bayıldım." diyerek dudaklarını yalayınca şaşkınlıktan titreyerek ellerimi çektim. Bu kıza neler olmuştu böyle! Yürek falan mı yemişti? Kahkaha sesleriyle kendime gelince Eylül'ün benden kaçıp tekneye yüzdüğünü gördüm. Pis cadı! Demek ki kaçmak için oyun oynamıştı.
Bende hemen arkasından yüzmeye başladım ama açık ara öndeydi. Şu anda benim sevgilime bakan piçler olmasaydı ona yetişebilirdim ama önce şu piçi halletmem lazımdı."Önüne baksana lan." diye kükreyip ayağımla bacağına zorla tekme attım. Tahminlerime göre birazdan kramp girerdi ve daha sonra da geberirdi. Şaka şaka sadece biraz yüzmekte zorlanırdı o kadar. Eylül'ün tekneye çıktığını görünce hızlanıp bende arkasından çıkmaya başladım.
"Bununda bir cezası olacak biliyorsun!" Diye bağırıp arkasından gitmeye devam ettim. Eylül'de çığlık atıp uçarcasına tekneye bindi. Bende hemen arkasından onu yakalayıp gıdıklamaya başladım.
"Şaka yaptın demek! Bakalım bu cezamı da beğenecek misin?" diyerek gıdıklamaya devam ettim. Bir yandan kahkaha atarken bir yandan da kurtulmaya çalışıyordu.
"T-ta-tamam D-dur lü-lütfen" gülmekten zorla konuşuyordu. Yaşlıların 'gülmekten çatlar' sözü aklıma gelince gıdıklamaya bıraktım. Dinlemek lazım. Sonuçta kaç yaşına gelmiş insanlar yani!
"Rüzgarcım!"
-Eylül'den-
"Rüzgarcım!" Duyduğum sürtükümsü sesle arkamızdaki Rüzgar'a seslenen sürtük kıza döndüm. Beni fark etmemişti bile gidip Rüzgar'ın boynuna sarıldı. Rüzgara baktığımda ise hiçbir tepkisi yoktu. Ne kıza sarılıyordu ne de ondan uzaklaşıyordu. Kızın beni fark etmesi için hafifçe öksürdüm.
"Aa sende mi buradaydın canım görmemişim. İsmin neydi Ekim? Ya da Nisan?" Kızın alaylı konuşması karşısında kendimi tutarak Rüzgar'ın yanına gittim.
"İsmim önemli değil Rüzgarın sevgilisi olduğumu bil yeter canım." Diyerek bende onun gibi uyuz gülümsememi takındım. Cevabımdan sonra sorgulayan gözlerle Rüzgara döndü.
"Yeni sevgilin mi Rüzgar?" Rüzgara baktığım zaman baştan beri ne konuşmuştu ne de beni o sürtüğe karşı savunmuştu. Bu hareketi ne kadar canımı sıksa da belli etmeden vereceği cevabı bekledim. Önce sıkıntıya nefesini üfleyip yutkundu. Daha sonra da mırıltı sayılacak bir sesle cevapladı.
"Evet." Gözyaşlarımın iyice gözlerime battığını hissettim. Kız alaylı gülüşüyle tekrar bana dönüp elini uzattı.
"Tanıştığıma memnun oldum Rüzgar'ın yeni sevgilisi. Bende eski sevgilisi Irmak."
♣️♣️♣️♣️♣️
Baştan yayınlanan bir bölüm. Böyle bir hata olduğu için inanın çok üzgünüm. Destekleriniz için teşekkürler.
İyi ki Varsınız!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜŞ
ChickLit"Biz büyüdük Rüzgar. Değiştik. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz." "Biz senelere meydan okuduk Eylül. 3 sene değil 3 asır geçse biz hala biziz." Annem bizi bırakıp gittikten sonra bende herkesi arkamda bırakıp gittim. Annemin gözlerimin önünde öld...