Bölüm Parçası- İlyas Yalçıntaş/Dönebilsen
29. Bölüm
"Öncelikle konuşman gereken kişi benim."
Huzursuz hissediyordum. Daha doğrusu korkuyordum. Öğreneceklerimden daha doğrusu abimin üzülmesinden korkuyordum. Ama içimde bir yerlerde umut ışığı vardı. Pınar Ablamı her zaman çok sevmiştim. Çok iyi temiz bir kalbi vardı. Abimle aşkları benim bile kıskanacağım türdendi. Neden abimi terk edip gittiğini de hiçbir zaman anlayamamıştım. Ondan sonra içimde ona karşı bir nefret oluşmuştu. Ama nasıl bir türden nefret bilmiyordum. Geçici mi yoksa kalıcı mı? Telefondan gelen mesaj sesiyle yerimden sıçradım. Düşüncelere daldığım için sesten korkmuştum.
'Eylül sensin! Benimle konuşmak istemene çok sevindim. Bir an önce konuşmalıyız lütfen.'
Benim olduğumu anlamıştı. Mesajından bile çaresizlik aktığını hissetmiştim. Bende onunla hemen konuşmak istiyordum. Kafamdaki soru işaretlerini atmayı, gerçekleri öğrenmeyi istiyordum.
'Öğleden sonra buluşacağımız yeri ve saati mesaj atarım.'
Benimde mesajımdan resmiyet akıyordu. Ama şu anda böyle olmak zorundaydı. Ona karşı hemen ısınamazdım.
'Çok teşekkür ederim Eylül. Bekliyorum.'
Abimlere fark ettirmeden evden çıkıp gitmek zorundaydım. Sanırım özel işim olduğunu söylesem inanırlardı.
"Eylül?" Bu ikinci korkmam olmuştu. Çünkü birisi adımı seslenip bana dokunmuştu. İrkilerek önüme bakınca Rüzgar olduğunu gördüm.
"Ne oldu?" dedim anlamamışa yatarak ama beni sorgulayacağını çok iyi biliyordum.
"Asıl sana ne oldu Eylül? Kiminle konuşuyorsun? Bir saatten beri seni izliyorum ama düşüncelere dalmaktan fark etmedin bile. Ne oldu sevgilim?" Rüzgara şu anda bir şey söylemek istemiyordum. Ama söylemesem benden şüphelenebilirdi ve bu da daha yeni yeni düzelmiş sakat ilişkimizi tekrar felç edebilirdi. Gidip yanına oturdum ve ona sarıldım. Konuşmam için ondan güç almam gerekiyordu. Rüzgar da beni boş bırakmayıp o da kollarını bana sardı ve saçlarımı okşamaya başladı.
"Pınarla konuşuyordum." dedim yüzümü ondan çekmeyerek. Sanırım önce şaşkınlıktan ellerini durdurdu ve daha sonra yüzünü geri çekip bana baktı.
"Aras Abinin Pınar Ablası mı?"
"Eski Pınarı." dedim kaşlarımı çatarak. Şu anda sonuçta ortada bir şey yoktu.
"Neden konuşuyorsun ne oldu?" Olanları baştan sona kadar Rüzgara anlattım. Ondan aldığım güç ve birisine içimi dökmek iyi gelmişti.
"Bunu yapmak istediğine emin misin?" Ama beklediğim cevap bu değildi işte. Ben cesaret istiyordum.
"Yapmak zorundayım. Abime yardım etmek ve gerçekleri öğrenmek zorundayım." diyerek isyan ettim. Rüzgar anlayışla başını sallayıp tekrar bana sarıldı.
"Unutma her şeyi tek başına yapmak zorunda değilsin. Ben yanındayım." Şimdi olmuştu işte. İstediğim cesaret buydu. Sıkıca sarıldım sevgilime. İyi ki hala yanımdaydı.
"İyi ki varsın." diyerek mırıldandım.
"İyi ki varsın."
..
Pınara buluşacağımız yeri mesaj attım ve üzerimi değiştirip evden çıkmak üzere aşağıya indim. Sırada abimleri atlatmak vardı. Merdivenlerden inince bahçede oturduklarını gördüm. Sesimi duyunca hemen bana döndüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜŞ
ChickLit"Biz büyüdük Rüzgar. Değiştik. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz." "Biz senelere meydan okuduk Eylül. 3 sene değil 3 asır geçse biz hala biziz." Annem bizi bırakıp gittikten sonra bende herkesi arkamda bırakıp gittim. Annemin gözlerimin önünde öld...